Oyun diyip geçmeyin
Önemlidir oyunlar.
Ama daha da önemlisi: Hangi oyunu oynadığınız değil, oyunu nasıl oynadığınızdır..
Oyunu oynayış şekliniz karakterinizi, hayata bakışınızı, yaşam felsefenizi ortaya koyar.
Mesela Ali.
Ben de, o da yanyana iki apartmanın kapıcı çocuklarıydık.
Misket oynarken hep kazanırdı namussuz.
El uzatırdı, hile mile yapardı ama hep kazanırdı.
Hep kazanmaya programlıydı.
Bizi borçlandırır, verdiklerini de kazanır, yine borç verir, yine kazanırdı.
Nasıl olup bitiyorsa; Ali hep kazanırdı, hep kazanmaya odaklıydı..
Ali'nin iki çocuğu Amerika'da tahsillerini tamamladılar,
kendisi de zaten koca POLONEZ'in genel müdürü.
Önümüzde Fatih Terim örneği var.
Tamam, Ankaragücü'nde başarısız oldu.
Tamam, Galatasaray'a ikinci gelişinde kulübü bir dağıttı, toparlayabilene aşkolsun.
Tamam kişisel kompleksleri bazen takım kurgusuna büyük zararlar veriyor.
Ancak; Değiştiremeyeceğiniz bir tek gerçek var:
Türkiye'de UEFA kupasını kaldırmış tek teknik direktördür.
MİLAN gibi bir takımın başına geçmiş tek futbol adamımızdır.
Fatih Terim'in oyun felsefesi aşağıdadır.
TAVLA OYNARKEN BİLE YENİLMEYECEKSİN!
Hazır tavla demişken;
Acem icadıdır.
Zarı atarsın, üç gelir beş gelir,
zarın gelişine göre bir tavır belirlersin.
Hani derler ya: Tavlanın ustası yoktur, usta zardır,
sonuna kadar da doğru tespittir.
Adam kafadan bir düşeş, iki dört cihar attımı zıçtın kaldın demektir
Popocuğunu yırtsan marstan kurtulman mümkün değil
Oysa beş, on, yirmi hamle ötesini görmeyi gerektiren kafa yorucu oyunlar da var biliyorsunuz.
Satranç örneğin.
Tavlada iyi zar tutamıyor, zar ballı gelmiyor ama kazanmak istiyorsanız
cazgırlık yapmanız şarttır.
Aksi taktirde işiniz yaş.
HAMZA NAR..
Kimdir desem ne dersiniz?
Duymadım?
Yahu nasıl bilmezsiniz?
Koskoca DÜNYA TAVLA ŞAMPİYONUMUZ..
Bilmemekte haklısınız.
Ballı bir gününe denk gelmiştir, şampiyonluğu kapmıştır.
ADİ KEMİK bir sonraki turnuvada ilk kırkbeşe bile sokmamıştır Hamza Bey'i.
Peki..
Garry KASPAROV?
..............
Bütün dünyanın bildiği satranç dehası.
3 dakikada 60 MİLYON hamleyi gözden geçiren DEEP BLUE projesi,
Kasparov'u 2.5 a karşı 3.5 ile yenebildi.
Şimdi buralara neden geldik?
Açıklayalım..
Satranç, genellikle kuzey ülkelerinde rağbet gören bir oyun şekliyken
Tavla tamamen Ortadoğu kökenli bir oyundur.
Kuzey ülkelerinde oyuna beyinler hükmederken
Bizim coğrafyamızda gelen zar insanlara hükmeder.
Alın size İRAN - IRAK savaşı..
İran'da Humeyni, ne kadar muhalif komutan varsa cümlesini astırdı.
Demek, orada henüz Silivri icad edilmemişti.
Saddam zarı bir salladı, şeş beş.
YA ALLAH diyip saldırdı İran'a.
Savaş 8 yıl sürdü.
Yaklaşık 1 milyon kişi öldü
150 MİLYAR USD zarar çıktı,
Savaşın galibi olmadı..
Şeşbeşin aşkıyla coşan Saddam,
karşı tarafın attığı dübeş ile dümbeleğe döndü.
Sonunda birisi pencüse attı
Severler güzeli gencüse diyip barış ilan edildi..
Oysa nazilerin işgal ettiği Sovyetler Birliği zar atmayı akıllarına bile getirmediler.
Keskin Sovyet soğuğunda nazilerin kıçlarındaki pirelerin bile donacaklarını hesap ettiler,
Baharda işgal edilen ülkelerini ne pahasına olursa olsun savunup, kışa kadar direndiler.
Ve kış bastırdı, Naziler parça pinçik oldular...
Bizim bir dış siyasetimiz var biliyorsunuz.
Hani ATATÜRK ( Yurtta sulh cihanda sulh ) demişti de zekk tiredip yeni bir felsefeyle yürüttüğümüz dış siyasetimiz..
Amerika'da özel ustalara yaptırdığımız bir de civalı zarımız var hamdolsun,
nasıl atarsak atalım hep düşeş geliyor.
Salladık zarımızı Libya üzerine..
DÜŞEŞŞŞŞŞ..
Bastırdık parayı Libyalı İsyancılara,
Onlar da alıverdiler Kaddafi'nin kellesini..
Sonra?
Sonra aldık zarı elimize,
salladık salladık salladık
Atıverdik canımız ciğerimiz kardeşimiz Esad'ın üzerine.
Yine düşeşşşş
Lan ne güzel zarmış bunlar böyle
Coştuk artık ki; Tutabilene aşkolsun.
Salladık bir de Irak üzerine doğru.
Lan..
Nooldu bizim hileli zarlara da hep yek geliverdi?
Anlaşılan odur ki; Zarı imal edip bize yollayan Amerika'lı usta,
Tavlanın Irak'a bakan kısmına mıknatıs koymuş.
Civalı zarlar işe yaramadı anasını satiim
Olsundu..
Elimizde bu civalı zarlar varken kim tutardı lan bizi?
Döndük kuzey tarafına,
bir zar da Putin'e attık.
DÜŞEŞŞŞŞŞ.
Yaşasın lan.. Zarlar işe yarıyor.
Bakalım Putin efendi tavladan anlıyormuydu?
Putin'den ses seda çıkmadı.
Buna karşılık Rus'un atabildiği sadece 2-1
Bir daha salladık zarları,
DÖRT CİHAAARRRRRR.
Putin'den ses soluk yok..
6 Kapıya girmesine bi fırt kaldı.
Ondan sonra herkes bizim gücümüzün farkına varacaktı.
Bi zarcık daha atalım, marsın kapısı görünüyordu
Ve..
Putin aldı zarları, attı sobaya..
Tavladan anlamadığını,
Satranç bildiğini,
Suskunluğunun korkaklıktan değil, onsekiz hamle ötesini düşünmekten olduğunu yüzümüze vura vura hamlesini yaptı..
Bu tavır,
Bu laf,
Bu söylem,
akp iktidarı tarafından şamar oğlanına çevirilen ülkeme atfedilmiş,
yalanıp yutulması, yenilmesi, hazmedilmesi imkansız olan bir tavırdır.
Ve malesef, bu tavıra karşılık sessiz kalmaktan başka çaremiz yoktur..
Ülke dış siyasetini gelecek zara göre belirleyenler,
eninde sonunda tavlayı koltuklarının altına alıp gideceklerdir.
Verdikleri zarar, destekleyenlerin boynunda ŞEREF MADALYASI olarak asılacaktır.
Önemlidir oyunlar.
Ama daha da önemlisi: Hangi oyunu oynadığınız değil, oyunu nasıl oynadığınızdır..
Oyunu oynayış şekliniz karakterinizi, hayata bakışınızı, yaşam felsefenizi ortaya koyar.
Mesela Ali.
Ben de, o da yanyana iki apartmanın kapıcı çocuklarıydık.
Misket oynarken hep kazanırdı namussuz.
El uzatırdı, hile mile yapardı ama hep kazanırdı.
Hep kazanmaya programlıydı.
Bizi borçlandırır, verdiklerini de kazanır, yine borç verir, yine kazanırdı.
Nasıl olup bitiyorsa; Ali hep kazanırdı, hep kazanmaya odaklıydı..
Ali'nin iki çocuğu Amerika'da tahsillerini tamamladılar,
kendisi de zaten koca POLONEZ'in genel müdürü.
Önümüzde Fatih Terim örneği var.
Tamam, Ankaragücü'nde başarısız oldu.
Tamam, Galatasaray'a ikinci gelişinde kulübü bir dağıttı, toparlayabilene aşkolsun.
Tamam kişisel kompleksleri bazen takım kurgusuna büyük zararlar veriyor.
Ancak; Değiştiremeyeceğiniz bir tek gerçek var:
Türkiye'de UEFA kupasını kaldırmış tek teknik direktördür.
MİLAN gibi bir takımın başına geçmiş tek futbol adamımızdır.
Fatih Terim'in oyun felsefesi aşağıdadır.
TAVLA OYNARKEN BİLE YENİLMEYECEKSİN!
Hazır tavla demişken;
Acem icadıdır.
Zarı atarsın, üç gelir beş gelir,
zarın gelişine göre bir tavır belirlersin.
Hani derler ya: Tavlanın ustası yoktur, usta zardır,
sonuna kadar da doğru tespittir.
Adam kafadan bir düşeş, iki dört cihar attımı zıçtın kaldın demektir
Popocuğunu yırtsan marstan kurtulman mümkün değil
Oysa beş, on, yirmi hamle ötesini görmeyi gerektiren kafa yorucu oyunlar da var biliyorsunuz.
Satranç örneğin.
Tavlada iyi zar tutamıyor, zar ballı gelmiyor ama kazanmak istiyorsanız
cazgırlık yapmanız şarttır.
Aksi taktirde işiniz yaş.
HAMZA NAR..
Kimdir desem ne dersiniz?
Duymadım?
Yahu nasıl bilmezsiniz?
Koskoca DÜNYA TAVLA ŞAMPİYONUMUZ..
Bilmemekte haklısınız.
Ballı bir gününe denk gelmiştir, şampiyonluğu kapmıştır.
ADİ KEMİK bir sonraki turnuvada ilk kırkbeşe bile sokmamıştır Hamza Bey'i.
Peki..
Garry KASPAROV?
..............
Bütün dünyanın bildiği satranç dehası.
3 dakikada 60 MİLYON hamleyi gözden geçiren DEEP BLUE projesi,
Kasparov'u 2.5 a karşı 3.5 ile yenebildi.
Şimdi buralara neden geldik?
Açıklayalım..
Satranç, genellikle kuzey ülkelerinde rağbet gören bir oyun şekliyken
Tavla tamamen Ortadoğu kökenli bir oyundur.
Kuzey ülkelerinde oyuna beyinler hükmederken
Bizim coğrafyamızda gelen zar insanlara hükmeder.
Alın size İRAN - IRAK savaşı..
İran'da Humeyni, ne kadar muhalif komutan varsa cümlesini astırdı.
Demek, orada henüz Silivri icad edilmemişti.
Saddam zarı bir salladı, şeş beş.
YA ALLAH diyip saldırdı İran'a.
Savaş 8 yıl sürdü.
Yaklaşık 1 milyon kişi öldü
150 MİLYAR USD zarar çıktı,
Savaşın galibi olmadı..
Şeşbeşin aşkıyla coşan Saddam,
karşı tarafın attığı dübeş ile dümbeleğe döndü.
Sonunda birisi pencüse attı
Severler güzeli gencüse diyip barış ilan edildi..
Oysa nazilerin işgal ettiği Sovyetler Birliği zar atmayı akıllarına bile getirmediler.
Keskin Sovyet soğuğunda nazilerin kıçlarındaki pirelerin bile donacaklarını hesap ettiler,
Baharda işgal edilen ülkelerini ne pahasına olursa olsun savunup, kışa kadar direndiler.
Ve kış bastırdı, Naziler parça pinçik oldular...
Bizim bir dış siyasetimiz var biliyorsunuz.
Hani ATATÜRK ( Yurtta sulh cihanda sulh ) demişti de zekk tiredip yeni bir felsefeyle yürüttüğümüz dış siyasetimiz..
Amerika'da özel ustalara yaptırdığımız bir de civalı zarımız var hamdolsun,
nasıl atarsak atalım hep düşeş geliyor.
Salladık zarımızı Libya üzerine..
DÜŞEŞŞŞŞŞ..
Bastırdık parayı Libyalı İsyancılara,
Onlar da alıverdiler Kaddafi'nin kellesini..
Sonra?
Sonra aldık zarı elimize,
salladık salladık salladık
Atıverdik canımız ciğerimiz kardeşimiz Esad'ın üzerine.
Yine düşeşşşş
Lan ne güzel zarmış bunlar böyle
Coştuk artık ki; Tutabilene aşkolsun.
Salladık bir de Irak üzerine doğru.
Lan..
Nooldu bizim hileli zarlara da hep yek geliverdi?
Anlaşılan odur ki; Zarı imal edip bize yollayan Amerika'lı usta,
Tavlanın Irak'a bakan kısmına mıknatıs koymuş.
Civalı zarlar işe yaramadı anasını satiim
Olsundu..
Elimizde bu civalı zarlar varken kim tutardı lan bizi?
Döndük kuzey tarafına,
bir zar da Putin'e attık.
DÜŞEŞŞŞŞŞ.
Yaşasın lan.. Zarlar işe yarıyor.
Bakalım Putin efendi tavladan anlıyormuydu?
Putin'den ses seda çıkmadı.
Buna karşılık Rus'un atabildiği sadece 2-1
Bir daha salladık zarları,
DÖRT CİHAAARRRRRR.
Putin'den ses soluk yok..
6 Kapıya girmesine bi fırt kaldı.
Ondan sonra herkes bizim gücümüzün farkına varacaktı.
Bi zarcık daha atalım, marsın kapısı görünüyordu
Ve..
Putin aldı zarları, attı sobaya..
Tavladan anlamadığını,
Satranç bildiğini,
Suskunluğunun korkaklıktan değil, onsekiz hamle ötesini düşünmekten olduğunu yüzümüze vura vura hamlesini yaptı..
Bu tavır,
Bu laf,
Bu söylem,
akp iktidarı tarafından şamar oğlanına çevirilen ülkeme atfedilmiş,
yalanıp yutulması, yenilmesi, hazmedilmesi imkansız olan bir tavırdır.
Ve malesef, bu tavıra karşılık sessiz kalmaktan başka çaremiz yoktur..
Ülke dış siyasetini gelecek zara göre belirleyenler,
eninde sonunda tavlayı koltuklarının altına alıp gideceklerdir.
Verdikleri zarar, destekleyenlerin boynunda ŞEREF MADALYASI olarak asılacaktır.
- Yönetici düzenlemesi: :