bozkurttalat
Forum Ustası
301. maddeden milliyetçiliğe!
Bugünlerde, Türkiye’nin siyasi haritasında, TCK’nın 301. maddesinin kaldırılması taleplerinden, “milliyetçiliği” ve de “Türklüğü” aşağılamaya kadar uzanan bir fesat yolu var. Bu yolun üzerinde AB ve ABD dayatmaları var.
Avrupalılar, Amerikalılar 301. maddenin kaldırılmasını neden bu kadar ısrarla isterler? Bizim iyiliğimiz için mi yoksa Türkiye’yi karıştırmak, değerlerimizi aşındırmak ve birliğimizi, ülkemizin savunma “mekanizmalarını” yok etmek için mi? Düşünün! Ve sakın “neden istesinler?” demeyin. Bunu anlamak için, tarih şuuru ve yakın tarihi iyi okumak, aynı “oyunun” Türkiye üzerinde başka aktörler ve başka şekillerde oynanmış olduğunu hatırlamak lazım... Sadece Tanzimat dayatmasından, “Kapitülasyonlardan”, “Düyun-u Umumiye’den” söz etmiyorum. SEVR sadece bir vazo değildi.
Ya içimizdekiler?
Pekiyi, ya içimizdeki aydın ve yazar takımı; kendi ülkelerine, milletlerine, pervasızca saldırılmasını neden isterler? İfade ve düşünce özgürlüğü için mi? Eğer samimi olsalardı, başka ülkelerde, aynı mealde yasalar olduğunu hatırlarlar ve o ülkelerde “soykırımı olmamıştır” diyecekleri, hapis cezasına çarptıran yasaları da, şiddetle telin ederlerdi. Ve de son günlerde, bazı televizyon kanalı ve yazarları susturmak için yapılmakta olan baskılara da karşı çıkarlardı? Ama hiç ses çıkarmıyorlar!
Hrant Dink’i “milliyetçilik” ve 301. madde öldürmüş! Yani, Dink aleyhinde 30l. maddeye dayanarak dava açılması, milliyetçileri tetiklemiş! Siz şu mantık dalaveresine ve bir de gerçeğe bakın. Türk milleti, sanki bu madde olmasaydı, “Türklüğü” aşağılamanın ihanet olduğunu anlamayacak ve tepki göstermeyecek miydi? Türkler aptal değildir! Aslında, 301. madde, Türklüğü aşağılayacak olanlara karşı gösterilecek “aşırı” tepkilere karşı bir sigortadır.
Türklük takıntısı
Bir kadın yazar soruyor: “Nedir bu Türklük takıntısı?” diye! Sen, Türklük duygusundan, Türk olmaktan nasibini alamamışsan bu duyguyu nasıl anlayacaksın? Bu, takıntı ve boş hamaset değil, milleti bunca yıl savunan, ayakta tutan bir övünç kaynağı ve değerdir. Ben, şimdi bu “kadına” bunları nasıl anlatayım. Körlere renk tarif edilebilir mi?
30l. maddenin kaldırılmasını acaba, neden bu kadar hararet ve ısrarla isterler. Sonunda Atatürk’e de pervasızca saldırmak için. Fakat daha önce, O’nun bu ülkeyi ve üstünde yaşayanları birleştiren “milliyetçiliğini” ortada kaldırmak için! Bakın, görevlerini, kendilerine emanet edilen gençlerin kafalarını yıkamak ve karıştırmak bilen “profesörlerden” biri, hem de Atatürk’ün “Gazi” lakabını taşıyan bir üniversitede Prof. Levent Köker, milliyetçilik düşmanlığının organı ve karargâhı, Radikal gazetesinde Neşe Düzel’e, “Bu milliyetçi dalga yakında sönecek” diye meydan okumuş. Ona göre milliyetçiliği, ulusalcılığı -şimdilik- “faşizm”den uzak tutan, bir “şefin” olmaması . “Eğer böyle bir ‘Şef’ çıkarsa, vay halimize.” demek istiyor. Sayın Profesör, herhalde çağdaş milliyetçiliğin banisi Mustafa Kemal’in, “Kemalizmi”, dogmatik bir ideoloji haline getirmek isteyenleri kovduğunu ve öyle bir “şef” olamayacağını söylediğini bilmiyor. Haydi diyelim ki, “milliyetçi dalgayı söndürdünüz”, Atatürk’e ve emanetine, O’nun “Gazi” lakabını taşıyan üniversitenin kürsüsünden ihanet ettiniz... Bunun yerine ne koyacaksınız? “Liberalizmi” mi? Yani “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” ideolojisini mi? Ama böyle olursa, Türk milletinin ve Türkiye’nin “üzerinden” geçileceğini, anlamıyor musunuz? Anlamıyorsanız gafil, anlıyor da bunu istiyorsanız, hainsiniz! Medyada, aydınlar ve profesörler arasında, bu gibi gafiller ve hainler olunca düşmanlara ne hacet var? Daha da vahimi; Türkiye’nin zayıf taraflarını anlamak ve bizi, oralarımızdan vurmak için, yabancı “istihbarat” örgütlerine ne hacet!
Altemur Kılıç
Kaynak
Bugünlerde, Türkiye’nin siyasi haritasında, TCK’nın 301. maddesinin kaldırılması taleplerinden, “milliyetçiliği” ve de “Türklüğü” aşağılamaya kadar uzanan bir fesat yolu var. Bu yolun üzerinde AB ve ABD dayatmaları var.
Avrupalılar, Amerikalılar 301. maddenin kaldırılmasını neden bu kadar ısrarla isterler? Bizim iyiliğimiz için mi yoksa Türkiye’yi karıştırmak, değerlerimizi aşındırmak ve birliğimizi, ülkemizin savunma “mekanizmalarını” yok etmek için mi? Düşünün! Ve sakın “neden istesinler?” demeyin. Bunu anlamak için, tarih şuuru ve yakın tarihi iyi okumak, aynı “oyunun” Türkiye üzerinde başka aktörler ve başka şekillerde oynanmış olduğunu hatırlamak lazım... Sadece Tanzimat dayatmasından, “Kapitülasyonlardan”, “Düyun-u Umumiye’den” söz etmiyorum. SEVR sadece bir vazo değildi.
Ya içimizdekiler?
Pekiyi, ya içimizdeki aydın ve yazar takımı; kendi ülkelerine, milletlerine, pervasızca saldırılmasını neden isterler? İfade ve düşünce özgürlüğü için mi? Eğer samimi olsalardı, başka ülkelerde, aynı mealde yasalar olduğunu hatırlarlar ve o ülkelerde “soykırımı olmamıştır” diyecekleri, hapis cezasına çarptıran yasaları da, şiddetle telin ederlerdi. Ve de son günlerde, bazı televizyon kanalı ve yazarları susturmak için yapılmakta olan baskılara da karşı çıkarlardı? Ama hiç ses çıkarmıyorlar!
Hrant Dink’i “milliyetçilik” ve 301. madde öldürmüş! Yani, Dink aleyhinde 30l. maddeye dayanarak dava açılması, milliyetçileri tetiklemiş! Siz şu mantık dalaveresine ve bir de gerçeğe bakın. Türk milleti, sanki bu madde olmasaydı, “Türklüğü” aşağılamanın ihanet olduğunu anlamayacak ve tepki göstermeyecek miydi? Türkler aptal değildir! Aslında, 301. madde, Türklüğü aşağılayacak olanlara karşı gösterilecek “aşırı” tepkilere karşı bir sigortadır.
Türklük takıntısı
Bir kadın yazar soruyor: “Nedir bu Türklük takıntısı?” diye! Sen, Türklük duygusundan, Türk olmaktan nasibini alamamışsan bu duyguyu nasıl anlayacaksın? Bu, takıntı ve boş hamaset değil, milleti bunca yıl savunan, ayakta tutan bir övünç kaynağı ve değerdir. Ben, şimdi bu “kadına” bunları nasıl anlatayım. Körlere renk tarif edilebilir mi?
30l. maddenin kaldırılmasını acaba, neden bu kadar hararet ve ısrarla isterler. Sonunda Atatürk’e de pervasızca saldırmak için. Fakat daha önce, O’nun bu ülkeyi ve üstünde yaşayanları birleştiren “milliyetçiliğini” ortada kaldırmak için! Bakın, görevlerini, kendilerine emanet edilen gençlerin kafalarını yıkamak ve karıştırmak bilen “profesörlerden” biri, hem de Atatürk’ün “Gazi” lakabını taşıyan bir üniversitede Prof. Levent Köker, milliyetçilik düşmanlığının organı ve karargâhı, Radikal gazetesinde Neşe Düzel’e, “Bu milliyetçi dalga yakında sönecek” diye meydan okumuş. Ona göre milliyetçiliği, ulusalcılığı -şimdilik- “faşizm”den uzak tutan, bir “şefin” olmaması . “Eğer böyle bir ‘Şef’ çıkarsa, vay halimize.” demek istiyor. Sayın Profesör, herhalde çağdaş milliyetçiliğin banisi Mustafa Kemal’in, “Kemalizmi”, dogmatik bir ideoloji haline getirmek isteyenleri kovduğunu ve öyle bir “şef” olamayacağını söylediğini bilmiyor. Haydi diyelim ki, “milliyetçi dalgayı söndürdünüz”, Atatürk’e ve emanetine, O’nun “Gazi” lakabını taşıyan üniversitenin kürsüsünden ihanet ettiniz... Bunun yerine ne koyacaksınız? “Liberalizmi” mi? Yani “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” ideolojisini mi? Ama böyle olursa, Türk milletinin ve Türkiye’nin “üzerinden” geçileceğini, anlamıyor musunuz? Anlamıyorsanız gafil, anlıyor da bunu istiyorsanız, hainsiniz! Medyada, aydınlar ve profesörler arasında, bu gibi gafiller ve hainler olunca düşmanlara ne hacet var? Daha da vahimi; Türkiye’nin zayıf taraflarını anlamak ve bizi, oralarımızdan vurmak için, yabancı “istihbarat” örgütlerine ne hacet!
Altemur Kılıç
Kaynak