Dün akşam eve giderken tam bir keşmekeş vardı yollarda. Yollar tıkalıydı, bu tıkanıklığın sebebi belliydi ama o sebepler sadece paraları cukkalamış, sinir küpü insanların birbirlerini yollarda bıçaklamaları, kafa göz yarmaları çükülerinde bile değildi. Bir ara düşündüm neden bu durumdayız diye..
şu müziği de dinlemenizde fayda var
gerilen sinirlerinizi yumuşatabilir ümidiyle
Ve bu sabah gazeteyi okumaya başladım ki;

aklıma şöyle birşey geldi.
İlk satır yazıldı, arkası gördüğünüz gibi geldi..
saygılar.
Birinci adam kapıyı sert bir şekilde çarptı, evden dışarı attı kendini. (kodumun kaltağı )diye geçirdi içinden. Binadan çıkarken komşusunu gördü. Dün akşam arabasını her zaman koyduğu yeri işgal eden lavuk değilmiydi bu? Bi ters bakış da ona attı pispis. Arabasına bindiğinde dikiz aynasından komşusunun hayret dolu tavrını kesiyor, bi taraftan da sırıtıyordu. = Bi daha yerimi al, dört lastiğini birden kesmeyen Selami'nin taaa... = diyordu.
Hızla yola daldı. Öfkeliydi. Zaten geç de kalmıştı yine. = Boşiicaam lan bu karıyı = diye kendisini kandırıyordu. Daha geçen hafta = BOŞ OL LAN KARI! = diye bağırdıydı da cevap olarak
= Zaten herşey boş. Dolap boş. Cüzdan boş. Daha ne kadar boş olunur ki = diye cevap vermiş, anlamazlıktan gelmişti münafık karı..
Ne kahvaltı hazırlamıştı, ne güleryüz göstermişti bu sabah. Dil desen pabuç kadar. Yok yok.. Kesin boşiicaktı.
Saatine baktı, = yine geç kaldık minako = ( Joker'den alıntıdır ) dedi.
Arabayı büronun önüne getirdiğinde tam 45 dakika geciktiğini gördü, koca göbeğiyle tıslaya tıslaya kendini içeri zor attı. Odasına doğru koştururken karşılaştığı 1. sekreter
= yine geç kaldın Selami = dedi. ( hay selaminin minako ) diye geçirdi içinden.
Odasına girdiğinde 1. oda arkadaşı = günaydın abi = dedi.
2. oda arkadaşı = ne günaydını lan. Akşam oldu = diye kafa yaptı.
= BAŞLATMAYIN LAN! = diyebildi ancak ki; 1. müdür ile burun buruna geldi. Müdür saatine bakıyordu. ( hay bu saati icad eden şerefsizin ben!! ) boynunu büktü, hemen yerine oturdu, bilgisayarının tuşuna dokundu, erişim engellenmişti..
=HAYIRDIR İNŞALLAH??= dercesine etrafına bakındı, odadaki 1. ve 2. ve 3. ve 4. kişiler üzgün ifadeyle yüzüne bakıyorlardı.
1. Müdür, kendisine derhal en birinci müdür ile görüşmesi gerektiğini söyledi. Selami titremeye başladı.
( YOKSA?? ) diye düşündü.
En birinci müdürün karşısına çıktı. Bu kez fırça yemiyor, hayat ile ilgili nasihatler alıyordu. Muhasebeye gidip hesabını kesmesi söylendi.
( Hep o karının yüzündendi bunlar. Akşam dırdır uyutmaz, sabah vır vır rahat vermezdi. Ulan birgün adam gibi bir kravat bile takamamıştı be. Kullanılmış prezervatif gibiydi hep kravatları. Gömlek desen ütü yüzü görmezdi )
Süklüm püklüm muhasebeye gitti.
1. memur tazminat hesaplaması yaptı. 2. memur ibranameyi hazırladı, imzalattı. 3. memur çelik kasayı açtı, bir tomar para saydı eline. İşinden olmuştu ama toplu da para almıştı. ( Alayının..... ) demek geldi içinden, demedi.
Gitti, eşyalarını topladı. Mesai arkadaşları etrafına doluştular.
1. erkek arkadaşı = Metin ol = dedi. 2. erkek arkadaşı = Sana iş mi yok lan = diye tebessüm etti. 1. Bayan arkadaşı dini inançları gereği elini sıkmadı, bol şans diledi. 2. bayan arkadaşı yanaklarından öptü, = Beni ihmal etme = diye de kulağına fısıldadı.
Selami'nin yüzünü okuyabilene aşkolsundu. Telaş - korku - kin - öfke..
Döndü arkasını, odadan çıktı. Daireden çıktı, En son binadan çıktı. Zivanadan çıkmasına bi fırt kalmıştı.
Hazır eline toplu para geçmişken kredi kart borçlarını kapatmalıydı. 1. bankaya gitti, hesabı kapattı. 2. bankaya gitti, 3. bankaya gitti, hesapları kapattı. ( Ulan! Amma borç yapmışım bankalara be. Kalan parayla 1 ay geçinebilirim. Sonrası Allah Kerim! ) diye geçirdi içinden.
Önce kırdı direksiyonu eve. Yok.. Bu saatte eve gitmeyecekti. Ayı Kazım'ın kaaveye ( Allah rahmet eylesin ) kırdı direksiyonu. Kahvenin kapısından girdiğinde eski yüzlerle karşılaştı.
1. arkadaşı = Vay Selami! = dedi. 2. arkadaşı = Oooo. Ayı ininden çıkmış = diye taş attı. Okey oynanıyordu, masaya ilişti.
= Selamınaleyküm =
= Ve aleykümselaaam Selami =
Çay ısmarladılar. 1. çayı içti. 2. çay geldi, onu da içti. Kahve muhabbeti sarmadı. bir süre takıldı, çekti gitti bir birahaneye. Kırk yılda bir özgürlüğün tadını çıkartacaktı.
Patates, amerikan, fuzlu tıstık ( Toprağın bol olsun Şevki )
birinci bira su gibi gitti. 2. bira biraz daha ağırdan tükendi. 3. bira keyif içkisiydi artık. Çakır olmuştu. Birahanenin televizyonuna gözü takıldı. İktidar, muhalefet, bakan, milletvekilleri geçiş merasimi yapıyorlardı sanki.
1. bakan = Durumumuz iyidir iyi = diyordu. ( Yalancının taaaa anasını... ) diye geçirdi içinden. 2. bakan Etyopya'dan yapılacak mısır ithalatından bahsediyordu. ( Koçanı g.t.-ünüze girsin adiler ) diye homurdandı. 1. muhalefet lideri böğür böğür böğürüyordu. Selami'nin milliyetçi duyguları zirve yapmıştı. 2. muhalefet lideri = AÇIKLAAA! = diye bağırıyordu. Yokmuydu lan adam gibi bi haber?
Birazdan magazin haberleri sıraya girerken Selami 4. birasını da söylemişti. artık iyice çakırkeyf olmuştu.
1. görüntüde sarhoş bir ünlüyü provoke eden televoleciler canını sıktı. 2. görüntüde Levent Kırca'yı çıldırtan magazincilere okkalı bir küfür salladı.
Arada bir yan masalara göz süzüyordu. Yandaki masada 2 adam içiyordu.
1. adam = Aylardır iş yok güç yok. Validenin 3 aylığını arakladım = diyordu. karşısındaki 2. adam = Ben bu hallere düşecek adammıydım = şarkısı söylüyordu. Sol tarafında kılıksız biri hem içiyor, hem cep telefonuyla konuşuyordu. = Lan Selma!! Bi çık evden, kırarım o bacaklarını. Hayır laan! Seni de o zibidiyi de öldürürüm. Ben senin aabinim laaaan!! = diye böğürüyordu.
Neydi bu yaa püfff. Bi ara gözü ilerideki masada tek başına içen, yüzü mutluluk dolu şişmanca adama takıldı. Nihayet mutlu bir yüz görebilmişti. Göz göze geldiler, hafifçe = Şerefe = dercesine kadehini kaldırdı. Aynen karşılık almıştı. Şişman adam yaklaştı yanına. Hoş beş yapıyorlardı ki; kaçar adım çıktı birahaneden. Adam el peşrevlerine başlamış
Hipneymiş yani 
Arabasını park ettiği yere geldi, camına cezayı yapıştırmışlar. Öfke ile yırttı attı cezayı. Bu, son altı ay içinde yırtıp attığı belki de 25. cezaydı. O kadar ceza kesilmişti ki, arabayı bıraksa, üste para vermek zorunda kalacaktı.
Atladı arabasına tuttu evin yolunu. Ana caddeden semt sapağına girmişti ki; trafik tıkalıydı. Altında arabası olmasa, yürüyerek en çok yarım saatte gidebileceği bir yola girmişti ve heyhat! eve ulaşması en az 1 saat alacaktı. Yol zaten dardı.
Şehrin 1. adamının 1. oğlu ile Ankara'daki 1. adamın hemen yanındaki 2. adamın 1. oğlu sokmuştu şehri bu hale. Arabalar kaldırımlara park etmesinler diye İstanbul'un altını üstünü dubalarla doldurmuş, köşeyi dönmüşlerdi. Yollardaki durumlar onların çükülerinde bile değildi ama yolların da, yollardaki insanların durumları da feciydi. Park yapan arabalardan iyice daralan yollara bir otobüs girdiğinde trafik tamamen tıkanıyordu. Bağırtılar, çağırtılar, küfürler, kafa göz girenler, klakson sesleri,,,,,
ortalık tam bir cehennemi görüntü çiziyordu.
Kolpa kabadayıların arabayı terketmeden = Hadisene laaan ! = bağırmalarına tek tük ses gelebiliyordu. En son duyduğu ses büyük bir kalabalığın kavga yapmamaları için ayırmış oldukları iki kişiden 1. kişinin = Gelsene lan. Gelsene ! = naraları içinde geri adım atarak arabasına yürümesi, buna karşılık onun geri adım attığını gören minibüsçünün = Adamağımıkerim lan ben ! = ( Toprağın bol olsun Oğuz Aral ) narasıydı. Bi taraftan yürümeyen trafik, bir taraftan curcuna, bir taraftan içtiği biralardan çişisi gelmiş, patlama noktasına gelmiş kasıkları Selami tam bir cinnet geçiriyordu.
Zar zor da olsa eve gitmişti. Kapıyı küçük kızı açtı.
= Babaaa = diyerek ayaklarına sarıldı. Başını okşadı kızın. 2. kızı dersini yapmadığı için anneden fırça yiyordu, 3. kızı bilgisayar başında chat yapıyordu oğlanlarla. Yemek daha hazır değildi. Zaten yemek yiyecek durumda da değildi. Bir ara karısıyla göz göze geldi, yine vıdı vıdı yapıyordu. Ne bi hoşgeldin ne bi merhaba. üst kattaki komşu halıyı silkelemiş, onunla kavga etmiş, alt kattakinin kocası yeni bi araba almış, kapıcının oğlunu bi süt almaya gönderememiş miş miş miş miş...
Zor attı kendini koltuğa. Aldı eline kumandayı kanal kanal gezmeye başladı. =Bİ ÇAY YAP DA İÇELİM = dedi. Ama kime söylüyorsun. Kapı duvar.
Geziniyordu kanal kanal. Yandaş bir tv kanalında bir oturum vardı. Bir tarafta başbakan, bir tarafta sunucu, bir tarafta katılımcılar. Ortalık vıccık vıccık yağ kokuyordu
Başbakan = Teğet geçti teğet. durumumuz iyidir hamdolsun = diyordu. 1. yalaka katılımcı = Hamdolsun = dedi. 2. yalaka katılımcı = AMİN! = dedi. Editör = Ben az daa one minute dedikten sonra kafayı geçireceksiniz sandıydım sayın başbakanım ahahaha = yapıyordu. Hepsi birlikte gülüyordu. 1. yalaka katılımcı = Keşke geçirseydiniz = derken başbakan = Uluslararası konjonktürde böyle şeyler... = diye lafı yuvarlıyordu.
Selami = ÇAY YAPSANA LAAAN ! = diye bağırdı mutfağa doğru. Editör= Gelecek 2 yıl içinde durumumuz ne olacak? = diye sordu. = Daha iyi olacak Hamdolsun ! = deyiverdi başbakan. 1. Yalaka = Çok şükür ! = diyiverdi. 2. yalaka = Hamdüsenalar olsun = dedi. 3. yalaka pek birşey söylemiyordu. 1. yalaka = Allah sizi başımızdan eksik etmesin = dedi. 2. yalaka = AAA MİİİN ! = dedi. 3. yalaka lafı aldı = Subhane rabbike rabbil izzeti amma yasefuuuuun ve selamun alel mürseliiin velhamdülillahil rabbilalemiin = demeye başladı, Selami iyici fırttırdı.
= ZIKKIMIN PEKİNİ İÇ = cevabı da o fırttırma anına mı denk gelmişti ne
...................
...................
....................
....................
................
...................
...................
...................
...................
....................
Bu sabah gazetemi aldım okuyordum..

1. sayfada memleket haberleri vardı
2. sayfada kıçı kırıkların resim ve baldır bacakları
3. sayfada....................
çay yapmayan kızkardeşini 32 yerinden bıçaklayandan
karısını, çocuklarını öldüren adama
intihar eden patrondan
damdan altıyan işsiz gence,
banka soymaya kalkan kredi kartı mağdurundan
ormanda tecavüze uğrayıp derdini anlatamayan kadın ve çolak kocasına kadar
tam bir cinnet görüntüsü...
ayıptır söylemesi ama
biz bu durumu tam 13 ay önce söylemiştik
toplumsal cinnet kapıda demiştik
gece medyumla yatmıyoruz
gözümüzü açıyor, ortalığı görüyoruz. hepsi bu..
yarın umarım daha keyifli bir konu açabilirim
şu müziği de dinlemenizde fayda var
gerilen sinirlerinizi yumuşatabilir ümidiyle
Ve bu sabah gazeteyi okumaya başladım ki;

aklıma şöyle birşey geldi.
İlk satır yazıldı, arkası gördüğünüz gibi geldi..
saygılar.
Birinci adam kapıyı sert bir şekilde çarptı, evden dışarı attı kendini. (kodumun kaltağı )diye geçirdi içinden. Binadan çıkarken komşusunu gördü. Dün akşam arabasını her zaman koyduğu yeri işgal eden lavuk değilmiydi bu? Bi ters bakış da ona attı pispis. Arabasına bindiğinde dikiz aynasından komşusunun hayret dolu tavrını kesiyor, bi taraftan da sırıtıyordu. = Bi daha yerimi al, dört lastiğini birden kesmeyen Selami'nin taaa... = diyordu.
Hızla yola daldı. Öfkeliydi. Zaten geç de kalmıştı yine. = Boşiicaam lan bu karıyı = diye kendisini kandırıyordu. Daha geçen hafta = BOŞ OL LAN KARI! = diye bağırdıydı da cevap olarak
= Zaten herşey boş. Dolap boş. Cüzdan boş. Daha ne kadar boş olunur ki = diye cevap vermiş, anlamazlıktan gelmişti münafık karı..
Ne kahvaltı hazırlamıştı, ne güleryüz göstermişti bu sabah. Dil desen pabuç kadar. Yok yok.. Kesin boşiicaktı.
Saatine baktı, = yine geç kaldık minako = ( Joker'den alıntıdır ) dedi.
Arabayı büronun önüne getirdiğinde tam 45 dakika geciktiğini gördü, koca göbeğiyle tıslaya tıslaya kendini içeri zor attı. Odasına doğru koştururken karşılaştığı 1. sekreter
= yine geç kaldın Selami = dedi. ( hay selaminin minako ) diye geçirdi içinden.
Odasına girdiğinde 1. oda arkadaşı = günaydın abi = dedi.
2. oda arkadaşı = ne günaydını lan. Akşam oldu = diye kafa yaptı.
= BAŞLATMAYIN LAN! = diyebildi ancak ki; 1. müdür ile burun buruna geldi. Müdür saatine bakıyordu. ( hay bu saati icad eden şerefsizin ben!! ) boynunu büktü, hemen yerine oturdu, bilgisayarının tuşuna dokundu, erişim engellenmişti..
=HAYIRDIR İNŞALLAH??= dercesine etrafına bakındı, odadaki 1. ve 2. ve 3. ve 4. kişiler üzgün ifadeyle yüzüne bakıyorlardı.
1. Müdür, kendisine derhal en birinci müdür ile görüşmesi gerektiğini söyledi. Selami titremeye başladı.
( YOKSA?? ) diye düşündü.
En birinci müdürün karşısına çıktı. Bu kez fırça yemiyor, hayat ile ilgili nasihatler alıyordu. Muhasebeye gidip hesabını kesmesi söylendi.
( Hep o karının yüzündendi bunlar. Akşam dırdır uyutmaz, sabah vır vır rahat vermezdi. Ulan birgün adam gibi bir kravat bile takamamıştı be. Kullanılmış prezervatif gibiydi hep kravatları. Gömlek desen ütü yüzü görmezdi )
Süklüm püklüm muhasebeye gitti.
1. memur tazminat hesaplaması yaptı. 2. memur ibranameyi hazırladı, imzalattı. 3. memur çelik kasayı açtı, bir tomar para saydı eline. İşinden olmuştu ama toplu da para almıştı. ( Alayının..... ) demek geldi içinden, demedi.
Gitti, eşyalarını topladı. Mesai arkadaşları etrafına doluştular.
1. erkek arkadaşı = Metin ol = dedi. 2. erkek arkadaşı = Sana iş mi yok lan = diye tebessüm etti. 1. Bayan arkadaşı dini inançları gereği elini sıkmadı, bol şans diledi. 2. bayan arkadaşı yanaklarından öptü, = Beni ihmal etme = diye de kulağına fısıldadı.
Selami'nin yüzünü okuyabilene aşkolsundu. Telaş - korku - kin - öfke..
Döndü arkasını, odadan çıktı. Daireden çıktı, En son binadan çıktı. Zivanadan çıkmasına bi fırt kalmıştı.
Hazır eline toplu para geçmişken kredi kart borçlarını kapatmalıydı. 1. bankaya gitti, hesabı kapattı. 2. bankaya gitti, 3. bankaya gitti, hesapları kapattı. ( Ulan! Amma borç yapmışım bankalara be. Kalan parayla 1 ay geçinebilirim. Sonrası Allah Kerim! ) diye geçirdi içinden.
Önce kırdı direksiyonu eve. Yok.. Bu saatte eve gitmeyecekti. Ayı Kazım'ın kaaveye ( Allah rahmet eylesin ) kırdı direksiyonu. Kahvenin kapısından girdiğinde eski yüzlerle karşılaştı.
1. arkadaşı = Vay Selami! = dedi. 2. arkadaşı = Oooo. Ayı ininden çıkmış = diye taş attı. Okey oynanıyordu, masaya ilişti.
= Selamınaleyküm =
= Ve aleykümselaaam Selami =
Çay ısmarladılar. 1. çayı içti. 2. çay geldi, onu da içti. Kahve muhabbeti sarmadı. bir süre takıldı, çekti gitti bir birahaneye. Kırk yılda bir özgürlüğün tadını çıkartacaktı.
Patates, amerikan, fuzlu tıstık ( Toprağın bol olsun Şevki )
birinci bira su gibi gitti. 2. bira biraz daha ağırdan tükendi. 3. bira keyif içkisiydi artık. Çakır olmuştu. Birahanenin televizyonuna gözü takıldı. İktidar, muhalefet, bakan, milletvekilleri geçiş merasimi yapıyorlardı sanki.
1. bakan = Durumumuz iyidir iyi = diyordu. ( Yalancının taaaa anasını... ) diye geçirdi içinden. 2. bakan Etyopya'dan yapılacak mısır ithalatından bahsediyordu. ( Koçanı g.t.-ünüze girsin adiler ) diye homurdandı. 1. muhalefet lideri böğür böğür böğürüyordu. Selami'nin milliyetçi duyguları zirve yapmıştı. 2. muhalefet lideri = AÇIKLAAA! = diye bağırıyordu. Yokmuydu lan adam gibi bi haber?
Birazdan magazin haberleri sıraya girerken Selami 4. birasını da söylemişti. artık iyice çakırkeyf olmuştu.
1. görüntüde sarhoş bir ünlüyü provoke eden televoleciler canını sıktı. 2. görüntüde Levent Kırca'yı çıldırtan magazincilere okkalı bir küfür salladı.
Arada bir yan masalara göz süzüyordu. Yandaki masada 2 adam içiyordu.
1. adam = Aylardır iş yok güç yok. Validenin 3 aylığını arakladım = diyordu. karşısındaki 2. adam = Ben bu hallere düşecek adammıydım = şarkısı söylüyordu. Sol tarafında kılıksız biri hem içiyor, hem cep telefonuyla konuşuyordu. = Lan Selma!! Bi çık evden, kırarım o bacaklarını. Hayır laan! Seni de o zibidiyi de öldürürüm. Ben senin aabinim laaaan!! = diye böğürüyordu.
Neydi bu yaa püfff. Bi ara gözü ilerideki masada tek başına içen, yüzü mutluluk dolu şişmanca adama takıldı. Nihayet mutlu bir yüz görebilmişti. Göz göze geldiler, hafifçe = Şerefe = dercesine kadehini kaldırdı. Aynen karşılık almıştı. Şişman adam yaklaştı yanına. Hoş beş yapıyorlardı ki; kaçar adım çıktı birahaneden. Adam el peşrevlerine başlamış
Arabasını park ettiği yere geldi, camına cezayı yapıştırmışlar. Öfke ile yırttı attı cezayı. Bu, son altı ay içinde yırtıp attığı belki de 25. cezaydı. O kadar ceza kesilmişti ki, arabayı bıraksa, üste para vermek zorunda kalacaktı.
Atladı arabasına tuttu evin yolunu. Ana caddeden semt sapağına girmişti ki; trafik tıkalıydı. Altında arabası olmasa, yürüyerek en çok yarım saatte gidebileceği bir yola girmişti ve heyhat! eve ulaşması en az 1 saat alacaktı. Yol zaten dardı.
Şehrin 1. adamının 1. oğlu ile Ankara'daki 1. adamın hemen yanındaki 2. adamın 1. oğlu sokmuştu şehri bu hale. Arabalar kaldırımlara park etmesinler diye İstanbul'un altını üstünü dubalarla doldurmuş, köşeyi dönmüşlerdi. Yollardaki durumlar onların çükülerinde bile değildi ama yolların da, yollardaki insanların durumları da feciydi. Park yapan arabalardan iyice daralan yollara bir otobüs girdiğinde trafik tamamen tıkanıyordu. Bağırtılar, çağırtılar, küfürler, kafa göz girenler, klakson sesleri,,,,,
ortalık tam bir cehennemi görüntü çiziyordu.
Kolpa kabadayıların arabayı terketmeden = Hadisene laaan ! = bağırmalarına tek tük ses gelebiliyordu. En son duyduğu ses büyük bir kalabalığın kavga yapmamaları için ayırmış oldukları iki kişiden 1. kişinin = Gelsene lan. Gelsene ! = naraları içinde geri adım atarak arabasına yürümesi, buna karşılık onun geri adım attığını gören minibüsçünün = Adamağımıkerim lan ben ! = ( Toprağın bol olsun Oğuz Aral ) narasıydı. Bi taraftan yürümeyen trafik, bir taraftan curcuna, bir taraftan içtiği biralardan çişisi gelmiş, patlama noktasına gelmiş kasıkları Selami tam bir cinnet geçiriyordu.
Zar zor da olsa eve gitmişti. Kapıyı küçük kızı açtı.
= Babaaa = diyerek ayaklarına sarıldı. Başını okşadı kızın. 2. kızı dersini yapmadığı için anneden fırça yiyordu, 3. kızı bilgisayar başında chat yapıyordu oğlanlarla. Yemek daha hazır değildi. Zaten yemek yiyecek durumda da değildi. Bir ara karısıyla göz göze geldi, yine vıdı vıdı yapıyordu. Ne bi hoşgeldin ne bi merhaba. üst kattaki komşu halıyı silkelemiş, onunla kavga etmiş, alt kattakinin kocası yeni bi araba almış, kapıcının oğlunu bi süt almaya gönderememiş miş miş miş miş...
Zor attı kendini koltuğa. Aldı eline kumandayı kanal kanal gezmeye başladı. =Bİ ÇAY YAP DA İÇELİM = dedi. Ama kime söylüyorsun. Kapı duvar.
Geziniyordu kanal kanal. Yandaş bir tv kanalında bir oturum vardı. Bir tarafta başbakan, bir tarafta sunucu, bir tarafta katılımcılar. Ortalık vıccık vıccık yağ kokuyordu
Başbakan = Teğet geçti teğet. durumumuz iyidir hamdolsun = diyordu. 1. yalaka katılımcı = Hamdolsun = dedi. 2. yalaka katılımcı = AMİN! = dedi. Editör = Ben az daa one minute dedikten sonra kafayı geçireceksiniz sandıydım sayın başbakanım ahahaha = yapıyordu. Hepsi birlikte gülüyordu. 1. yalaka katılımcı = Keşke geçirseydiniz = derken başbakan = Uluslararası konjonktürde böyle şeyler... = diye lafı yuvarlıyordu.
Selami = ÇAY YAPSANA LAAAN ! = diye bağırdı mutfağa doğru. Editör= Gelecek 2 yıl içinde durumumuz ne olacak? = diye sordu. = Daha iyi olacak Hamdolsun ! = deyiverdi başbakan. 1. Yalaka = Çok şükür ! = diyiverdi. 2. yalaka = Hamdüsenalar olsun = dedi. 3. yalaka pek birşey söylemiyordu. 1. yalaka = Allah sizi başımızdan eksik etmesin = dedi. 2. yalaka = AAA MİİİN ! = dedi. 3. yalaka lafı aldı = Subhane rabbike rabbil izzeti amma yasefuuuuun ve selamun alel mürseliiin velhamdülillahil rabbilalemiin = demeye başladı, Selami iyici fırttırdı.
= ZIKKIMIN PEKİNİ İÇ = cevabı da o fırttırma anına mı denk gelmişti ne
...................
...................
....................
....................
................
...................
...................
...................
...................
....................
Bu sabah gazetemi aldım okuyordum..

1. sayfada memleket haberleri vardı
2. sayfada kıçı kırıkların resim ve baldır bacakları
3. sayfada....................
çay yapmayan kızkardeşini 32 yerinden bıçaklayandan
karısını, çocuklarını öldüren adama
intihar eden patrondan
damdan altıyan işsiz gence,
banka soymaya kalkan kredi kartı mağdurundan
ormanda tecavüze uğrayıp derdini anlatamayan kadın ve çolak kocasına kadar
tam bir cinnet görüntüsü...
ayıptır söylemesi ama
biz bu durumu tam 13 ay önce söylemiştik
toplumsal cinnet kapıda demiştik
gece medyumla yatmıyoruz
gözümüzü açıyor, ortalığı görüyoruz. hepsi bu..
yarın umarım daha keyifli bir konu açabilirim




- Yönetici düzenlemesi: :