Bir de benden dinleyin serisinin dokuzuncu bölümünde Uzak Doğu'nun gece yaşamına dalacağım.
Anlatacaklarım, biraz tahmine, biraz da bir arkadaşımın anlattıklarına dayanır
Benim o taraklarda bezim olmaz
Bilirim sizin de benim gibi bu taraklarda beziniz yoktur.
Hepiniz cici çocuklarsınızdır
Lakin, aramızda ayarı kaçmış, dengesini kaybetmiş birtakım üyelerimiz Uzak Doğu'nun gece yaşantısından da bahsetmem için ısrar üstüne ısrar etmekteler.
Yahu birader. Yazayım yazmasına ama benim bu işlerle alakam olmaz ki
Mecburen, benim gibi aynı ülkelere defalarca gitmiş bir arkadaştan rica ettim,
O da ( maksat millet bilinçlensin ) dedi ve bildiği gördüğü ne varsa anlattı sevabına.
Bu anlatacaklarım, benim değil, bir başka arkadaşımın yaşadıklarıdır
Şu an itibarıyla aşağıdaki yazılanlar arkadaşımın söylemleri olup bant kaydıdır.
Banttan dinleyip dinleyip birebir aktarıyorum
Uzak Doğu'da gece yaşantısı diyince aklınıza içki, dans, alem ve cinsellik gelir.
Cinsellik diyince de akıllara ilk, mutlaka Bangkok gelir.
Hani bilirsiniz, belli ülkelerin meşhur merdivenleri vardır.
Gerek turistler, gerek se halk o merdivenlerde oturarak dinlenir, ortalığı seyrederler
Bangkok'da merdivenli bir bina yok. Dolayısıyla, insanları yol kenarlarındaki kaldırımlarda sıra sıra otururken görmeniz doğaldır.
Şehrin en kalabalık semtine veya meydanına gittiğiniz zaman bile tretuvarda sıra sıra oturmuş onlarca kız görürsünüz.
Bir grup kız gördünüz, 50 metre ilerde ikinci bir grup, 40 metre ilerde üçüncü grup, 100 metre ilerde dördüncü grup
Bu gruplaşarak oturmalar bu şekilde bütün şehri sarmış sarmalamıştır.
Bu gruplar içinde oturan insanların kılık kıyafetleri günlük kıyafetlerdir.
Dolayısıyla, Bangkok'un sıcak ve neminden bunalmış insanların dinlenme ve gelen geçeni seyretme amacıyla oraya oturmuş olduğunu kolayca anlayabilirsiniz
Ve kolayca yanılabilirsiniz
Çünkü o sıradan insanların tamamı müşteri bekleyen kadınlardır.
Denemek için bir grubun karşısında birkaç saniye durduğunuz taktirde hemen yüzlerin size döneceğini göreceksiniz
Ve siz kime sırıtır, tebessüm ederseniz, o hemen ayağa kalkacak, elinizden tutacaktır.
Konuştuğunuz dili muhtemelen bilmiyordur ancak, dünyada konuşmaya ihtiyaç olmayan bir tek dil vardır
Telepatik olarak göz göze gelirsiniz
Sempatik olarak kaç para diye sorarsınız
Empatik olarak sizi kaçırmak istemeyeceğinden ne verirsen diyiverir
Aslında bunların hiç birisini demez ama hepsini der
Tutarsınız PB HOTEL'in yolunu.
PB Otel, saatlik zamparaların seçtiği sempatik bir oteldir
Zaten PB nin açılımı da PLAYBOY dur

Bunun dışında yolda yürürken yüzünüze gülen, tebessüm eden hatunlarla karşılaşırsınız
Siz tamamen iyi niyetli ve yufka yürekli olduğunuz için bu tebessümleri geri kalmış bir ülkenin turistlere hoş geldin samimiyetiyle yaklaşımdan doğan iyi niyet gösterisi olarak algılarsınız
Oysa gerçekte bunların hepsi sizden küçücük bir işaret beklerler.
O işareti verdiğiniz anda bir araya gelir, bir şekilde anlaşır ve bir yerlere gidiverirsiniz.
Fahişeliğin sıradan meslek olarak görüldüğü geniş bir ülkedir Tayland
Bangkok'da herhangi bir pub a girip, iki bira içmeye kalktınız
Barın arkasında maaşlı çalışan kızı çok beğendiniz ve onunla bir ilişki arzu ettiniz
İki saat kur yapmaya, şirin görünmeye çalışmaya gerek yok
Direk, akşam birlikte olup olamayacağınızı sorarsınız
O da size fiyatını söyler.
Bu kadar basittir
Şayet Tayland'a sadece seks için gidiyorsanız, bu sizin son seks hikayeleriniz olabilir. Çünkü bu kadar dejenereliğin olduğu bir yerde cinselliğin hiç bir anlamı kalmıyor.
Kolay erişilebilen hiç bir şey güzel değildir..
Bununla birlikte Tayland ile ilgili bir çok şehir efsanesi mevcuttur.
Yok aileler çocuklarını henüz 8 - 9 yaşlarındayken eğitilmek üzere genel evlere veriyorlarmış da
Yok 10 - 11 yaşlarında kızlar yabancı turistlere servis ediliyormuş da
Bunlar belki münferiten olabilen şeylerdir ama bana sorarsanız külliyen yalandır.
Çünkü; Uzak Doğulu kadınların olduklarından çok genç gösterme gibi bir özellikleri var
14 Yaşında sandığınız kadının belki de 20 yaşında çocuğu vardır
Ayak masajı yaptırmaya gittiğim kızı görünce içim parçalandı.
Muhtemelen 14 yaşlarında bir şeydi
Sordum.. 12 Yaşında çocuğu olan 28 yaşında bir kadınmış.
Düşünün ki; Sarhoş İngilizlere 13 yaşında diye belki anası yaşında kadını kakalıyor bu Taylandlılar
Çin'de öyle aman aman bir gece yaşantısı yok.
Ya da var, biz bilmiyoruz.
Varsa yoksa masaj.
Bir de, disko tipli yerleri var, biz yabancılar olarak oradan içeri hiç girmiyoruz ama çıkan tipleri görüyorum.
Genelde ayakta duramayacak kadar sarhoş veya dört kişinin karga tulumba taşımaya çalıştığı gencecik insanlar.
Eeeee. Sen yıllarca komünist sistemde insanları sıkboğaz et dur,
Sonra birden özgürlüğün önünü aç, olacağı bu.
Üç birayla küllüm küfelik oluyorlar
Çin'de masaj salonuna gidilecekse, ya büyük, teşkilatlanmış masaj salonlarına gitmek lazım
Veya otellerin masaj salonlarına.
Şayet otelde kendi odanıza masöz isterseniz, bu durumda mafyavari bir teşkilat işin içine giriyor ve size ciddi ciddi masaj yapacak bir kadın değil, bir fahişe yolluyorlar.
Masaj salonlarına girmiş bir TÜRK iseniz, etrafınızdaki Çinli gençlerin ruh sağlığını bozmamak adına yapmanız gereken önemli bir şey var.
Masajdan sonra ılık sulu olduğunu tahmin ettiğim genişçe bir havuz var. Havuzun derinliği sadece 40 cm. falan.
Masaj yaptıran Çinliler o havuzun içine girip oturarak daha da yumuşamaya çalışıyorlar.
Tabi, o yörede pek ahlak anlayışı olmadığı için masaj sonrasında hepsi ortalıkta dal daşak dolaşıyorlar.
İşte sizin yapmamanız gereken yegane şey bu.
Peştamalvari bir şey olmadığı için siz siz olun, şort gibi bir şey ile çıkın ortaya
Aksi taktirde garibim Çinliler bir sizin önünüzdekine bir de kendi önlerindeki bamyacıklara bakıp depresyona girebilirler
Öyle diyor bizim arkadaş
Ve bizim arkadaş DUL KADIN CENNETİ Endonezya'ya getiriyor lafı.
Önce neden DUL KADIN CENNETİ denildiğini soruyorum, cevaplıyor.
Abicim. Bunlar zavallı insanlar.
Hollandalılar buraları istila ettiklerinde bunlar üstü çıplak dolaşan, savaşmayı bilmeyen, ellerinde silahları falan olmayan ada insanıydılar.
Hollandalılar bunları senelerce sömürdü, halkın cahil kalması için elinden geleni yaptı, başlarına da iki tane kukla koyup çekti gitti.
Aşağıda 1930 lu yılların Endonezyası'nı gör, ne dediğimi anlayacaksın
Daha sonra bu gelişmemiş, aptal bırakılmış insanlara bir telkinde bulunuldu
HER AİLEYE EN AZ 5 ÇOCUK
Bu şekilde üreyen Endonezya'nın şu anki nüfusu yaklaşık 240 milyondur
İş yok, para yok
Eh Ekmeleddin de yok ki; Ekmek elde edebilsinler,
Gencecik yaşta evleniyorlar, bir çocuk oldu mu, evin reisi: BEN JAKARTA'YA İŞ BULMAYA GİDİYORUM diyor, gidiş o gidiş.
Geride kalanlar bir süre sonra yalnız yaşamayı öğreniyorlar.
Bu yüzden Endonezya dul kadın cennetidir
Anlatıyor bizim arkadaş :
Endonezya'ya ilk gittiğimde bizi karşılayan mümessil Koreli bizi direk Bandung'a götürdü, Jakarta'yı pas geçtik
( Önemli not: Her ne kadar Koreliden Bandung'a kadar benzerlikler varsa da, nasıl Türkiye'de tekstil diyince akıllara Bursa gelir, Endonezya'da da Bandung. Dolayısıyla tevafuklara fazlaca aldırmayın
)
Akşamları yemeğe çıkıyoruz, oraya buraya gidiyoruz ama gece yaşantısı diye bir şey yok. Arada bir çaktırmadan yokluyoruz, burada böyle bir şey olamayacağından dem vuruyorlar.
İkinci kez gittik Endonezya'ya, yine tık yok.
Üçüncü kez gittiğimde işi kaptım.
Hani bizi her akşam yemeğe götürüyorlar ya, bir akşam hasta numarasına yattım, kendi başımın çaresine baktım
Otel resepsiyonuna inip; Burada hem canlı müzik dinleyip hem iki kadeh bir şey içebileceğim, keyifli bir yer var mı diye sordum
Otelin barını tavsiye ettiler ama ben dışarıda bir yerlere takılmak istediğimi söyleyince birisi JALAN BRAGA NORTH SEA diyiverdi.
( JALAN ( cadde ) BRAGA = Braga Caddesi )
Bindik bir taksiye, gittik Jl. Braga'ya ( Jalan - cadde dedik di mi? )
Jalan Braga meğer gece aleminin harman olduğu yermiş.
Girdik NORTH SEA'ye, bir müzik çalıyor, çığlık çığlığa.
İçeride 15 kadar erkek, iki katı kadar hatun var.
Erkeklerin çoğunun Ortadoğu kökenli olduğunu yüzlerinden anlamak çok kolay. Oturduk, bir bira istedik.
Derken iki, üç, dört.
Bundan sonra her şey size kalmış.
Tabii, amaç sadece müzik dinleyip iki bira devirmekse, ona bir şey diyemem
Benim bu taraklarda bezim yok
Ama duyduğum kadarıyla, 30 usd verdiğin kız, bütün gece seninle kalıyor.
Zaten evlerinde iplik kadar sarı boktan bir su akıyor
Otelin imkanlarıyla duş yapmak, kahvaltı yapmak en büyük lüksleri
Endonezyalı kadınlar yerli erkeklerden çok, yabancıları tercih ediyorlar.
Sebebini soruyorsun, cevap aynen şu: Yerliyle yatınca kapımızdan ayrılmıyor. Oysa siz yabancılar üç gün kalıp gidiyorsunuz. Üstelik parfüm falan da hediye ediyorsunuz..
Bizim arkadaşa bir ara sormuştum: LAN, GENEL EV VAR MI ENDONEZYA'DA diye
Güldü.. OLM ENDONEZYA'NIN KENDİSİ GENEL EV
Bu iğrenç ve tiksinç konuyu burada noktalamayı düşünüyorum.
Bir daha da bana bu tür şeyleri sormayın, talep etmeyin.
Yeri geldikçe ufak tefek anılarımı anlatırım.
Bu konuların amacı insanları bilgilendirmek. Yoldan çıkartmak diiil
Hadi daalın şimdi
Anlatacaklarım, biraz tahmine, biraz da bir arkadaşımın anlattıklarına dayanır
Benim o taraklarda bezim olmaz
Bilirim sizin de benim gibi bu taraklarda beziniz yoktur.
Hepiniz cici çocuklarsınızdır
Lakin, aramızda ayarı kaçmış, dengesini kaybetmiş birtakım üyelerimiz Uzak Doğu'nun gece yaşantısından da bahsetmem için ısrar üstüne ısrar etmekteler.
Yahu birader. Yazayım yazmasına ama benim bu işlerle alakam olmaz ki
Mecburen, benim gibi aynı ülkelere defalarca gitmiş bir arkadaştan rica ettim,
O da ( maksat millet bilinçlensin ) dedi ve bildiği gördüğü ne varsa anlattı sevabına.
Bu anlatacaklarım, benim değil, bir başka arkadaşımın yaşadıklarıdır
Şu an itibarıyla aşağıdaki yazılanlar arkadaşımın söylemleri olup bant kaydıdır.
Banttan dinleyip dinleyip birebir aktarıyorum
Uzak Doğu'da gece yaşantısı diyince aklınıza içki, dans, alem ve cinsellik gelir.
Cinsellik diyince de akıllara ilk, mutlaka Bangkok gelir.
Hani bilirsiniz, belli ülkelerin meşhur merdivenleri vardır.
Gerek turistler, gerek se halk o merdivenlerde oturarak dinlenir, ortalığı seyrederler

Bangkok'da merdivenli bir bina yok. Dolayısıyla, insanları yol kenarlarındaki kaldırımlarda sıra sıra otururken görmeniz doğaldır.
Şehrin en kalabalık semtine veya meydanına gittiğiniz zaman bile tretuvarda sıra sıra oturmuş onlarca kız görürsünüz.
Bir grup kız gördünüz, 50 metre ilerde ikinci bir grup, 40 metre ilerde üçüncü grup, 100 metre ilerde dördüncü grup
Bu gruplaşarak oturmalar bu şekilde bütün şehri sarmış sarmalamıştır.
Bu gruplar içinde oturan insanların kılık kıyafetleri günlük kıyafetlerdir.
Dolayısıyla, Bangkok'un sıcak ve neminden bunalmış insanların dinlenme ve gelen geçeni seyretme amacıyla oraya oturmuş olduğunu kolayca anlayabilirsiniz

Ve kolayca yanılabilirsiniz
Çünkü o sıradan insanların tamamı müşteri bekleyen kadınlardır.
Denemek için bir grubun karşısında birkaç saniye durduğunuz taktirde hemen yüzlerin size döneceğini göreceksiniz
Ve siz kime sırıtır, tebessüm ederseniz, o hemen ayağa kalkacak, elinizden tutacaktır.
Konuştuğunuz dili muhtemelen bilmiyordur ancak, dünyada konuşmaya ihtiyaç olmayan bir tek dil vardır
Telepatik olarak göz göze gelirsiniz
Sempatik olarak kaç para diye sorarsınız
Empatik olarak sizi kaçırmak istemeyeceğinden ne verirsen diyiverir
Aslında bunların hiç birisini demez ama hepsini der
Tutarsınız PB HOTEL'in yolunu.
PB Otel, saatlik zamparaların seçtiği sempatik bir oteldir
Zaten PB nin açılımı da PLAYBOY dur

Bunun dışında yolda yürürken yüzünüze gülen, tebessüm eden hatunlarla karşılaşırsınız
Siz tamamen iyi niyetli ve yufka yürekli olduğunuz için bu tebessümleri geri kalmış bir ülkenin turistlere hoş geldin samimiyetiyle yaklaşımdan doğan iyi niyet gösterisi olarak algılarsınız
Oysa gerçekte bunların hepsi sizden küçücük bir işaret beklerler.
O işareti verdiğiniz anda bir araya gelir, bir şekilde anlaşır ve bir yerlere gidiverirsiniz.
Fahişeliğin sıradan meslek olarak görüldüğü geniş bir ülkedir Tayland

Bangkok'da herhangi bir pub a girip, iki bira içmeye kalktınız
Barın arkasında maaşlı çalışan kızı çok beğendiniz ve onunla bir ilişki arzu ettiniz
İki saat kur yapmaya, şirin görünmeye çalışmaya gerek yok
Direk, akşam birlikte olup olamayacağınızı sorarsınız
O da size fiyatını söyler.
Bu kadar basittir

Şayet Tayland'a sadece seks için gidiyorsanız, bu sizin son seks hikayeleriniz olabilir. Çünkü bu kadar dejenereliğin olduğu bir yerde cinselliğin hiç bir anlamı kalmıyor.
Kolay erişilebilen hiç bir şey güzel değildir..
Bununla birlikte Tayland ile ilgili bir çok şehir efsanesi mevcuttur.
Yok aileler çocuklarını henüz 8 - 9 yaşlarındayken eğitilmek üzere genel evlere veriyorlarmış da
Yok 10 - 11 yaşlarında kızlar yabancı turistlere servis ediliyormuş da
Bunlar belki münferiten olabilen şeylerdir ama bana sorarsanız külliyen yalandır.
Çünkü; Uzak Doğulu kadınların olduklarından çok genç gösterme gibi bir özellikleri var
14 Yaşında sandığınız kadının belki de 20 yaşında çocuğu vardır
Ayak masajı yaptırmaya gittiğim kızı görünce içim parçalandı.
Muhtemelen 14 yaşlarında bir şeydi
Sordum.. 12 Yaşında çocuğu olan 28 yaşında bir kadınmış.
Düşünün ki; Sarhoş İngilizlere 13 yaşında diye belki anası yaşında kadını kakalıyor bu Taylandlılar

Çin'de öyle aman aman bir gece yaşantısı yok.
Ya da var, biz bilmiyoruz.
Varsa yoksa masaj.
Bir de, disko tipli yerleri var, biz yabancılar olarak oradan içeri hiç girmiyoruz ama çıkan tipleri görüyorum.
Genelde ayakta duramayacak kadar sarhoş veya dört kişinin karga tulumba taşımaya çalıştığı gencecik insanlar.
Eeeee. Sen yıllarca komünist sistemde insanları sıkboğaz et dur,
Sonra birden özgürlüğün önünü aç, olacağı bu.
Üç birayla küllüm küfelik oluyorlar

Çin'de masaj salonuna gidilecekse, ya büyük, teşkilatlanmış masaj salonlarına gitmek lazım
Veya otellerin masaj salonlarına.
Şayet otelde kendi odanıza masöz isterseniz, bu durumda mafyavari bir teşkilat işin içine giriyor ve size ciddi ciddi masaj yapacak bir kadın değil, bir fahişe yolluyorlar.
Masaj salonlarına girmiş bir TÜRK iseniz, etrafınızdaki Çinli gençlerin ruh sağlığını bozmamak adına yapmanız gereken önemli bir şey var.
Masajdan sonra ılık sulu olduğunu tahmin ettiğim genişçe bir havuz var. Havuzun derinliği sadece 40 cm. falan.
Masaj yaptıran Çinliler o havuzun içine girip oturarak daha da yumuşamaya çalışıyorlar.
Tabi, o yörede pek ahlak anlayışı olmadığı için masaj sonrasında hepsi ortalıkta dal daşak dolaşıyorlar.
İşte sizin yapmamanız gereken yegane şey bu.
Peştamalvari bir şey olmadığı için siz siz olun, şort gibi bir şey ile çıkın ortaya
Aksi taktirde garibim Çinliler bir sizin önünüzdekine bir de kendi önlerindeki bamyacıklara bakıp depresyona girebilirler
Öyle diyor bizim arkadaş
Ve bizim arkadaş DUL KADIN CENNETİ Endonezya'ya getiriyor lafı.
Önce neden DUL KADIN CENNETİ denildiğini soruyorum, cevaplıyor.
Abicim. Bunlar zavallı insanlar.
Hollandalılar buraları istila ettiklerinde bunlar üstü çıplak dolaşan, savaşmayı bilmeyen, ellerinde silahları falan olmayan ada insanıydılar.
Hollandalılar bunları senelerce sömürdü, halkın cahil kalması için elinden geleni yaptı, başlarına da iki tane kukla koyup çekti gitti.
Aşağıda 1930 lu yılların Endonezyası'nı gör, ne dediğimi anlayacaksın
Daha sonra bu gelişmemiş, aptal bırakılmış insanlara bir telkinde bulunuldu
HER AİLEYE EN AZ 5 ÇOCUK
Bu şekilde üreyen Endonezya'nın şu anki nüfusu yaklaşık 240 milyondur
İş yok, para yok
Eh Ekmeleddin de yok ki; Ekmek elde edebilsinler,
Gencecik yaşta evleniyorlar, bir çocuk oldu mu, evin reisi: BEN JAKARTA'YA İŞ BULMAYA GİDİYORUM diyor, gidiş o gidiş.
Geride kalanlar bir süre sonra yalnız yaşamayı öğreniyorlar.
Bu yüzden Endonezya dul kadın cennetidir
Anlatıyor bizim arkadaş :
Endonezya'ya ilk gittiğimde bizi karşılayan mümessil Koreli bizi direk Bandung'a götürdü, Jakarta'yı pas geçtik
( Önemli not: Her ne kadar Koreliden Bandung'a kadar benzerlikler varsa da, nasıl Türkiye'de tekstil diyince akıllara Bursa gelir, Endonezya'da da Bandung. Dolayısıyla tevafuklara fazlaca aldırmayın
Akşamları yemeğe çıkıyoruz, oraya buraya gidiyoruz ama gece yaşantısı diye bir şey yok. Arada bir çaktırmadan yokluyoruz, burada böyle bir şey olamayacağından dem vuruyorlar.
İkinci kez gittik Endonezya'ya, yine tık yok.
Üçüncü kez gittiğimde işi kaptım.
Hani bizi her akşam yemeğe götürüyorlar ya, bir akşam hasta numarasına yattım, kendi başımın çaresine baktım
Otel resepsiyonuna inip; Burada hem canlı müzik dinleyip hem iki kadeh bir şey içebileceğim, keyifli bir yer var mı diye sordum
Otelin barını tavsiye ettiler ama ben dışarıda bir yerlere takılmak istediğimi söyleyince birisi JALAN BRAGA NORTH SEA diyiverdi.
( JALAN ( cadde ) BRAGA = Braga Caddesi )

Bindik bir taksiye, gittik Jl. Braga'ya ( Jalan - cadde dedik di mi? )
Jalan Braga meğer gece aleminin harman olduğu yermiş.
Girdik NORTH SEA'ye, bir müzik çalıyor, çığlık çığlığa.
İçeride 15 kadar erkek, iki katı kadar hatun var.
Erkeklerin çoğunun Ortadoğu kökenli olduğunu yüzlerinden anlamak çok kolay. Oturduk, bir bira istedik.
Derken iki, üç, dört.

Bundan sonra her şey size kalmış.
Tabii, amaç sadece müzik dinleyip iki bira devirmekse, ona bir şey diyemem
Benim bu taraklarda bezim yok
Ama duyduğum kadarıyla, 30 usd verdiğin kız, bütün gece seninle kalıyor.
Zaten evlerinde iplik kadar sarı boktan bir su akıyor
Otelin imkanlarıyla duş yapmak, kahvaltı yapmak en büyük lüksleri
Endonezyalı kadınlar yerli erkeklerden çok, yabancıları tercih ediyorlar.
Sebebini soruyorsun, cevap aynen şu: Yerliyle yatınca kapımızdan ayrılmıyor. Oysa siz yabancılar üç gün kalıp gidiyorsunuz. Üstelik parfüm falan da hediye ediyorsunuz..

Bizim arkadaşa bir ara sormuştum: LAN, GENEL EV VAR MI ENDONEZYA'DA diye
Güldü.. OLM ENDONEZYA'NIN KENDİSİ GENEL EV
Bu iğrenç ve tiksinç konuyu burada noktalamayı düşünüyorum.
Bir daha da bana bu tür şeyleri sormayın, talep etmeyin.
Yeri geldikçe ufak tefek anılarımı anlatırım.
Bu konuların amacı insanları bilgilendirmek. Yoldan çıkartmak diiil
Hadi daalın şimdi
Son düzenleme: