BİR DE BENDEN DİNLEYİN ( 2 )
Anadolu'ya pazarlamaya çıkıyorsunuz.
Öyle günübirlik bir gezi değil de, bir haftalık, iki haftalık bir gezi.
Bu durumda farklı vilayetlere farklı saatlerde giriş çıkış yapacak,
Farklı vilayetlerde gecelemek zorunda kalacak
Hatta, bazen geceyi yolda geçirmek, sabaha karşı bir yere girmek zorunda kalacaksınız.
Nerede akşamı geçirmelisiniz, nerede akşamdan tüymelisiniz?
Zamparaysanız nerede, akşamcıysanız nerede
Hem zampara hem akşamcıysanız nerede konaklayacaksınız
Bunun hesabını iyi yapmalısınız
Mesela sabaha karşı Maraş'a indiyseniz hapı yuttunuz.
Sabah olup dükkanlar açılana kadar tek bardak çay içecek yer bulamazsınız
Konya'da işiniz bittiyse, ne yapıp edip bir otobüs bulup
bir sonraki istikamete doğru yola çıkmalısınız.
Giresun'u çabuk bitirip tüyeceksiniz
Trabzon kafanıza göre
Çorum'u bitirip kaçacaksınız
Ankara tam bir keşmekeş. Gecelemeye gelmez
Antepin lezzetlerine parmaklarınızı yersiniz, mutlaka gecelemelisiniz
Mesela İzmir.
İzmir'de işiniz bitse de bitmez
Efes Otel'in karşısındaki NATO askerlerinin takıldığı pub da mutlaka iki üç bira devirmelisiniz.
Ve hemen karşısındaki kumrucudan mutlaka bir kumru yemelisiniz.
Kumru diyince kuş kumrusu diil la
Sandviç kumrusu
Bir gün hiç unutmam,
NE LA BU KORDON? GİDİP BAKALIM dedim ve gittim baktım
Abey.. Upuzun bir cadde, caddenin bir kenarını duvar boyunca işgal etmiş bir lokanta
Duvar boyunca masaları dizmiş
Yolun hemen karşısı foşur foşur dalgalar
Yoldan arabalar, faytonlar geçiyor,
Millet oturmuş huşu içinde balık rakı muhabbeti yapıyor
Lan tam bana göre yer iyi mi?
[ Mekan burası. Şöyle düşünün; Çiçeklerin bulunduğu yer kapı.
İşte o kapıdan çıkıp sol tarafa elli metre kadar gidiyorsunuz
Tam köşe başına kadar masalarla donatmış adamlar]
Yaş 25 falan.
Gittik, kapının yanında bir masaya oturduk.
Kıl bir şef garson beni oradan kaldırdı
Neymiş? Oraya aile otururmuş, ben tekmişim
Lan teksek kelaynak mıyız?
İyi dedik, biraz öteye gittik
Oradan da kaldırdı
Beni öyle bir yere oturttu ki; Lokantanın kapısıyla aram en az 50 m.
Sanırım içip içip kafayı bulup milletin karısına kızına sarkmamam için öyle münasip gördü
O zamanlar, bir 35 lik devirdikten sonra içmeye başladığım,
Milletin yerlerde süründüğü içkiyi kulağıma damla diye damlattığım zamanlar
Lavuk bizi öyle bir yere oturttu ki; Yemek istiyorum yarım saatte geliyor
Buz istiyorum, gelene kadar demli çay oluyor, o derece yani
Biz rakı, balık, kavun, peynir söyledik.
Balık gelene kadar rakının yarısı gitti zaten.
Kavun bitti, bir kavun daha istedim 20 dk gibi sonra geldi.
Ama artık öğrendim.
Peynir bitmeden peynir istiyordum
Gelene kadar anca bitiyordu
Biz ikinci otuzbeşliği de söyledik, huşu içinde kafamıza göre takılıyoruz
İkinci şişe de bitti ama ben de helva gibi oldum hani
50 m. Mesafeden, şef garson beni kesiyor, fark ettim.
Fark ettim çünkü ben de onu kesiyorum
Kesiyorum çünkü yaptığı bu hipneliğe karşı para ödemeden tüyeceğim, kararlıyım
Arada bir içeri giriyor, çıkar çıkmaz benim tarafa bakıyor
Öyle ya, rakı bitti biter, yemekler bitti, birazdan hesap istenir
Ben el işareti yaptım, zıpkın gibi fırladı
Hesap isteyeceğim sandı ama tezgahı kurmuştum bir kere.
Bir kavun, beyaz peynir ve bir duble rakı daha istedim.
HA. dedi kendi kendisine. EN AZ YARIM SAATİ DAHA VAR
Rakı masaya geldi, kavun ve peynir de öyle, ben sokağa bakıyorum
Ama yan yan da şefi kesiyorum.
Şef benimle ilgiyi kesti.
Bir ara içeri girdi
O an da, tam önümden bir fayton geçip yan sokağa giriyor
Ben şimşek hızıyla masadan kalktım, yürüyerek yan sokağa girdim,
Yürüyen faytona atladım FUARA dedim
Fuarın bir kapısından girip diğer kapısından çıktık
Beni adam yerine koymamanın bedelini fena ödetmiştim lavuğa
İki yıl kadar sonra aynı yere bir gündüz vakti iki bira içmeye gittim
Aynı şef hizmet verdi bana
Tanımadı ama gözüme gözüme baktı
Bir yerden tanıdığını söyledi
Ben de İzmir'e ilk kez geldiğimi söyledim
AFİYET OLSUN diyip uzadı
İzmir'i kısa kesmek İzmir'e karşı ayıp olur.
Daha sonra devam ederim
13 Ağustos 2014
Anadolu'ya pazarlamaya çıkıyorsunuz.
Öyle günübirlik bir gezi değil de, bir haftalık, iki haftalık bir gezi.
Bu durumda farklı vilayetlere farklı saatlerde giriş çıkış yapacak,
Farklı vilayetlerde gecelemek zorunda kalacak
Hatta, bazen geceyi yolda geçirmek, sabaha karşı bir yere girmek zorunda kalacaksınız.
Nerede akşamı geçirmelisiniz, nerede akşamdan tüymelisiniz?
Zamparaysanız nerede, akşamcıysanız nerede
Hem zampara hem akşamcıysanız nerede konaklayacaksınız
Bunun hesabını iyi yapmalısınız

Mesela sabaha karşı Maraş'a indiyseniz hapı yuttunuz.
Sabah olup dükkanlar açılana kadar tek bardak çay içecek yer bulamazsınız
Konya'da işiniz bittiyse, ne yapıp edip bir otobüs bulup
bir sonraki istikamete doğru yola çıkmalısınız.
Giresun'u çabuk bitirip tüyeceksiniz
Trabzon kafanıza göre
Çorum'u bitirip kaçacaksınız
Ankara tam bir keşmekeş. Gecelemeye gelmez
Antepin lezzetlerine parmaklarınızı yersiniz, mutlaka gecelemelisiniz

Mesela İzmir.
İzmir'de işiniz bitse de bitmez
Efes Otel'in karşısındaki NATO askerlerinin takıldığı pub da mutlaka iki üç bira devirmelisiniz.
Ve hemen karşısındaki kumrucudan mutlaka bir kumru yemelisiniz.
Kumru diyince kuş kumrusu diil la
Sandviç kumrusu

Bir gün hiç unutmam,
NE LA BU KORDON? GİDİP BAKALIM dedim ve gittim baktım
Abey.. Upuzun bir cadde, caddenin bir kenarını duvar boyunca işgal etmiş bir lokanta
Duvar boyunca masaları dizmiş
Yolun hemen karşısı foşur foşur dalgalar
Yoldan arabalar, faytonlar geçiyor,
Millet oturmuş huşu içinde balık rakı muhabbeti yapıyor
Lan tam bana göre yer iyi mi?
[ Mekan burası. Şöyle düşünün; Çiçeklerin bulunduğu yer kapı.
İşte o kapıdan çıkıp sol tarafa elli metre kadar gidiyorsunuz
Tam köşe başına kadar masalarla donatmış adamlar]

Yaş 25 falan.
Gittik, kapının yanında bir masaya oturduk.
Kıl bir şef garson beni oradan kaldırdı
Neymiş? Oraya aile otururmuş, ben tekmişim
Lan teksek kelaynak mıyız?
İyi dedik, biraz öteye gittik
Oradan da kaldırdı
Beni öyle bir yere oturttu ki; Lokantanın kapısıyla aram en az 50 m.
Sanırım içip içip kafayı bulup milletin karısına kızına sarkmamam için öyle münasip gördü

O zamanlar, bir 35 lik devirdikten sonra içmeye başladığım,
Milletin yerlerde süründüğü içkiyi kulağıma damla diye damlattığım zamanlar
Lavuk bizi öyle bir yere oturttu ki; Yemek istiyorum yarım saatte geliyor
Buz istiyorum, gelene kadar demli çay oluyor, o derece yani
Biz rakı, balık, kavun, peynir söyledik.
Balık gelene kadar rakının yarısı gitti zaten.
Kavun bitti, bir kavun daha istedim 20 dk gibi sonra geldi.
Ama artık öğrendim.
Peynir bitmeden peynir istiyordum
Gelene kadar anca bitiyordu
Biz ikinci otuzbeşliği de söyledik, huşu içinde kafamıza göre takılıyoruz
İkinci şişe de bitti ama ben de helva gibi oldum hani

50 m. Mesafeden, şef garson beni kesiyor, fark ettim.
Fark ettim çünkü ben de onu kesiyorum
Kesiyorum çünkü yaptığı bu hipneliğe karşı para ödemeden tüyeceğim, kararlıyım
Arada bir içeri giriyor, çıkar çıkmaz benim tarafa bakıyor
Öyle ya, rakı bitti biter, yemekler bitti, birazdan hesap istenir
Ben el işareti yaptım, zıpkın gibi fırladı
Hesap isteyeceğim sandı ama tezgahı kurmuştum bir kere.
Bir kavun, beyaz peynir ve bir duble rakı daha istedim.
HA. dedi kendi kendisine. EN AZ YARIM SAATİ DAHA VAR
Rakı masaya geldi, kavun ve peynir de öyle, ben sokağa bakıyorum
Ama yan yan da şefi kesiyorum.
Şef benimle ilgiyi kesti.
Bir ara içeri girdi
O an da, tam önümden bir fayton geçip yan sokağa giriyor

Ben şimşek hızıyla masadan kalktım, yürüyerek yan sokağa girdim,
Yürüyen faytona atladım FUARA dedim
Fuarın bir kapısından girip diğer kapısından çıktık
Beni adam yerine koymamanın bedelini fena ödetmiştim lavuğa
İki yıl kadar sonra aynı yere bir gündüz vakti iki bira içmeye gittim
Aynı şef hizmet verdi bana
Tanımadı ama gözüme gözüme baktı
Bir yerden tanıdığını söyledi
Ben de İzmir'e ilk kez geldiğimi söyledim
AFİYET OLSUN diyip uzadı
İzmir'i kısa kesmek İzmir'e karşı ayıp olur.
Daha sonra devam ederim
13 Ağustos 2014