Gila 3514 / Kendiliğinden iyileşme

Gila
Moruk Moderator
Site Yetkilisi
Dikkat!!

Bu, önemli bir konudur.

Bu yüzden sabitlenmiştir..






Yıl 2010 - 2011


Bir okuma manyaklığına girmiştim

Akaşa yayınlarına ait ne varsa alıp okuyordum

Bu arada, ruhsal, bilimsel, bilim harici konular içeren kitapları da okuyordum


Sonra, okuma tembelliği denilen illet ile tanıştım ve o zamandan bu zamana kadar,

Sadece beş on kitap okuyabildim.



Ben, tesadüfe inanmam..

Hayatta tesadüf diye bir şey yoktur


Kiminiz kader dersiniz

Kiminiz karma dersiniz

Kiminiz mukadderat..


Ama, tesadüf diye bir şey yoktur

Her şey, ilahi bir nizam dahilinde hayatınıza girer

Ve siz bu hayatınıza giren şeylerden ders çıkartır, öğrenirsiniz



Yazı okumaya hevesli bir toplum olmadığımızdan, bir iki görsel koymak şart oldu :p







1671047718370.png














2011 Yılında bir kitap aldım

Bahsetmek bugüne nasipmiş

Kitabın adı: Kendiliğinden iyileşme

Yazarı: Dr. Andrew Weill

Hiiiç uğraşmayın, hiç bir yerde bulamazsınız

Çünkü en son, kanser illetine yakalanan bir arkadaşıma

Okuması için vermek istediğimde,

Arabamla yaklaşık 42 km giderek bir ikinci elciden bulmuştum







1671047923867.png














Kitabı tam okumadım

Doktor, hastalarının yaşanmışlıklarını bir kitapta toplamış

Şöyle bir göz attım..

Ve, önemli iki nokta yakaladım..



Asıl yakaladığım noktayı anlatmadan önce,

Diğer konuyu anlatayım, kitabın ne anlatmaya çalıştığını anlayın..



Bir japon vatandaş, sigarayı bırakıyor..


Peşinden inanılmaz mide ağrıları çekiyor

Rontgen çektiriyor, midesinde inanılmaz üreler, yaralar söz konusu


İlaç tedavisi vs vs vs

Japon vatandaş, sigaraya geri dönüş yapıyor

Ve midesindeki bütün yaralar iyileşiyor, sıkıntısı kalmıyor








1671048479861.png














Bir süre sonra tekrar sigarayı bırakıyor

Benzer mide rahatsızlıkları tekrar başlıyor

Midede yaralar, ürinler, ağrılar, sancılar..







1671048159439.png














Tekrar sigaraya başlayınca, bütün sıkıntılar kayboluyor..



Bir Alman prof bunu araştırıyor

Ve şu sonuca varıyor..



Sigara şayet sizin için bir stres giderici unsur ise,

Her strese girdiğinizde
YAK BİR SİGARA mantığı güdüyorsanız

Önce sigara ile mücadele etmenin farklı bir yönünü bulacaksınız, sonra bırakacaksınız


Aksi taktirde, sigaranın yerini organlarınız alır, bir organınız kendisini feda eder







1671048311939.png














Dedim ya; Hayatta tesadüf diye bir şey yoktur

Benim konum bambaşka



Ama....

Gila'yı tanıyan herkes bilir ki; Söylediklerim dibine kadar gerçektir..



Doktor bir hastasının anısını anlatıyor..


Hasta, bir rahatsızlığa yakalanmış..

Rahatsızlığı kovuyor..


Şöyle ki:

Git.. Seni istemiyorum.. Seni vücudumda istemiyorum..

Git.. Seni bu vücutta istemiyorum

Bu vücut benim.. Allah bana verdi..

Seni istemiyorum bu vücutta..

Terk et vücudumu




Komik mi?

Belki :cool:













1671048756829.png














VARAN BİİİİR..

Bir sabah, her sabah olduğu gibi banyo yapıyorum

Banyo yaparken eliniz vücudunuzun her yerinde dolaşır ya,

Benimki de dolaşırken...

Tam mötümün ağzında

Mercimek yarım büyüklüğünde bir şeye temas ettim

Ne içeride, ne dışarıda

Sivilce desen, değil.. Sıkıp patlatamazsın

İçeride ama tam dışarıya yakın yerde



Başladım her sabah telkine

Git..

Seni istemiyorum..

Bu vücut, Allah'ın bana emaneti

Seni vücudumda istemiyorum

Terk et vücudumu...


İnanmayacaksınız ama, bir süre sonra bulamadım onu..







1671049074423.png














VARAN İKİİİİ..

Geçen 19 Mayıs'ta küçük bir tatil yaptım

Tatil dönüşü, sol dizimde bir siğil..

Dikkat et.. Sivilce değil, siğil..

Her klozete oturduğumda dizim çıplak ya,

Parmağımla siğilin üstüne vura vura kovdum onu


Git. Seni istemiyorum vücudumda. Git

Yaklaşık beş ay sonra, inanın izi bile kalmadı

Nerede olduğunu bile hatırlamıyorum







Ve son olarak..

Bu konuda yazmıştım



Bir EMG randevusunu bile 3 aydan önce veremiyor

Alamanya'nın bizi kıskandığı sağlık sistemi



Ayağımdaki sorunları şöyle bir araştırdım

Düşük ayak sendromu diyorlar



Ayak kaslarından birisi, sinirler üzerinde baskı kuruyor

Ve mutlaka ameliyat gerekiyor







1671049540649.png














Tabii, internet üzerinden bazı egzersizler öğrendim, uyguluyorum

Ancak...

Her gün fibula kemiğimi tokatlıyorum


Rahat bırak sinirlerimi

Rahat bırak.. Eskisi gibi yürüyebileyim
diye telkinlerde bulunuyorum



Bugün fark ettim..

Eskisinden çok daha iyiyim..




Bulabiliyorsanız bu kitabı bulun, okuyun

Bulamıyorsanız, vücudunuza hükmedin

Unutmayın. Her hücre canlıdır ve aldığı komutlara göre hareket etmeye meyillidir




Hadi daalın şimdi
 
Son düzenleme:
Root@localhost
Forum Kalfası
Doğruluk payı yüksek. iyilik iyiyi çeker, güzel düşünceler güzelliği. İyi düşünün iyi olsun. bu oran çok az şaşar, para parayı çeker derler ya, evrene pozitif atalım :)
 
xxxscorpionxxx
Çırak
Bir kısmı doğru bir kısmı yanlış. Stres hastalığa davetiyedir. Stresliyseniz bağışıklığınız düşer, hasta olma ihtimaliniz artar. En basitinden grip olduğunuz zamanı ele alın, o zaman ateşiniz falan olduğunda dudağınızda uçuk çıkabilir. Bu herpes virüsüdür, normalde birinden kapmanız gerekir o uçuğun çıkması için, yani öncesinde aslında o virüsü kapmışsınızdır ve vücudunuzun bağışıklığından dolayı uyuyor vaziyettedir fakat hasta olup grip/soğuk algınlığı vs. gibi durumlarda vücudunuz, vücudunuza nüfus eden bakteri/virüs/organizma ile bağışıklığınız aracılığıyla savaştığından ve bağışıklığınız en savunmasız zamanında olduğundan herpes virüsü pat diye bir anda ortaya çıkar ve ertesi günü dudağınızda uçuk olduğunu görürsünüz çünkü o sırada bağışıklık sisteminiz grip virüsünü ya da vücudunuzda ne varsa artık onunla mücadele ettiğinden herpes virüsüne gün doğmuş olur. insanların çoğu hasta olana kadar herpes yani uçuk virüsünü taşıdığını bilmezler bile. sadece hastalık da değil, başta dediğim gibi stres gibi durumlarda da ortaya çıkar ki biz türkler olarak uçuk çıkanlara "lan kabus mu gördün" falan deriz ya da "kardeşini korkutma dudağı uçuklar" falan gibi şeyler deriz. oysaki eğer o virüs yoksa vücudunda bir şey olmaz fakat bunun gibi aşırı yoğun duygu anlarında da virüs ortaya çıkarak dudağınız veya vücudunuzun herhangi bir yerinde (virüsün türüne bağlı olarak) ortaya çıkar. kendinizi tek yolla iyileştirebilirsiniz o da sağlıklı beslenip, stressiz bir ortamda bulunup iyi bir uyku düzenine sahip olarak (tek yol olmadı gerçi ama siz anladınız demek istediğimi). Yani kendinizi telkinleyerek bir hastalığı iyileştirmeniz mümkün değildir (stres kaynaklı olduğu sürece seretonin, endorfin ve dopamin hormonlarınızı tetikleyerek hali hazırda stresten kaynaklanmış hastalık hariç, elbette bunun için telkine de ihtiyacınız yok, bir kaç çikolata yiyip, cinsel ilişkiye girseniz ya da aşık olsanız da o hastalığınız iyileşecek zaten). Onun dışında hastalığınızı (kanser, baş ağrısı, kırık çıkık, siğil, migren, tansiyon) telkin ile iyileştirmeniz mümkün değildir. Aaa hayır olmaz öyle şey tabi ki de telkin işe yarıyor diyenler için, o zaman kopmuş kolunuzu yeniden çıkarmayı, felç olduğunuzda yeniden yürümeyi ya da bir otizm, down sendromu, cücelik gibi hastalıkları iyileştirmeyi deneyin bakalım ne olacak? tabi ki hiç bir şey olmayacak çünkü bazısı genetik bazısı çevresel faktörlerden oluşan hastalıklar. Yani bu tür kitapların %99.9 u para tuzağıdır haberiniz olsun. Doktorsuz da alternatif tıp ya da bu tür şeylere maruz kalmayın lütfen. alternatif tıbbı kullanacaksanız da mutlaka alacağınız tedavi yöntemini (bitkisel tedavi, akupunktur vs.) doktorunuza danışarak uygulayın, onay vermiyorsa kesinlikle denemeyin bile. Çünkü bir başkasında işe yarayan alternatif tıp sizde işe yaramayı bırakın ölümünüze bile sebep olabilir. Örneğin böbrek taşı için gilaburu bitkisinin suyunu içmeniz taş/kum düşürmenize yardımcı olsa da (çevrenizden belki arkadaşım gilaburu içti taşı 1 haftaya düştü, acayip işettiriyormuş içince diye sözler duymuş olabilirsiniz) taşınızın büyüklüğüne bağlı olarak gilaburu tedavisini uygulamak böbreğinizi kaybetmenize sebep olabilir. İçersiniz, taşınızın boyutundan haberiniz yoktur ve büyük bir taştır, çok fazla idrara çıktığınızdan taş hareket eder ve "tak" taş bir anda böbrek kanalınızı tıkar ya da börekten çıkarak üreterinizi tıkar ve böbreğinizin iflasına, iyi ihtimalle de ya kapalı ya açık ameliyata sebep olabilir. oysaki hastaneye gitseydiniz rezonans ile kırdıracağınız ya da bilemedin üreteroskopi aracılığıyla 20 dakikada taşınızdan kurtulacaktınız. Unutmayın alternatif tıbbın hemen hemen her zaman modern tıpta karşılığı vardır zaten modern tıp yüzyıllar içerisinde alternatif tıbbın geliştirilmesi ve modernize edilmesi ile ortaya çıkmıştır, alacağınız ilaç hali hazırda içeceğiniz bir bitkinin kimyasal olarak sentezlenmiş halidir, 20 bardak içeceğiniz bir bitki yerine doktor denetiminde aynı bitkiden sentezlenerek elde edilmiş kimyasal 1 adet hap kullanmanız her zaman daha iyidir.
 
Son düzenleme:
Sebnemy35
Forum Kalfası
Yine de stres yapmadan pozitivist olmak lazım her zaman

Bir de paragrafkullanımı önemli.
Bir kısmı doğru bir kısmı yanlış. Stres hastalığa davetiyedir. Stresliyseniz bağışıklığınız düşer, hasta olma ihtimaliniz artar. En basitinden grip olduğunuz zamanı ele alın, o zaman ateşiniz falan olduğunda dudağınızda uçuk çıkabilir. Bu herpes virüsüdür, normalde birinden kapmanız gerekir o uçuğun çıkması için, yani öncesinde aslında o virüsü kapmışsınızdır ve vücudunuzun bağışıklığından dolayı uyuyor vaziyettedir fakat hasta olup grip/soğuk algınlığı vs. gibi durumlarda vücudunuz, vücudunuza nüfus eden bakteri/virüs/organizma ile bağışıklığınız aracılığıyla savaştığından ve bağışıklığınız en savunmasız zamanında olduğundan herpes virüsü pat diye bir anda ortaya çıkar ve ertesi günü dudağınızda uçuk olduğunu görürsünüz çünkü o sırada bağışıklık sisteminiz grip virüsünü ya da vücudunuzda ne varsa artık onunla mücadele ettiğinden herpes virüsüne gün doğmuş olur. insanların çoğu hasta olana kadar herpes yani uçuk virüsünü taşıdığını bilmezler bile. sadece hastalık da değil, başta dediğim gibi stres gibi durumlarda da ortaya çıkar ki biz türkler olarak uçuk çıkanlara "lan kabus mu gördün" falan deriz ya da "kardeşini korkutma dudağı uçuklar" falan gibi şeyler deriz. oysaki eğer o virüs yoksa vücudunda bir şey olmaz fakat bunun gibi aşırı yoğun duygu anlarında da virüs ortaya çıkarak dudağınız veya vücudunuzun herhangi bir yerinde (virüsün türüne bağlı olarak) ortaya çıkar. kendinizi tek yolla iyileştirebilirsiniz o da sağlıklı beslenip, stressiz bir ortamda bulunup iyi bir uyku düzenine sahip olarak (tek yol olmadı gerçi ama siz anladınız demek istediğimi). Yani kendinizi telkinleyerek bir hastalığı iyileştirmeniz mümkün değildir (stres kaynaklı olduğu sürece seretonin, endorfin ve dopamin hormonlarınızı tetikleyerek hali hazırda stresten kaynaklanmış hastalık hariç, elbette bunun için telkine de ihtiyacınız yok, bir kaç çikolata yiyip, cinsel ilişkiye girseniz ya da aşık olsanız da o hastalığınız iyileşecek zaten). Onun dışında hastalığınızı (kanser, baş ağrısı, kırık çıkık, siğil, migren, tansiyon) telkin ile iyileştirmeniz mümkün değildir. Aaa hayır olmaz öyle şey tabi ki de telkin işe yarıyor diyenler için, o zaman kopmuş kolunuzu yeniden çıkarmayı, felç olduğunuzda yeniden yürümeyi ya da bir otizm, down sendromu, cücelik gibi hastalıkları iyileştirmeyi deneyin bakalım ne olacak? tabi ki hiç bir şey olmayacak çünkü bazısı genetik bazısı çevresel faktörlerden oluşan hastalıklar. Yani bu tür kitapların %99.9 u para tuzağıdır haberiniz olsun. Doktorsuz da alternatif tıp ya da bu tür şeylere maruz kalmayın lütfen. alternatif tıbbı kullanacaksanız da mutlaka alacağınız tedavi yöntemini (bitkisel tedavi, akupunktur vs.) doktorunuza danışarak uygulayın, onay vermiyorsa kesinlikle denemeyin bile. Çünkü bir başkasında işe yarayan alternatif tıp sizde işe yaramayı bırakın ölümünüze bile sebep olabilir. Örneğin böbrek taşı için gilaburu bitkisinin suyunu içmeniz taş/kum düşürmenize yardımcı olsa da (çevrenizden belki arkadaşım gilaburu içti taşı 1 haftaya düştü, acayip işettiriyormuş içince diye sözler duymuş olabilirsiniz) taşınızın büyüklüğüne bağlı olarak gilaburu tedavisini uygulamak böbreğinizi kaybetmenize sebep olabilir. İçersiniz, taşınızın boyutundan haberiniz yoktur ve büyük bir taştır, çok fazla idrara çıktığınızdan taş hareket eder ve "tak" taş bir anda böbrek kanalınızı tıkar ya da börekten çıkarak üreterinizi tıkar ve böbreğinizin iflasına, iyi ihtimalle de ya kapalı ya açık ameliyata sebep olabilir. oysaki hastaneye gitseydiniz rezonans ile kırdıracağınız ya da bilemedin üreteroskopi aracılığıyla 20 dakikada taşınızdan kurtulacaktınız. Unutmayın alternatif tıbbın hemen hemen her zaman modern tıpta karşılığı vardır zaten modern tıp yüzyıllar içerisinde alternatif tıbbın geliştirilmesi ve modernize edilmesi ile ortaya çıkmıştır, alacağınız ilaç hali hazırda içeceğiniz bir bitkinin kimyasal olarak sentezlenmiş halidir, 20 bardak içeceğiniz bir bitki yerine doktor denetiminde aynı bitkiden sentezlenerek elde edilmiş kimyasal 1 adet hap kullanmanız her zaman daha iyidir.
 
Gila
Moruk Moderator
Site Yetkilisi
RTE Türkiyesi'nde yaşıyorsanız, alternatif tıbbın her şeklini araştırmak, yeri geldiğinde uygulamak mecbureyindesiniz. Zira, bugün basit bir EMG çekimi için dahi, 6 aya kadar süre ile randevular veriliyor. EMG gerektiren bir rahatsızlığınız söz konusu ise, 3 hafta içinde tedaviye başlamamanız halinde, ameliyat şart.

Ayrıca.. Son günlerde kanser hastaları için İTHAL!! edilen ilaçların Kazakistan menşeyli olduğunu ve içlerinde sadece parasetamol yani ağrı giderici, ateş düşürücü olduğunu düşünürseniz, size tedavi edici ilaç diye nelerin kakalandığını da görebilirsiniz.

Bununla birlikte, anlı şanlı ilaç sanayi fabrikalarımızın da, ham madde fiyatlarını döviz ile aldıklarını, devleti yönetenlerin ise ilaç sanayii için döviz kurunu komik bir yerlere sabitlediğini düşünürseniz, bu ilaç şirketlerini iki seçeneğe mahkum ediyorsunuz. Ya zararına satıp iflas edip batıp gidecekler veya ilaç etkin maddesini daha az koyarak en azından zarar etmemenin yollarını arayıp bulacaklar.


RTE nin çok öncesindeki ağır enflasyonlu yıllarda ( ki; yüzde 67 civarlarındaydı ) çok basit bir supradyn ( b vit ) bütün dünyada efervesan ( suda eriyen ) olarak satılırken, bize kahverengi, iğrenç kokulu haplar olarak verilirdi.

Daha sonraları düzelmeye yüz tutan ekonomimiz ile, Avrupa'da kullanılan efervesan supradyn ilaçlarını bizler de alıp kullanmaya başladık.

RTE yönetimindeki ülke tam bir batık gemi haline geldiği için ya bu ilaçların fiyatları ulaşılamaz noktalara çıkacaktır, ya da içlerindeki etkin maddeyi az tutup, vücuda zırnık yararı olmayan zımbırtılar koyacaklardır. Bu, kaçınılmaz olarak ticaretin kanunudur.


Son olarak.. OTRİVİN denilen ve yıllarca 5 liradan zırnık yukarı çıkmayan burun ilacı, şu an eczanelerde 48 liraya çıkmış durumda. Yıllardır otrivin kullanan biri olarak, artık alternatif yöntemler uygulamaya başladım ve kısmen yararını görüyorum.


Ahir kelam..

RTE Türkiyesi'nde işiniz hastanelere düşmüşse yanmışsınız. Kendi başınızı kendiniz kaşıyacaksınız

RTE Türkiyesi demişken, ölümüne akp manyağı dostlarımla bir araya geldiğimde onlara hep bir tek beddua ediyorum.

İnşallah işiniz hastaneye düşer. Görürsünüz ebenizin örekesini..
 
Gila
Moruk Moderator
Site Yetkilisi
Konunun üzerinden iki ay geçti

Şöyle anlatmak isterim..

Öncelikle bu rahatsızlığın sebebini öğrendim

Öyle kovulacak bir durum değil

Ayağınızdaki bir kas, sinirler üzerinde baskı uyguluyor

O halde, kendi uzuvlarınızı kovamayacağınıza göre, telkin ile ikna edeceksiniz


Bu arada aç parantez ( benzer konuları inceliyorum. En son, kanserli hücreler ile ilgili bir konu izledim. Adam açık ve net söylüyor.

Kanserli hücreye, onun kötü değil, iyi bir hücre olduğunu ikna etmelisiniz diyordu ) kapa parantez..

Uzun lafın kısası, hastalığın gerçek sebebini öğrendikten sonra, ayağımdaki kasa her akşam telkinde bulunmaya başladım

Rahat bırak şu sinirleri. Baskıyı kaldır artık. Sinirlerimi rahat bırak

Bunu söylerken bir taraftan da, o kaslara elimle hafif tokat atar şekilde vuruyordum..


Sonuç...

Bu akşam bir dostumla yemeğe çıktık.

Ben, ayağımın yüzde 90 iyileştiğini söylüyordum ki; O da ( evet bayağı normal yürüyorsun ) dedi..


Unutmayın dostlar..

Vücudunuzdaki her doku, her kas, her sinir canlıdır.

Hani derler ya, bir adama kırk gün deli dersen deli olur diye..

Aslında bunun açıklaması şudur..

Karşındaki adamın beyni o lafı duya duya deli olduğuna ikna olur ve adamın deli rolü oynamasına yol açar.


Vücudunuzla dost olun..

Sigara içiyor olabilirsiniz. Alkol tüketiyor olabilirsiniz. Zararlı alışkanlıklarınız olabilir

Organlarınızla diyaloğu yakaladığınız an, o sıkıntılardan kurtulmaya adım attığınız andır

Ben bunu üç ayrı deneyimin ikisinde yüzde yüz, üçüncüsünde ( şu an için ) yüzde 90 lık kesimdeyim.


Yakında gözlüklerimden kurtulabilmenin pratiklerini yapıp, burada anlatacağım


Lan.. Galiba kemale ermek böyle bir şey oluyor :D :D :D
 
Üst