Astronominin doğduğu yer: Cacabey Medresesi
DÜNYANIN İLK ASTRONOMİ OKULU: Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin en muhteşem mimari özelliklerini yansıtan Cacabey Medresesi, Selçuklular döneminde dinî ilimler yanında müspet bilimlerin de öğretildiği bir fakülte olarak kullanılmış; gökyüzünün, güneşin, ayın, yıldızların hareketlerini inceleyen bir gözlemevi olarak yıllar boyu ayakta kalmıştır.
İLK RASATHANE: Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Kırşehir emiri Nureddin Caca tarafından 1271-1272 yılları arasında yaptırılmıştır. Günümüzde cami olarak hizmet veren medresenin kubbesi açık ve altında su kuyusu vardır. Bu kuyuya akis eden yıldızlar tetkik edilirdi. Döneminde "astronomi yüksekokulu" olarak hizmet veren medrese, dünyada gayesine uygun gözlemevi olarak yapılan ilk yapıttır.
MİNARE, GÖZLEM KULESİ OLARAK KULLANILMIŞ:Selçuklu devrinde yapılan medresenin taş işlemeli, tuğla örgülü, mozaik çinilerle süslü bir de kulesi vardır. Bugün, minare olarak kullanılmakta olan medrese kulesi: "gözlem kulesi" hizmeti görmüş, daha sonra minâreye dönüştürülmüştür. Minâreye çevrilmeden evvelki rasat kulesinin üzeri küp şeklinde bir kubbe ile kapalı idi. Rasat kulesi minarenin ışıl ışıl mavi firuze çinileri sebebiyle, halk, medreseye "Cıncıklı Cami" adını vermiştir. Minaresi; sınırlı tuğla ve çinilerle bezeli tek şerefelidir. Yapı, içten kubbe dıştan konik külahlarla örtülüdür. İçi beyaz siyah ve mavi çinilere bezenmiştir. Medrese, rasathane gayesine yönelik olarak yapıldığından üzeri tamamen kubbelerle doludur.
Binanın ortasında toprak altında kalmış bir havuz mevcuttur. Kuyu şeklindeki bu havuza akseden yıldızlar üniversitede incelenirdi. Böylece yurdun çeşitli yerlerinden gelen öğrenciler burada astronomi araştırmaları yaparlardı.
MODERN FÜZELERE BENZEYEN SÜTUNLAR: Bugün cami olarak kullanılan medresenin dış köşelerine yerleştirilmiş kıvrımlı köşe sütunları ilgi çekicidir. Binanın batı, kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde, duvara bitişik, alt tarafları değişik işlemeli füze biçiminde birer tane olmak üzere üst kısmı konik külahlı üç tane kule vardır.
Bu kuleler zamanımızda kullanılmakta olan modern füzelerin 700 sene evvel Müslüman Selçuklu Türkleri tarafından savaşlarda kullanılan füzelerin maketini andırmaktadır. Bu sütun düzenlemesinin Anadolu Türk Sanatında başka bir örneği bulunmamaktadır.
10. GEZENİ YAKLAŞIK 1000 YIL ÖNCE KEŞFETMİŞLERDİ: Amerikalı bilim adamlarının 2003 yılında yerini saptayıp 2005 yılında dünyaya duyurduğu güneş sisteminin 10.gezegenin izleri Kırşehir'deki medresenin sütunlarında gizli. 1272 yılında yapılan Cacabey Medresesi'nin sütunlarında yer alan 10.gezenin simgesi aslında Selçukluların astrolojide ne kadar ileri olduğunu göstermektedir.
Güneş sistemini gösteren bu sistem gezegenlerin güneş etrafındaki dönüşüne benzer bir şekilde yer küre hareketleriyle yön değiştirmekteydi.
Cacabey Medresesinin bir başka önemli sırrı ise giriş kapısında bulunan eksen eğikliği ve ekvator çizgisi işlemeleridir.
1112
Kaynak: Astronominin doğduğu yer: Cacabey Medresesi
DÜNYANIN İLK ASTRONOMİ OKULU: Türk-İslâm kültür ve medeniyetinin en muhteşem mimari özelliklerini yansıtan Cacabey Medresesi, Selçuklular döneminde dinî ilimler yanında müspet bilimlerin de öğretildiği bir fakülte olarak kullanılmış; gökyüzünün, güneşin, ayın, yıldızların hareketlerini inceleyen bir gözlemevi olarak yıllar boyu ayakta kalmıştır.
İLK RASATHANE: Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Kırşehir emiri Nureddin Caca tarafından 1271-1272 yılları arasında yaptırılmıştır. Günümüzde cami olarak hizmet veren medresenin kubbesi açık ve altında su kuyusu vardır. Bu kuyuya akis eden yıldızlar tetkik edilirdi. Döneminde "astronomi yüksekokulu" olarak hizmet veren medrese, dünyada gayesine uygun gözlemevi olarak yapılan ilk yapıttır.
MİNARE, GÖZLEM KULESİ OLARAK KULLANILMIŞ:Selçuklu devrinde yapılan medresenin taş işlemeli, tuğla örgülü, mozaik çinilerle süslü bir de kulesi vardır. Bugün, minare olarak kullanılmakta olan medrese kulesi: "gözlem kulesi" hizmeti görmüş, daha sonra minâreye dönüştürülmüştür. Minâreye çevrilmeden evvelki rasat kulesinin üzeri küp şeklinde bir kubbe ile kapalı idi. Rasat kulesi minarenin ışıl ışıl mavi firuze çinileri sebebiyle, halk, medreseye "Cıncıklı Cami" adını vermiştir. Minaresi; sınırlı tuğla ve çinilerle bezeli tek şerefelidir. Yapı, içten kubbe dıştan konik külahlarla örtülüdür. İçi beyaz siyah ve mavi çinilere bezenmiştir. Medrese, rasathane gayesine yönelik olarak yapıldığından üzeri tamamen kubbelerle doludur.
Binanın ortasında toprak altında kalmış bir havuz mevcuttur. Kuyu şeklindeki bu havuza akseden yıldızlar üniversitede incelenirdi. Böylece yurdun çeşitli yerlerinden gelen öğrenciler burada astronomi araştırmaları yaparlardı.
MODERN FÜZELERE BENZEYEN SÜTUNLAR: Bugün cami olarak kullanılan medresenin dış köşelerine yerleştirilmiş kıvrımlı köşe sütunları ilgi çekicidir. Binanın batı, kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde, duvara bitişik, alt tarafları değişik işlemeli füze biçiminde birer tane olmak üzere üst kısmı konik külahlı üç tane kule vardır.
Bu kuleler zamanımızda kullanılmakta olan modern füzelerin 700 sene evvel Müslüman Selçuklu Türkleri tarafından savaşlarda kullanılan füzelerin maketini andırmaktadır. Bu sütun düzenlemesinin Anadolu Türk Sanatında başka bir örneği bulunmamaktadır.
10. GEZENİ YAKLAŞIK 1000 YIL ÖNCE KEŞFETMİŞLERDİ: Amerikalı bilim adamlarının 2003 yılında yerini saptayıp 2005 yılında dünyaya duyurduğu güneş sisteminin 10.gezegenin izleri Kırşehir'deki medresenin sütunlarında gizli. 1272 yılında yapılan Cacabey Medresesi'nin sütunlarında yer alan 10.gezenin simgesi aslında Selçukluların astrolojide ne kadar ileri olduğunu göstermektedir.
Güneş sistemini gösteren bu sistem gezegenlerin güneş etrafındaki dönüşüne benzer bir şekilde yer küre hareketleriyle yön değiştirmekteydi.
Cacabey Medresesinin bir başka önemli sırrı ise giriş kapısında bulunan eksen eğikliği ve ekvator çizgisi işlemeleridir.
1112
Kaynak: Astronominin doğduğu yer: Cacabey Medresesi