Bizleri Güldürenleri tanıyalım

necdet35
Co-Admin
Site Yetkilisi


Bu sabit başlık altında gerek ülkemizden gerekse dünyadan çeşitli şekillerde bizleri güldüren yeri geldiğinde güldürürken düşündüren insanları ve onların eserlerini bir araya getirerek onları tanıyalım , Mesela bir karikatürist , biyografisi ve eserlerinden örnekler şeklinde konular ekliyebiliriz...Kolay gelsin saygılarımla...:)
 
henry_99
Forum Ustası
Ersin Karabulut




Ersin Karabulut (d. 3 Haziran 1981, Eminönü, İstanbul) Türk karikatürist.

3 Haziran 1981'de İstanbul - Eminönü'nde doğdu. Öğretmen birer anne babası ve kendinden dört yaş büyük bir ablası vardır. Bayrampaşa ilköğretim okulunu ve Vatan Anadolu Lisesi'ni bitirdi. 16 yaşında ilk karikatürü, Pişmiş Kelle dergisinde yer buldu. Daha sonra çizdiği köşeler yayınlanmaya başladı. Bir Süre Gırgır ve Ördek dergilerinde de çizdi. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik bölümüne girdi. İkinci sınıfta Lombak dergisinde ve daha sonra da Penguen dergisinde çizmeye başladı.

Uykusuz'da çizgi öykü tarzındaki Sandık İçi isimli köşeyi çizmektedir. Ayrıca, Sandık İçi adlı bir kitabı bulunmaktadır.



2007 Ağustosunda, Yiğit Özgür ve Memo Tembelçizer gibi bir grup çizerle birlikte, yeni bir dergi çıkartmak üzere, Penguen'den ayrılmış ve 5 Eylül 2007' de Uykusuz adlı dergiyi çıkarmaya başlamışlardır.





Hala öğrenci statüsündedir.Mezun olamamıştır ve mezun olmak için sınavlara girmektedir.Uykusuzdaki sandık içi isimli köşesinde kendi hayatından kesitlerle hayata bakışını ve kendi doğrularını insanlar arası etkileşimleri işler.Son zamanlarda Türk mizah sevenleri tarafından büyük ilgi görmekte ve tanınmaktadır.




 
necdet35
Co-Admin
Site Yetkilisi
Metin ÜSTÜNDAĞ ( Karikatürist )



Metin Üstündağ, 1965 doğumlu Türk karikatürist.

15 Şubat 1965 yılında Erzincan’da doğdu.8 yaşından istanbul’a geldi.16 yaşında profesyonel hayatına Çarşaf’ta başladı. “Metin’in Aşıkları” adlı köşeyi yüksek tirajlı Gırgır’da çizdi. Limon’daki köşesi “Langadank” ile mizahta yeni bir anlayış olan yazıları cümlelere, kelimelere, hecelere ve okuyucusuna hitabeden tek bir harfe dönüştürdü.Televizyon için Plastip Show ve Ne Haberler adlı siyasi komedi programlarının senaryolarını yazdı.

Nankör, Deli ve Öküz dergilerinin kurucuları arasında yer aldı. Çeşitli gösteri ve sahne senaryoları yazdı. Yeni bir mizah anlayışı olan ve uzun soluklu gündemde kalan “Plastip Show” ile TV’de 300’e yakın bölümde, mizahi senaryoları canlandırıldı. Bir süre ATV’de “Ne Haberler” adlı politik magazin gösterisi için yazmaya ve editörlüğe devam etti. Leman dergisindeki çalışmalarına son verdi ve bugün Penguen’in kurucu ortağı olarak çizimlerine Penguen’de devam ediyor.Karikatür ve çizimlerinde isminin kısaltması olan 'mest üstü kullanmaktadır.

Yarattığı karakterler
Oris ile Vonti
Mansur Şebboy
İmgehan Lirikboy
İstoş
Pazar Sevişgenleri
Mevzusuzlar
Albert Kamu Vicdanı
İmam ile Adam

Kitapları
Denemeyenler, Parantez Yayınları
Tentürdiyot, Parantez Yayınları
Langadank
Kımıl Zararlısı
UGH!
Kalk Gidelim Defteri
Zemheri
Tentürdiyot
Orhan Veli’lemeler
Pedro Nerudo’ya Cevaplar kitabı
Görüşmeyeli Uzun Zaman Oldu
Pazar Sevişgenleri 1 ve 2


Eserlerinden örnekler....:)

























 
- Yönetici düzenlemesi: :
Balamir
Banned
Selçuk Erdem




Selçuk ERDEM

1976 Ankara doğumlu tanınmış bir Türk karikatüristtir.
Profesyonel çizerliği 1990'da Limon Dergisi'nde başladı. Leman ve L-manyak dergilerinde sanatı daha da gelişti. Leman dergisinden ayrılıp haftalık mizah dergisi Penguen'i kurdu. Kahramanları hayvanlar, yeniçeriler, uzaylılar olan karikatürler çizdi. Kişisel web sitesi, Türkiye'nin en çok ilgi çeken mizah sitelerinden biri oldu.
İşletim sistemi olarak penguen simgeli Linux (Debian) kullanan yazarın çizgilerinde de bu etki görülebilmektedir.
Çizimlerinde Gary Larson'dan etkilendiği göze çarpar. Koyun ve inek esprilerinin çıkış noktası da yine Gary Larson'ın The Far Side'ıdır.















 
henry_99
Forum Ustası
Umut Sarıkaya




26.04.1980 de Sivas'ta doğdu. 1996 Yılında İ.T.Ü Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesine girdi.

Umut Sarıkaya, 2004-2007 yılları arasında Penguen'de çalışan karikatürist. 5 Eylül 2007'den itibaren Uykusuz'da çizmeye başladı.




Sayfasının üst bölümüne yaptığı karikatürlerde geçmişimizdeki mahalle arası veya sokak muhabbetleri diye tabir edilen her türlü şeyi hatırlatarak beğeni kazanmaktadır. Kendisine 'tespit adamı' diyenler mevcuttur. Alt bölüm ise "Benim de Söyleyeceklerim Var" isimli bir yazı köşesine ayrılmıştır. Çeşitli edebi akımlardan ve romanlardan esinlenerek oluşturduğu bir bölümdür. Sayfasının kenarlarına da ufak çizimler yapar. Özellikle Semih Cumhuriyeti adlı hayali ülkesiyle, bir ülkede, şehirde hatta bir evde görülebilecek bütün absürdlükleri karikatürlerine yansıtır. Karikatürlerinde aynı zamanda alt ve üst sınıf çatışmalarına değinir.



Ekim 2005'te Penguende yazdığı "Benim de Söyleyeceklerim Var" başlıklı yazıları kitap olarak toplanmıştır. 2006 sonunda vatani görevini yapmak üzere askere gitmiştir. Bu ayrılığın etkileri, o dönem Penguen'de olumsuz anlamda gözlenmiştir. 6 ay sonra geri dönerek bütün Penguen okurlarını sevindirmiş, ancak Penguen'den ağustos ayı içerisinde ayrılmıştır. Sarıkaya, 5 Eylül 2007'den beri Penguen'den beraber ayrıldıkları çizerler ile çıkardıkları Uykusuz isimli dergide çizmektedir.




 
necdet35
Co-Admin
Site Yetkilisi
Oğuz ARAL ( Karikatürist )




Oğuz Aral (1936-2004) dünyaca ünlü Türk karikatüristtir. Gırgır degisinin kurucusudur. Davutpaşa Lisesi mezunudur.

Oğuz Aral, İstanbul Silivri'de 1936 yılında doğmuştur. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin üçüncü sınıfından ayrılmıştır. 1950'den sonra çeşitli dergi ve gazetelerde karikatür çizmeye başlamıştır.

Güncel, halkın anlayabileceği basite indirgenmiş bir karikatür anlayışına önem veren Aral, kendi mizahi görüşü ve doğrultusunda birçok karikatürcü yetiştirmiştir.

Gırgır mizah dergisinin kurucusu ve yöneticisi olan Aral, daha sonra Avni dergisini çıkardı. Aral, Gırgır dergisinin tirajını 500 bin adedin üzerine çıkararak, dünyanın'nın üçüncü büyük güldürü dergisi durumuna getirmiştir.

Avanak Avni tiplemesinin yaratıcısı olan Oğuz Aral, Hayk Mammer, Köstebek Hüsnü, Utanmaz Adam ve Vites Mahmut gibi tiplemeleriyle de tanınıyordu.

Karikatürleri ve 'Huysuz İhtiyar' başlığı altında yazıları ölümüne kadar Hürriyet gazetesinde yayınlanan Aral'ın, tiyatro, müzik ve sinema konularında da çalışmaları bulunmaktadır.

Anadolu'nun çeşitli yerlerinde pandomim gösterileri sergileyen Aral, Koca Yusuf (1966) , Direkler Arası (1967) , Bu Şehri İstanbul (1968) , Ağustos Böceği ile Karınca (1971) adında çizgi filmleriyle de Türk çizgi film sektöründe önemli bir yere sahiptir.

Oğuz Aral, karikatürist Tekin Aral'ın ağabeyidir.

26 Temmuz 2004'te Bodrum'da vefat etti. Ölümünün 1. yıldönümünde anısına (26 Temmuz 2005) İstanbul Cihangir parkına heykeli dikildi.












 
Unzile
Forum Ustası
Tabi ki Yiğit Özgür.. :))



Yiğit Özgür, 1977 İstanbul doğumlu, Türk karikatürist.

Ankara'da Hacettepe Üniversitesi Grafik Bölümü'nü bitirmiş, daha sonra karikatür çizebilmek için İstanbul'a gelmiştir.

Leman, L-Manyak ve Penguen dergilerinde çalışmıştır. Leman dergisinde fazla tanınmayan karikatürist, Penguen dergisine geçtikten sonra, kendine özgü uzun konuşma balonları ile dikkat çekmeye başlamış ve daha geniş kitlelerce tanınmıştır.

Çizer'in 2004 yılında karikatürlerini yayınladığı Doğan Kitapçılık'tan çıkan bir kitabı vardır.

2007 Ağustosunda aralarında Ersin Karabulut ve Memo Tembelçizer'in de bulunduğu bir grup çizerle birlikte, yeni bir dergi çıkartmak üzere, Penguen'den ayrılmıştır. Uykusuz isimli dergide yayın hayatına devam etmektedir.



Bir röportajı:

Karikatüre nasıl başladın?

Başladığımda 17 yaşındaydım. Hacettepe Üniversitesi Grafik Bölümü’nü kazanarak Ankara’ya gittim. Okul bittikten sonra bir mizah dergisinde çizmek için atladım İstanbul’a geldim. Dergilerin hepsi İstanbul’da olduğu için Ankara’dan iletişim kuramıyorsun. “İstanbul’a gitmek gerekiyor” dedim. Leman dergisinde çizmeye başladım. Hani vitrine, tavuk etine bakan fakir karikatürleri vardır ya, onların bir benzerini yaşadım Leman’da çalışırken. Tam gösteremedim kendimi, yapamıyorum, edemiyorum. Kimseyi de suçlayamıyorum çünkü benim yüzümden böyle oluyor. Bir yandan da, bir işe girip grafikerlik yapmıyorum. Çünkü onu yapamayacağımı biliyorum. Leman’da başkalarının esprilerini çizmeye başladım. Farklı yerlerde, kapakta, üçüncü sayfada ya da aylık L-Manyak dergisinde... 1.5 sene sonra Leman’dan ayrıldım. Ayrıldıktan sonra da Penguen dergisi çıktı. “Bir de Penguen’e gideyim” dedim. Leman’dayken Selçuk, Erdil, Met-Üst’le de pek görüşmezdik. Dergiye pek gelmiyorlardı, işlerini evden gönderiyorlardı. Penguen’de de başkalarının esprilerini çizdim önce. Bir iki ay öyle devam ettikten sonra kendi karikatürlerimi çizmeye başladım. Köşe değil de tek tek bir dosya kağıdına... Sonra devamını istediler, devamı da geldi. Biraz daha sayısı arttı. “İyi” dediler ve bazılarını işaretlediler. Ve küçük bir ölçek vererek köşe halinde çizmemi istediler. Sonra o ölçü büyüdü vve şimdiki haline geldi. Aslında hikaye biraz böyle...



Peki karikatüre ilgin nereden kaynaklanıyordu?

Çizgiyle uğraşmayı seven çocuklar olur ya. Kağıt kalemle çok vakit geçirirler. Başta öyleydi sadece. Küçükken sadece çizgiyi, komikliği çok seviyordum. Birilerinin insanları güldürmesini, onu meslek haline getirmiş olmaları çok hoşuma gidiyordu. Büyülü bir dünya gibiydi. 17 yaşında Antalya’da liseye giderken belediye bir karikatür okulu açtı. İstanbul’dan bir karikatürcü geldi. O ilk ustadır benim için, yolumu biraz o değiştirdi. İşletme, iktisat okuyacak gibi gözükürken güzel sanatlara kaydım. Kursta 250 kişi falan vardı. Ücretsiz olduğu için çok fazla insan gelmiş, yazılmıştı. Ama geriye bir kaç kişi kalmıştık. Çünkü başta çok albenili bir şey gibi gözüküyor ama öyle olmadığı sonradan ortaya çıkıyor. Sadece çok sevenler devam edebiliyor. Meslek olarak bunu yapmaya karar vermeden yapmaya başladım. Bundan para kazanmak istiyordum ama olmazsa da olmayacaktı, elden bir şey gelmiyordu.



Penguen kadrosuna nasıl dahil oldun?

Bu fikstir. Yaptıklarınızı bir dosya haline getirirsiniz. İnsan içine çıkabilecek şekle getirdikten sonra bir tane ustaya gösterirsiniz. Leman’da da Penguen’de de aynı şeyler geçerlidir. Mesela Penguen’de cuma günleri amatör günleri oluyor. Akşamüstü gençler dergiye gelirler, karikatürlerini gösterirler. Sürekli istikrarlı bir şekilde iyi işler getirenlere, “Sen gel bir sonraki hafta sabahlamaya katıl” derler. Ufak ufak teste tâbii tutulur ister istemez. Çünkü bu adamlar bir köşe verdiğinizde yıllarca çizecekler. Altından kalkabilecek mi; ona bakılır. Torpil morpil diye duyuyorum bazen; gülüyorum. Mesela dergide kötü diye düşündüğünüz köşeler aslında editöryal bir şey düşünülerek konulmuş köşeler oluyor. Senin beğenmediğin bir şeyin mutlaka azımsanmayacak bir kitlesi olabiliyor. Gazeteler için de geçerli.



Bir karikatüristin çizim tekniği yıllar geçtikçe değişir mi?

İstemeseniz de değişiyor. Belki çok değişmeyebilir ama değişim muhakkak oluyor. Benim karikatürlerim bir dönem sonra bambaşka oldu. Çok fazla reel, anatomik çiziyordum. Bir elbise, gömlek çizeceksem yakasını, kıvrımlarını, düğmesini en ince ayrıntılarına kadar çiziyordum. Yani biraz şov amaçlıydı. Fakat bu tip espriler çıkmaya başladığı zaman o esprilerle o çizgiler yan yana geldiğinde biraz abes durdu. Yakışmadılar. Bana, “Eskizlerdeki tipleri yapsana, onlar aslında bu karikatürün oyuncuları” dediler. Ben de hemen yaptım, gerçekten de öyleymiş.



Sadece çizim tekniği değil tarz olarak da değişebilir değil mi?

Kesinlikle. Ben dönüşsün istiyorum zaten. Yaşının işini yapmak lazım. Beatles grubunun gençken ve bir de yıllar sonra yaptığı işlere bakın. Biraz öyle olması gerekiyor gibi geliyor. 40 yaşından sonra da hâlâ genç tiplerin de anlayabileceği, ona hitap eden işler yapmaya çalışsanız bile olmuyor zaten. Çünkü başka bir insan olmuş oluyorsunuz.



Karikatürlerin diyaloga dayalı... Türk mizah sanatının da büyük oranda söze dayalı olduğunu biliyoruz. Karagöz-Hacivat diyaloglarında olduğu gibi. Sen bir ilişki kuruyor musun?

O yüzden böyle oldu! Böyle bir şey planlanmadı, ben bir iki balonlu karikatürler getiriyordum ilk zamanlarda. Sonra istem dışı sayıları arttı. Demek ki konuşturasım varmış onları! Hatta bir dönem Bursa’ya gidip orjinal Karagöz-Hacivat tasvirleri bile aldım. “Ben oynatacağım bunları” diye, ama olmadı. Şimdi kitabın arasında duruyorlar. Zeytinyağıyla yağlamak gerekiyormuş. İlla ki o adamların ikili diyaloglarının kendi kendine gelişmesi yüzünden o balonlar da devam etti. Daha önce böyle birşey yoktu.



İçinize sinmeyen, sonradan beğenmediğiniz karikatürleriniz de oluyor mu?

Çok oluyor. Bazısı çizerken çok beğendiğim şeyler oluyor. Sonradan bakıyorum bir acayipmiş. O yüzden biraz daha erken davranıp küçük deftercikler felan yapıyorum. 15 sayfalık mesela...15 tane espriyi çok yargılamadan çizip eskizliyorum, sonra onları buraya getirip insanlara gösteriyorum.



Çizdiğin karikatürlerden dolayı olumsuz tepkiler aldın mı?

Şöyle bir tepki aldım: Dini içerikli bir karikatür vardı. Onun için bir uyarı maili geldi. “Tepki gelebilir, dikkatli ol” şeklinde. Sonra, “Gerçek Hayat” isimli dergiden röportaja gelen arkadaşlar, “Bizim tanıdığımız birkaç tane imam var ve onların hoşuna gidiyor” dediler. Hatta sadece o tip karikatürleri kullanmak istediler. Ben de, “Aman abi yapmayın, adım çıkar İslamcı karikatürcü diye” dedim! Fakat rahatsız olmadıkları için sevmişler. Çünkü normalde karikatürde bir din adamı kullanıldığı zaman kötü gösterilir. Yobaz, bağnaz olanlar çizilir. Çünkü onların çizilmesi gerekiyor. Sivas olayından sonra çok çizilmiştir, ben de çizdim. Ama benim kullandıklarımda, çocuksu, naif, bakkal gibi bir adam oluyor imam.



Sen en çok nelere gülüyorsun? Anne, baba, çocuk ilişkileri, televizyon başındaki durumlar epeyce yer tutuyor karikatürlerinde...

6 kişilik aile vardı hep doğma büyüme. Annem, babam, ablam, teyzem, anneannem aynı evde kalıyorduk. Babayı işe gönderince 4 tane kadın, anne ve teyzeyi aynı kuşaktan sayarsak üç kuşak kalıyor. Birinin dediğini diğeri anlamıyor. O kadar karışıyor ki ortalık, o kadar ses oluyor ki etrafta ister istemez onlar kulağınıza yerleşiyor. Onu işliyorsunuz. Yaşarken pek gülünmüyor da bitince gülüyorsunuz. Onlara çok gülüyordum. Huysuz Virjin’e çok gülüyorum. Komiklik işi yapmaya başladığınızda ister kağıt üzerinde olsun, ister başka yerde olsun, bunu uzun yıllar devam ettirebilenlere karşı büyük bir saygım oluştu.

Karikatür albümü çıkarmanın sebebi neydi? Taleple mi alakalıydı?

Antalya’da otururken ablamı üniversiteye göndermiştik Ankara’ya. Dönüşte o da hediye getiriyordu. Onların arasında Can Barslan’la Erdil Yaşaroğlu’nun bir karikatür albümünü bulmuştum. Ben o sıra mizah dergisi falan okumuyordum. Hatta varlığından haberdar değildim. Okuduğumda hayran kaldım. İkisine de o kadar güldüm ki. Hemen baktım, kitapta yer alan özgeçmişi bölümünde, “Halen Leman dergisinde çizmektedir” yazıyordu. Hemen gidip Leman dergisi aldım. Leman dergisiyle tanıştım. Yarışmalara katılıyordum; yarışmaların albümleri olur. Çok severim karikatür kitaplarını. “Ne kadar satarsa satsın yapmalı” diyordum. Bir de bu kitabım için karikatürlerimin arasından özene bezene bir seçim yaptım. Başka arkadaşlardan da yardım aldım. Seçilmiş bir şeyin de ayrı olarak, biraz daha iyi kağıda basılmış halde temiz temiz durmasını istedim. Ciltleri koruyabiliyorsunuz ama dergiler yıpranıp gidiyor.



Senaryo yazmaya çalıştığını duymuştuk...

Ben çok istedim. Halen de istiyorum aslında. Bazı şeyler var karikatür haline gelemiyorlar mesela. Kağıt üzerinde anlatamayacağınız şeyler oluyor. Bir ara Uğur Yücel’le bir şeyler yapacaktım. Sağolsun insanlar da düşünüyorlar, “Yapalım edelim” diye. Ama bir şekilde tam o karikatürdeki durumu yakalayamıyorum. Şimdilik yapamıyorum. Belki ileride olur. Ama deniyorum; denemeye devam!



Sefer Selvi’ye, Musa Kart’a ve en son Penguen’in Tayyipler Alemi kapağına Başbakan tarafından dava açıldı. Bu davaları nasıl değerlendiriyorsun?

Eskiden televizyonlarda kendiyle ilgili çıkan eleştirileri kaset halinde biriktiren politikacılar vardı. Bazı karikatürcülerin kendileriyle ilgili karikatürlerini de koleksiyon yaparlardı. Bu da bana saçma geliyordu. Adamın rahatsız olması gerekiyorken, “Aman o kadar hoş görünüyor ki koleksiyon yapayım...” diyor! “Bu ne danışıklı döğüştür” diye garip geliyordu bana. Fakat dava açılması daha garip geliyor. Bu kadar hoşgörüsüzlük! Benim açımdan kapaktı, üçüncü sayfaydı, derginin politik tavrıydı gibi konuların birebir içinde olmamama rağmen durduğumuz yerler açısından dergiyle bir ortaklığım var. Dava çok lüzumsuz bir şeydi. Bir mesaj da vardı orada iletilmek istenen, “Yanlış yapıyorsun” diye bir iğneleme vardı. Bu eleştiriyi dikkate almayıp dava açmak yanlış. Ülkeyi yöneten bir adamsınız, belki herkesten daha hoşgörülü olmalısınız. Çünkü illa ki eleştirileceksiniz. Yanlış bir hareket, kötü bir niyet her zaman eleştirilecektir



Karikatüre hevesli gençlere ne önerirsin?

Benim yaptığım şeyi söyleyeyim: Baskı altında kalmadan, zorunluluk hissetmeden severek çizmeleri gerekiyor. Dergiye girmek yada yayınlatmak gibi bir amaçları varsa, buraya gelip bir ustaya göstermeleri gerekiyor. Mizah dergisinde karikatür çizmek ya da mizah yapmak isteyenler için bir öneri: Koltuğunun altına dosyanı al gel! Ben Leman dergisine on tane kısa öyküyle gelmiştim. Zaten bir ışık varsa onlar yönlendiriyorlar. Tabii ışık olmayabilir ya da olur fakat görülmeyebilir, bu da çok doğal bir şey. Herkes sendeki cevheri görecek diye bir şey yok. Ben de ilk geldiğim zaman giremedim dergiye. Yılmamaları gerekiyor. Ne kadar tutkulu olduklarını, ne kadar sevdiklerini test ediyorlar. “Bunlar çok kötü deyip” atıyor adam! Ne yapacaksınız? Eve gidip ağlayacak mısın, yoksa devam mı edeceksin? Devam edersen olur.



Mizahta küfür için ne düşünüyorsun?

Küfürün kullanabileceğini bilmek mizah dergisine özgürlük hissini biraz veriyor. Bir gazetede çizmek bu kadar eğlenceli olmayabilir. Nedenini bilmiyorum ama... Mesela bir dükkâna giren bir adam vardır. Adamın her cümlesinde biraz daha dayanılmaz bir dili olduğunu görüyorsun. Karşındakinin de sabrı tükenmeye başlayınca onu dükkândan defetmesi gerekiyor. Adaplı, usturuplu bir şekilde bir yere kadar; sonunda küfrü basması lazım! Hepimiz belli oranda küfür ediyoruz. Bunu inkâr etmenin de anlamı yok. Ama gerektiği yerde kullanmak lazım. Bir de açık açık küfür yazmak bana çok rahatsız edici geliyor. “O... çocuğu” yazmak benim yaptığım karikatürün simyasına da yatkın.
 
*
Banned
Ben, başLıgın ''Tebessüm AbideLerimizi TanıyaLım'' oLarak degistiriLmesi taraftarıyım :)

:) tabii genede Sen biLirsin, Necdet Abi..

GüzeL bir konuya deginmişsin.

KoLay geLsin..
 
SoNiC__
Forum Ustası
Erdil Yaşaroğlu

Erdil Yaşaroğlu


Erdil Yaşaroğlu, 1971 doğumlu, Türk karikatürist.

Henüz 12 yaşındayken karikatür çizmeye başlayan Erdil Yaşaroğlu'nun ilk profesyonel karikatürleri 1989 yılında Güneş gazetesinde yayımlandı. Yaşaroğlu, aynı yıl Limon dergisine girdi ve dergi Leman adını aldıktan sonra da 2002 yılına kadar orada çizmeyi sürdürdü. 1990 yılında Plastip Show adlı programla televizyon dünyasına da adım atan çizer, Laf Lafı Açıyor, Televizyon Çocuğu, Beyaz Show gibi 50’ye yakın televizyon programında görev aldı. Yaşaroğlu’nun, 1999’da kurduğu komikaze.net adında bir web sitesi bulunmaktadır.

2002 yılında arkadaşlarıyla Penguen Mizah Dergisi'ni kurdu. Halen, Penguen dergisinde çizmektedir. Ayrıca Uno reklamında oynamıştır.


Kitapları

* Komikaze 1 Sonun başlangıcı 2003
* Komikaze 2 Saçma Kitap 2003
* Komikaze 3 Oyuncak Kitap 2005
* Komikaze 4 Komik Kitap 2005
* Komikaze 5 Kurnaz Kitap 2005
* Komikaze 6 Ördek Kitap
* Komikaze 7 Kıllı Kitap
* Komikaze 8 Kötü Kitap 2005
* Komikaze 9 Yalan Dünya 2004
* Komikaze 10 Dünyayı Kurtaran İnek 2005
* Komikaze 11 Neşeli Günler 2006
* Komikaze 12 Kirli Dünya 2008
* Marlon













 
henry_99
Forum Ustası


Memo Tembelçizer


Mehmet Çilingir ya da kullandığı takma adla Memo Tembelçizer (d. 1972, İstanbul, Türkiye), karikatür, resimleme ve grafik alanlarında çalışan Türk çizer ve mizahçıdır.

Mehmet Çilingir 1972'de İstanbul'da doğduktan sonra, lise öğrenimini Gaziantep Anadolu Lisesi'nde yaptı. 1989'da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümüne girdi. Aynı yıl, amatör düzeyde çizdiği karikatürler, mizah dergisi Limon'da yayımlandı.

Yapıtlarında Memo Tembelçizer takma adını kullanan Çilingir, Pişmiş Kelle dergisine girdi. Yüksek öğrenimini yapmak üzere girdiği grafik bölümünden ve daha sonra başladığı heykel bölümünden devamsızlık nedeniyle atıldı.



1994 yılında Sabah gazetesi'nde grafikçilik, resimlemecilik ve vinyetçilik yaptı. Bu çalışmalarını daha sonra Yeni Yüzyıl, Ateş, Power Ekonomi, Business, Globus, Milliyet ve Dünya'da sürdürdü.

Mizah alanında Pişmiş Kelle dergisinde yaptığı çalışmaların ardından, Gırgır, H.B.R maymun, L-Manyak, Lombak, Penguen, Kemik ve Fermuar gibi mizah dergilerinde etkinlik gösterdi.

2004'te yaptığı Beyoğlu konulu heykel ile "Beyoğlu 14-18" adlı karma sergiye katıldı.



En bilinen yapıtları ”L-Manyak Şehitleri”, ”Lombak Şehitleri”, ”Aşık Memo”, “Rrospu Çocuğu Memo”, “Ben Bir Eşşeğim” adlı çizgi romanları, “MAST-DER”, “Biraz da Yiğrenelim” adlı hikâyeler ve “Köşe Bu Boru Değil”, “Eşşek Cenneti”, ”Yallah Tazyik”, ”Yağlı Geçmiş Zaman”, "Utanmadan İddia Ediyorum" adlı karikatür köşeleridir. Bu yayınlanmış yapıtlardan oluşturulmuş “L-Manyak Şehitleri”, “Lombak Şehitleri” ve "Zort!: Dünyanın en iğrenç insanı Memo Tembelçizer" adlı üç adet çizgi roman albümü ve “Biraz da Yiğrenelim” adlı bir adet hikâye kitabı bulunmaktadır.

Şu an, kurucularından olduğu Uykusuz adlı karikatür dergisinde yazmaya ve çizmeye devam etmektedir. Aynı zamanda Gentleman dergisinde resimleme çalışmaları yapmaktadır.
 
henry_99
Forum Ustası


Cem Yılmaz

Cem Yılmaz (d. 23 Nisan 1973) komedyen, oyuncu, karikatürist, senarist ve yönetmen. Ailesi Sivas kökenli olan Yılmaz Kocamustafapaşa, İstanbul'da doğmuştur. Ayrıca lise çağlarında Bahçelievler'de oturmuştur.

Lise öğrenimi Etiler Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi'nde görmüştür. Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otel Yönetimi bölümünde okurken, bir mizah dergisi olan Leman'da karikatür çizmeye başladı. İlk gösterisini Mayıs, 1992'de "Leman Kültür Merkezinde" yaptı. Fazla ilgi görünce gösterilerine Beşiktaş Kültür Merkezi'nde devam etti. Bu gösteriler sırasında binlerce kişinin ilgisini çekmeyi başardı.



Sinema kariyeri 1997'de vizyona giren "Herşey Çok Güzel Olacak" Altan ile başlayarak, Vizontele Fikri, Organize İşler Müslüm Duralmaz ve Ramon filmlerindeki rollerle devam etti. Bunun yanında Hokkabaz adlı filmi de diğer filmlerden biraz farklı olarak dakika başına güldürmeyecek ama zaten konusu o kadar güldürüye dayanmayan bir film olarak vizyona çıkarıldı. Yüksek bütçeli bilim kurgu, komedi filmi G.O.R.A., 2004'de ve A.R.O.G 2008'de gösterime girdi. Filmin senaryosunu yazan Cem Yılmaz, filmde 4 ayrı karakteri canlandırmıştır.



Çeşitli reklam filmlerinde de oynamıştır.İlk olarak Panasonic marka cep telefonlarının reklam filmlerinde oynamıştır.Daha sonra askere gitmeden önce, içinde askere gitmeyi de konu eden Mavi Jeans reklamlarında oynadı.Bundan sonra sırasıyla, Telsim reklamlarında, Doritos, Opet ve Türk Telekom reklamlarında oynadı.



"CMYLMZ Fikir Sanat" Cem Yılmaz'ın kurmuş olduğu sinema, televizyon, sahne ve diğer medyalar için yapımlar tasarlayan ve uygulayan bir fikir-sanat üretim şirketidir.

Daha önce senaryo ve oyunculuk çalışmalarıyla birçok çalışmaya imza atan Cem Yılmaz, artık şirket bünyesinde senarist, oyuncu, yönetmen, yapımcı olarak görev alacak.

G.O.R.A ve Hokkabaz filmlerinde beraber çalıştığı Can Yılmaz senarist ve yapımcı; yönetmen yardımcılığı yapmış Murat Dündar yapım sorumlusu ve yardımcı yönetmen olarak Fikir Sanat’ın ekibini oluşturmakta.

 
- Yönetici düzenlemesi: :
misafir1009
Forum Ustası
Salih Memecan



Salih Memecan (d. 2 Eylül 1952), Türk karikatürist.
Karikatürleri günlük olarak Sabah gazetesi ve ATV’de , haftalık olarak da Aktüel dergisinde yayınlanmaktadır.
Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Mimarlık Fakültesi’ni bitirdikten sonra yine aynı bölümde yüksek lisansını bitirmiştir.
Daha sonra Fullbright bursuyla gittiği A.B.D’de Pennsylvania Üniversitesi’nde doktorasını tamamlamıştır (1983).
Salih Memecan, günlük olarak Sabah gazetesinin ön sayfasında yayınlanan Bizimcity karikatürlerini çizerken bir yandan da yine aynı gazetenin arka sayfasında günlük olarak yayınlanan Sizinkiler bant karikatürlerini çizmektedir.
1998-2007 seneleri arasında ABD'de, New York eyaletinde yaşamış, karikatürlerini ABD'de çizmiştir.
Şimdi ise Türkiye'de yaşamaktadır. AKP milletvekili Mesude Nursuna Memecan ile evlidir.






Zekasını çizgilere dökmüştür. Daha çok politik siyasi karikatürleri ile tanınmaktadır. Bizim city isimli bir yapımı vardır.

Günlük basit siyasi kavgalardan, dünya üzerinde politik olayalara kadar nerdeyse her alanda kendine konu bulabilmektedir






“Karikatürle, yazamayacağınız pek çok şeyi söyleyebilirsiniz. İnsanlar kendilerinin söyleyemediklerini sizden bekliyorlar.” diyen Memecan, demokrasiye karşı olanlara yönelik muhalefet yaptığı için büyük eleştiri aldığını; ancak bu çizgisinden hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini söyledi. Bir karikatüristin neye muhalif olacağını iyi bilmesi gerektiğini savunan Salih Memecan, “Türkiye’de muhalif olacağım diye CHP’nin duruşunu benimsiyorsanız, işiniz bitti demektir.” dedi.

Saygılar.....

Kaynak....Derleme
 
Üst