Biyografi Nedir, Nasıl Yazılır

Zafer
Forum Ustası
Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret vb. alanlarda haklı bir üne kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına hayat hikâyesi (biyografi) denir.

Yazar kendi biyografisini yazarsa, buna otobiyografi denir.
Yazar, kendi biyografisi doğrultusunda topladığı belgelere ve bunlar ışığında oluşturduğu esere otobiyografya denir. Bu tür eserlere otobiyografik eser adı verilir.

Biyografi teriminden farklı sözcükler türetilmiştir.

Biyografi yazarına biyograf denir.

Biyografiyle ilgili, biyografiyi içeren esere biyografik eser denir.
Biyografik metot, gözlenen davranışları sistemli bir şekilde kaydederek, çocuk gelişimini inceleme metodudur.

ÖZELLİKLERİ

1-Yaşamı yazılan kişinin kendisi tarafından değil, onunla ilgili araştırma yapan, bilgi ve belgelere ulaşan veya onun yaşamına yakından tanıklık etmiş kişiler tarafından kaleme alınır.

2- Tarafsız ve gerçekçi olunmalıdır.

3-Bilgi. Belge, tanık ve kanıtlara dayandırılmalıdır.

4- Kronolojik sıra izlenebilir.

5- Kişiyi tüm yönleriyle tanıtır. Kişinin önemi, değeri, benzerlerinden farkı belirlenmelidir.

6- Öznel bir tutum izlenmemeli, kişinin yaşamı aşırı yerme ve övmelerden uzak tutulmalıdır

7- Açık, sade bir dil kullanılır.

Ünlü bir kişinin hayat hikayesini yazacak kimse, geniş bir araştırma yapar. Şayet kişi sağ ise ona hayatıyla, çalışmalarıyla, eserleriyle ilgili sorular sorar ve aldığı cevapları not eder (veya kaydeder.); bunlardan yazısında yararlanır. Kişi hayatta değilse, onun hayatını (varsa belgeleriyle birlikte) etraflıca araştırır. Nasıl ünlü olduğunu, nasıl başarılı olduğunu; (varsa) eserlerini dikkatlice inceler. Bütün bu veriler ışığında kronolojik olarak veya kendine özgü bir üslûpla hayat hikâyesini yazar.

Çoğu zaman bunlarda, sanatçı kendisiyle beraber aile büyüklerinden, çevreden, aile içi durumlardan da söz eder.

Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebi yazılara biyografik roman denir.

Bir kişinin hayatını ayrıntılı olarak veren kişisel biyografi kitapları olduğu gibi, birden çok kişinin hayat hikâyelerini bir araya getiren genel biyografi eserleri de vardır. Örneğin antolojilerde, ansiklopedilerde, yıllıklarda birden çok kişinin biyografileri çok kısa olarak ana hatlarıyla verilir.

Bu eserlerde ya da yazarın kitabının arka kapağında veya iç sayfasında yer alan biyografiler genellikle kısadır. Ayrıntıları atılmış daha çok doğum ölüm tarihleri, doğum yerleri, bitirdikleri okullar, çalıştıkları işler, yazdıkları eserler ve önemli başarıları anılmakla yetinilir.

Her döneme, her mesleğe ve her millete ait kişilerin biyografilerini veren eserlere evrensel biyografi, bir millete ait kişilerin biyografilerini verenlere ulusal biyografi, bir bölgeye mensup kişilerin biyografilerinin toplandığı eserlere bölgesel biyografi, belli bir mesleğe mensup kişilerin yer aldığı eserlere mesleki biyografi, belli bir dönemde yaşayanların hayat hikâyelerinin verildiği eserlere de dönem biyografisi denir.

Biyografisi yazılacak kişinin;

1. Doğumu-doğduğu yer,
2. Aile çevresi-soyağacı,
3. Eğitim – öğretim durumu,
4. Kişilik yapısı,
5.A arkadaşlık ve akrabalık ilişkileri,
6. Sosyal yaşamı,
7. Evliliği ve çocukları,
8. İş dünyasındaki başarısına ulaşma süreci,
9. Ulusal ve uluslararası başarıları
10. vb. yanları ele alınmalıdır.

Bu ele alınışta kişinin önemi, değeri, farklılığı belirtilmelidir.

Kişinin anlattıkları belgeli olmalı, kuşku yaratmamalı, tanıklarla kanıtlanabilmelidir. Böyle olursa, gerçekçi ve nesnel olur.

Belgesiz ve tanıksız, güven vermeyen bilgilere, söylenti ve dedikodulara yer verilmemelidir.

Anlatımda alaycı, abartılı övgü ve yergi değil; sıcak, içtenlikli bir tutum izlenmelidir.

Biyografi sorgulanırken ve yazılırken, “özel yaşam” diye tanımlayabileceğimiz konulara biyografisini yazdığımız kişinin izni ölçüsünde yaklaşılmalı, daha derine girilmemelidir.

Biyografi yazımı öncesinde bir plan yapılmalıdır. Bu plana bağlı kalınarak, zaman çok iyi kullanılarak, yazım gerçekleştirilmelidir.

Biyografiler yazım tekniğine göre de farklılıklar arz etmektedir. Bunları kısaca şöyle sınıflandırabiliriz:

a. Bilimsel biyografi:

Biyografik bilgileri kronolojik bir sıra içerisinde, alt başlıklar halinde, onun dönemi içindeki konumunu, getirdiği yenilikleri, gösterdiği başarıları, eserlerini, eserlerinin değişik özelliklerini eleştirel bir tutumla, belgelere, araştırma ve incelemelere dayalı olarak veren çalışmalara bilimsel biyografi ya da biyografik monografi denir.

Bu tür eserlerde kişinin doğumu, yetişmesi, öğrenimi, çalışma hayatı, türlerine göre eserleri, eserlerinin önemi, şekil ve muhteva özellikleri, başarıları, ödülleri ve başka özellikleri bölümler halinde verilir. Bilimsel biyografi türüne şu örnekler verilebilir: Mehmet Kaplan, Tevfik Fikret Devir-Şahsiyet-Eser (1971); İsmail Parlatır,

b. Biyografik roman Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında işleyen edebî yazılara biyografik roman denir.

Roman, hikaye gibi tahkiye kurgusu içerisinde, olay anlatımı üslûbuyla kişiyi bir roman kahramanı gibi olayların içindeki konumlarıyla sunan eserlere de edebî biyografi ya da biyografik roman denir. Biyografik romanlarda kişinin ruhsal ve fiziksel özellikleri, davranışları, duyguları, düşünceleri, tepkileri, tavır alışları, giyinişi gibi pek çok değişik özellikleri ayrıntılı olarak verilip bir anlamda onun portresi çizilir.

Hayatı içerisinde canlı, yaşayan bir kişilik olarak sergilenir. Buna örnek olarak M. Emin Erişirgil'in Mehmet Akif /İslâmcı Bir Şairin Romanı (1956); Tahir Alangu'nun “Ömer Seyfettin “(1968) adlı eserleri verilebilir. Ayrıca Oğuz Atay'ın “Bir Bilim Adamının Romanı” (1975) adlı romanı da bu türün en iyi örneklerindendir. Yazar bu romanında hocası Mustafa İnan'ı merkez alarak bir dönemin idealist neslinin hayatını yansıtmıştır.

c. Nekroloji

Ölen ünlü bir kişinin hemen ölümünden sonraki günlerde genellikle gazete ve dergilerde yakın çevresinde yer alan kişiler tarafından onun üstün niteliklerinin, erdemlerinin, çalışmalarının ve diğer özelliklerinin anı üslûbuyla anlatıldığı yazılara denir. Bu yazılar bir anlamda öleni çok seven birinin ağıtları, duygusal, öznel açıklamalarıdır.

Bu tür yazılara örnek olarak ***** Kemal'in ölümü dolayısıyla kaleme alınmış şu yazıları verebiliriz: Vehbi Cem Aşkun, "İstanbul Aşığını Kaybetti" (Dün-ya, 5 Kasım 1958); Nimet Behsuz, "Büyük Şairin Arkasından" (Yeni Gün, 3 Kasım 1958); Cenap Gedikoğlu, "Bir Dev Şair Göçtü" (Yeni Gün, 5 Kasım 1958).


Biyografi yazımı ve yapımı konusuna değinmişken biyografiyi ilgilendiren diğer konulara da kısaca bir göz atalım.

OTOBİYOGRAFİ

Kişinin kendi hayatını anlattığı yazıya otobiyografi denir. Otobiyografide doğumdan itibaren otobiyografinin yazıldığı ana kadar yaşananlardan anlatmaya değer olanlar yazılır. Edebiyat, sanat, siyaset, spor vb. alanlarda ünlü bir kişi; diğer insanlarca bilinmeyen yönlerini, başarısını nelere borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını anlatmak amacıyla otobiyografisini yazar. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.

MONOGRAFİ:

Ünlü bir kimsenin hayatını, kişiliğini, eserlerini, başarılarını ayrıntılarıyla ele alan veya bilimsel bir alanda özel bir konu ya da sorun üzerine yazılan inceleme yazısına monografi (tek yazı) denir. Monografide herhangi bir yer, bir eser, bir yazar, tarihî bir olay, bilimsel bir alana ait bir sorun özel bir görüşle veya bakış açısıyla değerlendirilebileceği gibi bir konu üzerinde derinlemesine bir inceleme de yapılabilir

PORTRE

Bir kimseyi karakteristik özellikleriyle okuyucuya tanıtmak amacıyla yazılan edebî yazılara portre denir. Kişinin sadece dış görünüşünün (boyunun, yüzünün, giyinişinin, hareketlerinin...) anlatıldığı portreye fizikî portre; iç dünyasının, alışkanlıklarının, duygularının, fikirlerinin, zayıf taraflarının... Anlatıldığı portreye ruhî portre (tinsel, moral portre) denir. Çoğu zaman fizikî portre ile ruhî portre iç içe verilir.

BİYOGRAFİNİN TARİHİ GELİŞİMİ:

Türk edebiyatında ilk biyografik eser, Malik Bahşi'nin Feridüddin-i Attar'dan çevirmiş olduğu “Tezkiretü'l-Evliya”dır.

Daha çok mesleklerine göre düzenlenmiş ve birden fazla kişinin biyografisinin yeraldığı tezkire, menakıb, vefeyat, devha, sefine, tuhfe, hadika, fihrist, silsilename, şairname, gazavatname, sicil gibi adlar altında birçok eser kaleme alınmıştır. Menakıpname ya da velâyetname denilen eserlerde tarikat büyüklerinin, evliyaların, pir ve şeyhlerin olağanüstü halleri, kerametleri ve diğer kişisel özellikleri anlatılır.

Yayımlanmış bazı menakıpnamelere şu örnekler gösterilebilir: Hacımsultan Velâyetnamesi (Rudolp Tschudi); Hacı Bektaş Velâyetnamesi (Erich Gross).Vakayinamelerde de birçok devlet adamının biyografilerine ait malzemeler bulmak mümkündür.


 
henry_99
Forum Ustası
hep kişilr paylaşılmıcak tabii ki bu bölümde okduğumuz biyografinin ne olduğunu da bilmek gerekir teşekkürler zafer
 
adenia
Banned
Zafer abi senide mod olarak görmekten büyük onur duyarız, kendi adıma duyarım yani. hani fikrimi soracak olursan Siyaset, Milli unsurlar,Türk ve Dünya Tarihi,Mustafa Kemal ATATÜRK gibi.. ya da OFF TOPİC'te herhangi bir bölümde... hep destek tam destek...
 
|Selçuk|
Forum Kalfası
Zafer abi senide mod olarak görmekten büyük onur duyarız, kendi adıma duyarım yani. hani fikrimi soracak olursan Siyaset, Milli unsurlar,Türk ve Dünya Tarihi,Mustafa Kemal ATATÜRK gibi.. ya da OFF TOPİC'te herhangi bir bölümde... hep destek tam destek...

hep biyografi konuları verilirde, biyografi nedir, nasıl yazılır diye bir konu başlığı görünce insan şaşırıyor yaa.
adenia' yla fikri düşüncelerimiz çatışsada Zafer gibi bir Elit üye wardom forumu için çok büyük bir kazançtır. Herkes tarafından sevildiğine, saygı duyulduğuna eminin. Onunla siyasi düşüncelerde farklılıklarımız olsada Bende özellikle siyasette ve biyografide yada herhangi bir bölümde moderatör olarak görmek isterim
Konu için Zafer' eteşekkür eder, başarılar dilerim. Moderatör olduğun ilk gün senin biyografini de ben yazmak isterim:)
 
|Selçuk|
Forum Kalfası
Türkiye'de kapitalizm geliştikçe insanlar da 'birey olma' yolunda ağır ama emin adımlarla ilerliyorlar. Bunun yanısıra 'biyografi' yazımı da artıyor. Bu üçünün arasında birebir ilişki vardır. Memlekette iyi şeyler de oluyor!

Gerçi, Türkiye'de hiçkimseye doğru dürüst tarih öğretilmediği için, bunların arasında 'Şaziment Sultan' ya da 'Şehzade Abüzittin Efendi' gibi gereksiz kişilerin biyografileri ilgi çekiyor, ağır basıyor ama, zarar yok.

Evet, parayı bastıranın ölmüş arkadaşının biyografisini yazdırdığı bir ortamda, kimse çıkıp da 'bu adam acaba biyografisi yazılmaya değecek kadar önemli bir adam mıydı' sorusunu sormuyor.

Bu biyografiler de, 'ortalama magazin gazetecisi' üslubuyla, yani kötü yazılmış 'anılar derlemeleri' olarak kalacaklardır, biyografi falan değil.

Üstelik, 'yağlama yıkama çeken' özyaşamöykülerine de batıda 'biography' değil, 'hagiography' denir... 'Ermişleme' diye tercüme etsem dilciler beğenirler mi acaba?

Tıpkı bunun gibi, henüz birey olamayan ama bu yönde adım atan insanımız, bir ölünün arkasından gazetelerde yayınlanan tanıtma yazılarına, yani 'obituary' denilen türe de tam alışamadı.

Biyografi yaşamın vazgeçilmezi oldu artık. Dolayısıyla biyografi yazımı da nasıl yazılacağınıda bilen yok. Önemli bir konu olmuş biyografi bölümüne.

ULUBATLI/ nın dediği gibi çivilenmesi gereken bir konu.
 
Adın Neyse Benimde O
Misafir Üye
mejaj

biyografi yazısının açıklaması güzelmiş yeğenim
 
Üst