Beşiktaşın Şanlı Tarihi 2007 Kadar.
Ülkemizde spor denince akla futbol gelir ilk başta hiç kuşkusuz, futbol denilince de elbette İstanbulun üç büyüğü ile Anadolunun Trabzonsporu akla gelir tabiki. Bu yazımızda bu dört büyüğün ilki olan, ligimizin yüzüncü yaşını ilk kutlayanı olan, ülkemizin KARAKARTALINI, şanlı Beşiktaşını her yönüyle anlatmaya çalışacağız. Acaba Beşiktaş nasıl kuruldu, ismini nasıl aldı, kurucuları kimlerdir, renkleri nereden geliyor ve ne anlam taşıyor, simgesi neden kartaldır, en çok iz bırakan başkanlar, teknik direktörler, futbolcular kimlerdir? İşte tüm bu soruların cevabını bulabileceğiniz yazımız.
1902 sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesinde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşanın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Osman Paşanın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beylerin aralarında bulunduğu gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti. O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamitin adamları Serencebeydeki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı.
RENKLERİ VE İLK ROZETİ
Yıllardır Beşiktaşın ilk renklerinin kırmızı-beyaz olduğu, Balkan Savaşının kaybedilmesinin ardından siyah-beyaz olarak değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili bir çok kaynak böyle yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerimizin her zaman siyah-beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir. Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur:
Osman Paşa Konağında başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini topladı. Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti yakasından çıkardı ve gösterdi: Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir rozet yaptırmalı ve Kulübümüzde spora devam eden her azayı bu rozeti taşımaya mecbur tutmalıyız dedi. Toplantıya katılanlar Mehmet Şamil Beyin teklifini heyecanla kabul ettiler. Toplantının sonunda rozette yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve Beyaz
Beşiktaşın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak 1906″ yazıldı. Üstte Arap harfleriyle Beşiktaş yazarken, sağda J, solda K harfleri yer aldı. Rozetin arka yüzünde Konstantinopoliste yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır. Rozetteki armada yer alan yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. 2. Meşrutiyete kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır. Bu rozet, İskender Yakak tarafından Onursal Başkanımız Süleyman Sebaya hediye edilmiştir.
KARA KARTALLAR EFSANESİ
Son iki sezonun şampiyonu Beşiktaş, 1940-41 sezonuna gençleştirilmiş ve yenilenmiş kadrosuyla girer. Haftalar ilerledikçe puan farkını açan Beşiktaş, ligde liderliğini sürdürmektedir. Bitime 5 hafta kala rakip Süleymaniyedir. 19 Ocak 1941 Pazar günü Semih Duransoyun hakemliğini yaptığı Şeref Stadındaki maça Beşiktaş şu kadro ile çıkar: Faruk, Yavuz, İbrahim, Rıfat, Halil, Hüseyin, Şakir, Hakkı, Şükrü, Şeref, Eşref. O sezon bütün maçlarda olduğu gibi, Takımımız yine muhteşem bir oyun ortaya koyar. Maçın ikinci yarısının ortalarıdır. Beşiktaş takımı farklı önde olmasına rağmen rakip kaleye bitmek tükenmek bilmeyen hücumlar gerçekleştirmektedir. İşte o sıralarda Beşiktaşın akın yönü olan Şeref Stadının Atatürk panosu bulunan tarafındaki tribününden bir ses yükselir: Haydi Kara Kartallar. Hücum edin Kara Kartallar
Şeref Stadını dolduran binlerce taraftar ve maçı takip eden gazeteciler, çınlayan sesle donup kalmıştır. Son derece isabetli bir benzetmedir o anda yapılan. O sezon rakiplerini ezip geçen Beşiktaşlı futbolcuları Kara Kartaldan, oynadıkları futbolu Kara Kartal gibi hücum etmekten başka bir şekilde tarif etmek mümkün değildir. Tribünlerden gelen sesin sahibi Mehmet Galin isimli bir balıkçıdır.
Voleci Şeref lakabıyla maruf Şeref Görkeyin voleyle attığı 3 muhteşem gol ve kaptan Hakkının, Şakirin ve Şükrünün birer golüyle sahadan 6-0 galip ayrılırlar.
Bu maçın ardından, Beşiktaşın sembolü Kara Kartallar olmuştur.
BEŞİKTAŞ VE FUTBOL
Kulübün faaliyetlerini hızlandırdığı ilk dönemde futbol gölgede kalmışsa da, 1910′ların sonundan itibaren kulüpteki atlet ve jimnastikçiler futbola daha fazla ilgi duyup, kendi aralarında maçlar yapmaya başladılar. O yıllarda gençliğin ilgisi futbola kaymak üzereydi ve Beşiktaş Kulübünün az ilerisinde Valideçeşme ve Basiret gibi iki güçlü futbol takımı kurulmuştu. 1911 Ağustosunda Valideçeşme futbol takımının başkanı ve kurucusu olan Ahmet Şerafettin Bey (Şeref Bey) futbolcularıyla Beşiktaş Kulübüne katıldı. Beşiktaşlı gençlerin kurduğu futbol takımlarını tek bir çatı altında toplamayı amaç edinen Şeref Beyin girişimleri sonucu, Basiret Kulübü de Beşiktaşa katıldı. Bu şekilde Futbol Şubesi, resmi olarak Kulüpte faaliyete başladı.
Resul, Rıdvan, Behzat, Doktor Sabri, Şair Kazım, Sadi (Baltalimanı), Doktor Mehmet, Asım, Şeref, Doktor Ali ve Fahriden oluşan ilk futbol takımının malzemelerinin masraflarını da İpekçi İhsan isimli bir sporsever karşıladı. Birinci takımın yanı sıra ikinci, üçüncü, dördüncü takımlarını da kuran futbol şubesi, Kulübümüzün Akaretlerdeki bahçesinde futbol idmanlarını hızlandırdı. Böylece futbol Beşiktaşta bir anda 1 numaralı spor olmaya başladı. Ancak Balkan Savaşının ardından Dünya Savaşının da başlamasıyla Beşiktaşın sporcuları cephelere koştu ve spor faaliyetleri yok denecek duruma geldi.
YENİ LİGİN KURULUŞU
O tarihlerde cuma günleri oynanan İstanbul Liginde Fenerbahçe, Galatasaray, Altınordu, Süleymaniye, İdman Yurdu gibi takımlar bulunuyordu. Beşiktaş 1920′lerin öncesinde iki ezeli rakibiyle karşılaşmamışsa da Süleymaniye ve İdman Yurdunu mağlup etmiş bir takımdı. 1919′da Beşiktaş ve diğer kulüplerin lige katılma isteği Lig Tertip Komitesi tarafından uzun bir süre bekletildikten sonra kabul edilmedi. Pazar günleri de azınlık takımları Pera, Araks, Maccabi, Stella, Strugglersin yer aldığı Pazar Ligi maçları oynanıyordu. Şeref Bey, Beşiktaş gibi cuma ligine alınmak istemeyen takımların idarecileriyle Türk İdman Birliği Ligi adı altında bir lig kurdu. Çekilen kurada 10 takım A Grubunda Beşiktaş, Hilal, Kumkapı, Altınörs ve Türkgücü, B Grubunda da Darüşşafaka, Vefa, Üsküdar, Beylerbeyi ve Haliç şeklinde yer aldı.
Beşiktaş ve Atatürk
Ulu Önderimiz Atatürk, Kulübümüzün kurulmasından büyük mutluluk duymuş ve kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara vermiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, Erkan-ı Harbiyenin 3. sınıfına gelmişti. Bazen sabahlara kadar uyumuyor, hürriyet ve istibdadı düşünüyordu. Bu arada mektebini bitirdikten sonra kurmayı düşündüğü Vatan ve Hürriyet Cemiyeti yavaş yavaş kafasında şekilleniyor, mezun olacak arkadaşlarını bu doğrultuda hazırlıyordu. İşte tam bu günlerde bir haber aldı. Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü (1903) kurulmuştu. Subay ve Saraya yakın kişilerden oluşan bu kuruluş, Mustafa Kemalin ilgisini iyice çekti. Nasıl olmuştu da Yıldız Sarayına 100 metre mesafedeki Osman Paşa Konağında gençler biraraya gelmiş; Saray hafiyelerinin gözlerinin önünde sportif faaliyetlerine girişmişlerdi? Mustafa Kemali o günlerde sportif çalışmalardan çok, Saraya karşı oluşturdukları fikirler ilgilendiriyordu. Mustafa Kemal, kurucularının Zabit, yaptıkları sporların güreş, eskrim, gülle, aletli jimnastik, boks, halter, barfiks olmasından dolayı da Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü ile ilgilenmişti. Fakat Onu daha çok ilgilendiren, bu gençlerin istibdadı yenerek biraraya gelmeleriydi. Atatürkün bu şekilde Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübüne bağlılığı arttı.
Öyle ki, Mustafa Kemal Atatürk, katıldığı bir İttihati Terakki toplantısında şu tenkitlerde bulunuyordu: Beşiktaş Osmanlı Terbiye-i Bedeniye kadar olamadınız. Programınız ve lideriniz yok.
1914 ile 1920 yılları arasında Akaretler/Spor Caddesinde Beşiktaş Jimnastik Kulübüne komşu olan Atatürk, görevi gereği sık sık İstanbul dışına çıktığı günlerde, birlikte oturduğu annesiyle kız kardeşinin Siyah-Beyazlı sporcu ve idarecilere emanet ederdi. Taraftarlar arasında asker kökenli olmanın getirdiği sevgi ve saygıyla pekişen bağlılık, Ulu Önderin kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara verdiği belgelerle sabittir.
Atatürkün Akaretler Yokuşu üzerinde oturduğu 76 nolu binanın dış kapısı yanındaki Mermer Kitabede şu satırlar yer almaktadır: Atatürk, 1.Dünya Savaşından düşmana karşı İstanbulu koruyup kurtaran, Çanakkale Müdafihi Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Paşa iken bu evde kiracı olarak kalmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk; Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı görevine başlamadan önce 1916′nın ilk günlerinde Akaretlerdeki evinin arka kapısından Beşiktaş Jimnastik Kulübü idman sahasına inmiş (şimdiki Plazaların bulunduğu alan), Ahmet Fetgeri ile Fuat Balkan Beyleri yanına çağırıp, kendileriyle şu konuşmayı yapmıştır: Efendiler; sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını, çeviklik ve maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevkle, dikkatle izliyorum. Spordan yoksun bir gençlik nasıl ki vatan müdafası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni ikişafı noksan ve yetersiz olursa o vücut o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz. Bugün bünyenizde toplayıp, ilmi metodlarla yetiştirmeye çalıştığınız bu gençler, tam anlamda bedenen ve fikren geliştikleri zaman vatan müdafaasında ilmi sahalarda olduğu gibi spor alanlarında da Avrupalı hasımlarına Türkün ölmez gücünü ispat edeceklerdir. Sizi candan kutlar, başarılarınızı her zaman duymak isterim.
BEŞİKTAŞIN KURUCULARI
Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri (Aşeni), Osman Paşazade Mehmet Şamil (Osmanoğlu), Hüseyin Bereket, Kadızade Nazım Nazif (Ander) ve 20′ye yakın genç Beşiktaşın ilk kurucularıdır. Kurucuların ortak özellikleri Kafkas kökenli olmalarıdır. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş, Batum civarından göç etmiş bir soydan gelmektedirler. Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket, Dağıstan aslanı Şeyh Şamilin soyundan gelmektedirler.
BJK FUTBOL ŞEREF TABLOSU
OSMANLI DEVRİ
1919-1920 İST.TÜRK İDMAN BİRLİĞİ LİGİ ŞAMP.
1920-1921 İST.TÜRK İDMAN BİRLİĞİ LİGİ ŞAMP.
1921-1922 İST.PAZAR LİGİ ŞAMPİYONU
CUMHURIYET DEVRİ
1923-1924 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1933-1934 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1934 TÜRKİYE FUTBOL ŞAMPİYONU
1934-1935 İSTANBUL SİD ŞAMPİYONU
1937-1938 TEYYARE KUPASI ŞAMPİYONU
1938-1939 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1939-1940 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1940-1941 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1940-1941 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.)
1941-1942 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1942-1943 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1943 İSTANBUL KUPASI ŞAMPİYONU
1943 İZMİR FUAR KUPASI ŞAMPİYONU
1943-1944 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.)
1944 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1944-1945 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1945 İSTANBUL KUPASI ŞAMPİYONU
1945-1946 İST.LİGİ ŞAMPİYONU (8 Yılda 7 kez.)
1946-1947 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.)
1947 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1949-1950 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1950-1951 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU (ilk)
1951 TÜRKİYE FUTBOL ŞAMPİYONU
1951-1952 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU
1952-1953 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU
1956-1957 TÜRKIYE LİGİ (Fed.Kupası) ŞAMPİYONU
1957-1958 TÜRKİYE LİGİ (Fed.Kupası) ŞAMPİYONU
1959-1960 TÜRKIYE LİGİ ŞAMPİYONU
(Mahalli ligler dikkate alınmadan doğrudan doğruya)
1965-1966 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1965 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1965-1966 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1966 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1966-1967 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1967 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1968 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1969-1970 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1971-1972 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1971 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1972 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1974 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1974 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1974 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1974-1975 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU
1977 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1981-1982 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1984 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1984-1985 AMATÖR İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1985 TÜRKİYE AMATÖR FUTBOL ŞAMPİYONU
1985 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1985-1986 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1986 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1988 TÜRKİYE AMATÖR FUTBOL ŞAMPİYONU
1988 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1988 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1989 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupasi)
1989 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1989-1990 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1989-1990 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1990 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupası)
1990-1991 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1990-1991 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1991-1992 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU (ilk namağlup)
1991-1992 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1993 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1993-1994 TÜRKIYE KUPASI ŞAMPİYONU
1994 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1994-1995 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1996 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1997 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1998 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU
1998 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
2000 ATATÜRK KUPASI ŞAMPİYONU
2002-2003 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONLUĞU
2005-2006 TÜRKİYE KUPASI
2006-2007 TÜRKİYE SÜPER KUPASI
2006-2007 TÜRKİYE KUPASI
BAŞARILARIMIZ
En fazla resmi İstanbul Ligi Şampiyonu (15 Kez).
Üst üste beş yıl İstanbul Şampiyonu olan tek Kulüp (1939-1943).
İstanbul Liglerinde en fazla gol atan takım (1 Sezonda 90 Gol, 8 Yılda 599 Gol)
Resmi Ligde 18 maçta 18 galibiyet alan tek takım.
Resmi Liglerde en fazla namağlup şampiyon olan takım (7 Kez).
Türkiye Liginde Namağlup Şampiyon olan tek takım.
Türk Milli Takımını temsil hakkı verilen tek takım.
Ambleminde AY-YILDIZ olan tek Kulüp.
En fazla Centilmenlik Kupası alan takım (19 Kez).
Genç Takımlar Futbol Liginde en çok İstanbul ve Türkiye Şampiyonu olan Kulüp (30 Kez).
Eskrimde Balkan şampiyonu olan Kulüp.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı fikrini ortaya atıp uygulamasını ve kanunlaşmasını sağlayan Kulüp.
Grekoromen güreşi, öncelikle kulüplere, daha sonra da Türkiyeye yayan Kulüp.
Atletizm, eskrim, boks, basketbol, güreş ve futbolda Türkiye şampiyonlukları olan Kulüp.
Sırıkla atlamayı Türkiyeye getiren Kulüp (Ressam Namik İsmail).
Okullarda Beden Terbiyesi dersleri veren Kulüp.
Türkiyenin en zengin tesislerine sahip Kulübü.
Türkiyede her branşta Spor Okulları açan tek Kulüp.
Alt yapısından en çok yıldız yetiştiren Kulüp.
Üst üste 56 maç yenilmeyen tek kulüp Yenilmez Armada.
Üst üste en fazla arka arkaya galip gelen takım (18 Kez).
İki senede sadece 1 yenilgi alan tek takım.
Resmi bir maçta 10 gol atan tek takım; 1989-90 sezonunda Beşiktaş-Adana Demirspor: 10-0 Ali Gültekin (4), Metin Tekin (3) ve Feyyaz Uçar (3).
Evinde 10 sene hiçbir Anadolu takımına yenilmeyen tek takım.
Lig tarihinde en uzun süre yenilmeyen ekip (48 maç) Beşiktaş, 1990-91 sezonunun 26. haftasında Gençlerbirliğine 2-0 yenildikten sonra, 1991-92 sezonunu yenilgisiz kapattı. Besiktaş tam 48 hafta sonra, 1992-93 sezonunun 13. haftasında Galatasaraya 3-1 yenildi
Birinci futbol liginde üst üste en çok maç kazanma rekoru (1959-60 sezonu üst üste 13 maç).
Türkiyede bütün kuruluşlar ISO 9001: 1994′e göre belgeli olmasına rağmen, Beşiktaş Jimnastik Kulübü ISO 9001: 2000 revizyonuna göre belgelendirilmiş ilk kuruluş. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, sportif branşlar yönetimi ve spor tesisleri işletimi, marka ve amblemli ürün pazarlama ve satışı, basın, halk, üye ve taraftar iletişimi ile üyelik hizmetleri alanlarında ISO 9001: 2000 versiyonuyla Türkiyede belgelendirilmiş ilk ve tek spor kulübü.
İLKLER
Ulu önder Atatürkün ilk ilgilendiği ve ziyaret ettiği Kulüp (1914).
İlk kurulan Spor Kulubü (1903)
ilk tescil edilen Spor Kulübü (1910).
İlk spor tesisi ve lokali kuran Kulüp (Akaretler-1909).
İlk resmi İstanbul Ligi şampiyonu (1924).
İlk eskirim şampiyonu Kulüp.
İlk atletizm şampiyonu Kulüp.
İlk güreş şampiyonu takım.
İlk voleybol şampiyonu takım.
İlk Başbakanlık Kupası.
İlk Federasyon Kupası.
20 takım arasında yapılan ilk Türkiye Liginde şampiyonu.
Olimpiyatlara ilk defa bayan sporcu yollayan Kulüp (1936-Berlin).
Ülkemizde ilk defa sahnede spor gösterisi ve jimnastik hareketi düzenleyen Kulüp (1910 / Kadıköy Apollon Sineması).
İlk sualtı sporları yapan Kulüp.
İlk kıtalar arası seyahat yapan Kulüp (USA).
İlk boks şubesi kuran antrenörler yetiştiren Kulüp.
Türkiyede dekatlon yarışları yapan ilk Kulüp.
İstanbulda ilk defa uluslararası güreş turnuvası yöneten Kulüp (1910-1911).
İlk maraton müsabakasını kazanan sporcu Maratoncu İbrahim.
İlk Atış Poligonunu kuran Kulüp.
Türkiyede Engelli Şubesi olan ilk ve tek Spor Kulübü.
Dünyada ve Türkiyede çocuk dergisi çıkartan ilk ve tek Spor Kulübü.
Türkiyede turizm şirketi kuran ilk ve tek Spor Kulübü.
Türkiyede sigorta şirketi kuran ilk ve tek Spor Kulübü.
Türkiye Süper Kupasını (2006-2007 sezonu) kazanan ilk Spor Kulübü.
BAŞKANLARIMIZ
1903-1908 Mehmet Şamil
1908-1911 Şükrü Paşa
1911-1918 Fuat Paşa
1918-1923 Fuat Balkan
1923-1924 Salih Bey
1924-1926 Ahmet Fetgeri Aşeni
1926-1928 Fuat Balkan
1928-1930 Ahmet Fetgeri Aşeni
1930-1932 Emin Şükrü Kunt
1932-1935 A. Ziya Karamürsel
1935-1938 Fuat Balkan
1938-1939 A. Ziya Karamürsel
1939-1941 Yusuf Ziya Erdem
1941-1942 A. Ziya Karamürsel
1942-1950 A. Ziya Kozanoğlu
1950 Ekrem Amaç
1950-1952 Salih Fuat Keçeci
1952-1955 Abdullah Ziya Kozanoğlu
1955-1956 Tahir Söğütlü
1956-1957 Danyal Akbel
1957- Ferhat Nasır
1957-1958 Nuri Togay
1958 Enver Kaya
1959-1960 Nuri Togay
1960-1963 Hakkı Yeten
1963-1964 Selahattin Akel
1964-1966 Hakkı Yeten
1966-1967 Hasan Salman (17.06.1966-11.02.1967)
1967-1968 Hakkı Yeten
1968-1969 Talat Asal
1969-1970 Rüştü Erkuş (08.12.1969-26.01.1970)
1970 Nuri Togay (10.02.1970-29.03.1970)
1970-1971 Agasi Şen
1971-1972 Himmet Ünlü
1972-1973 Şekip Okçuoğlu (21.06.1972-13.01.1973)
1973-1977 Mehmet Üstünkaya
1977-1979 Gazi Akınal
1979 Hüseyin Cevahir (11.04.1979-20.05.1979)
1979-1980 Gazi Akınal (21.05.1979-27.09.1980)
1980-1981 Rıza Kumruoğlu (30.09.1980-28.03.1981)
1981-1984 Mehmet Üstünkaya
1984-2000 Süleyman Seba
2000-2004 Serdar Bilgili
2004-2007 Yıldırım Demirören
2007- Yıldırım Demirören
TEKNİK DİREKTÖRLERİMİZ
Tarih
Teknik Direktör
Uyruk
1911-1925
Şeref Bey
Türk
1925-1935
Zinger
Macar
1935-1944
Refik Osman Top
Türk
1944-1946
Charles Howard
İngiliz
1946-1948
Refik Osman Top
Türk
1948-1949
Guiseppe Meazza
İtalyan
1949
Hakkı Yeten
Türk
1949-1950
Eric Keen
İngiliz
1950-1951
Hakkı Yeten
Türk
1951-1952
Alfred Cable
İngiliz
1952-1953
Sadri Usuoğlu
Türk
1953-1954
Sandro Puppo
İtalyan
1955-1956
Cihat Arman
Türk
1957
Eşref Bilgiç
Türk
1956-1957
Jozef Meszaros
Macar
1957-1958
Leandro Remondini *
İtalyan
1959
Hüseyin Saygun
Türk
1959-1960
Andras Kutik*
Macar
1960-1961
Sanrdro Puppo
İtalyan
1961
Şeref Görkey
Türk
1961-1962
Andras Kutik
Macar
1962-1963
Ljubisa Spayiç
Yugoslav
1963-1964
Ernst Melchior
Avusturya
1964-1967
Ljubisa Spayiç*
Yugoslav
1967-1968
Jane Janevski
Yugoslav
1968-1969
Krum Milev
Bulgar
1969-1970
Milovan Çiriç
Yugoslav
1970-1971
Dumitru Teoderescu
Romen
1971-1972
Gündüz Kılıç
Türk
1972-1973
Abdullah Gegiç
Türk
1973-1974
Metin Türel
Türk
1974-1975
Horst Buhtz
Alman
1975-1976
Gündüz Tekin Onay
Türk
1977
İsmet Arıkan
Türk
1977-1978
Milos Milutunoviç
Yugoslav
1978-1979
Doğan Andaç
Türk
1979-1980
Serpil Hamdi Tüzün
Türk
1980-1981
Metin Türel
Türk
1980-1983
Dorde Miliç*
Yugoslav
1983-1984
Ziya Taner
Türk
1984-1986
Branko Stankoviç*
Yugoslav
1986-1987
Miloş Milutinoviç
Yugoslav
1987-1993
Gordon Milne*
İngiliz
1993-1996
Cristoph Daum*
Alman
1996-1997
Rasim Kara
Türk
1997-1998
J. Benjamin Toshack
Galler
1998-1999
Karl Heinz Feldkamp
Alman
1999-2000
Hans Peter Briegel
Alman
2000-2001
Nevio Scala
İtalyan
2001-2002
Cristoph Daum
Alman
2002-2004
Mircea Lucescu*
Rumen
2004-2005
Vicente Del Bosque
İspanyol
2005-2005
Rıza Çalımbay
Türk
2005-2007 Jean Tigana Fransız
2007-2008 Ertuğrul Sağlam Türk
2008 Mustafa Denizli Türk
Not: * işaretli teknik direktörler ile Beşiktaş lig şampiyonluğuna ulaşmıştır.
UNUTULMAZ OYUNCULARIMIZ
HAKKI YETEN
Beşiktaşın sembolü Baba Hakkı, 1910 yılında Vodinada doğdu. Henüz 1 yaşındayken ailesi İstanbula yerleşti. Babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey, 1914′te Çanakkalede şehit düştü.
5 kardeşiyle birlikte yaşam savaşı veren Hakkı Yeten askeri okula yazıldı. Bu dönemde Beşiktaş Muradiye semtinde futbola başladı. Maltepe, Halıcıoğlu ve Kuleli askeri takımlarında oynadı. Beşiktaş Futbol Şubesinin kurucusu Şeref Bey tarafından Siyah-Beyazlı renklere kazandırıldı. Bu arada askerlik mesleğini bırakarak avukat oldu.
17 yıl Beşiktaş forvetinde özellikle sağiç olarak yer aldı. Otoriter ve teknik oyunculuğuyla kısa sürede kaptan oldu. Özellikle disipline verdiği önem nedeniyle kısa süre içinde Baba lakabını aldı. Saha dışında da tam bir beyefendi olan Hakkı Yeten, güçlü yapısıyla rakip oyuncularla ikili mücadelelerde kollarını açar ve karşı takım oyuncusu önüne geçemezdi.
1945′te futbolu bırakana kadar, 1 Türkiye Birinciliği, 2 Milli küme, 1 Başbakanlık Kupası, 7 İstanbul Ligi, 1 İstanbul Şildi, 2 İstanbul Kupası şampiyonluğu yaşadı. 17 yıl formasını giydiği Beşiktaşta 439 maçta 382 gol kaydederek inanılması güç bir sayıya erişti. Derbilere de damgasını vuran Baba Hakkı, hem Galatasaray hem de Fenerbahçeye 30′ar gol atarak tarihe geçti.
İkinci Dünya Savaşı nedeniyle A Milli Takım çok az sayıda maç yaptığından Hakkı Yeten de yalnızca 3 kez ay-yıldızlı formayı giyebildi. 27 Eylül 1931′de Bulgaristana 5-1 yenildiğimiz maçta tek golümüzü Baba Hakkı atmıştı.
Futbolu bıraktıktan sonra Futbol Federasyonunda Asbaşkanlık yaptı. Beşiktaşta 3 dönem başkanlık yaptı. Daha sonra yönetimi kurulu tarafından şeref başkanı seçildi. Hakkı Yeten, 16 Nisan 1989 tarihinde yaşama veda etti. Beşiktaş Belediyesi, Fulya Stadının bulunduğu caddeye Onun ismini verdi.
ŞEREF GÖRKEY
Bir futbolcu düşünün
Maçta bir gol atıyor ama voleleri meşhur olduğu için seyirci golü beğenmiyor
O da gidip hakeme itiraz ediyor: Hocam golü saymayın. Top elime çarptı. Kimden mi bahsediyoruz? Elbette ki, Beşiktaşın efsane forveti Şeref Görkeyden
Nam-ı diğer Voleci Şereften
Şeref Görkey, 1913 yılında İstanbulda doğdu. Annesinin söylediğine göre, yapraklar dökülürken
Çok küçük yaşta Nişantaşında futbola başladı ama yetiştiği yer Beşiktaş Genç Takımı oldu. Kısa sürede yıldızı parlayan Şeref Görkey, 16 yaşında kapısından adımını attığı Beşiktaştan bir daha hiç kopmadı.
20 Yıl Boyunca 10 Numara
Şeref Görkey, ilk resmi maçını İstanbulspora karşı oynadı. Hep 10 numara giydi ve futbolu da 10 numara olarak bıraktı. Görkey, o yılları şöyle anlatıyordu: Çok iyi bir ekiptik. Benden bir sene sonra 1931′de Hakkı (Baba Hakkı) takıma geldi. Hüsnü Sağman, Hayati, Adnan vardı. Önümüze geleni yenerdik. O zamanlar Beşiktaşın taraftarı artmaya başladı. İki-üç bin taraftara top oynamaya başladık. Rakipleri bazen çok eziyorduk. Hakkı bazen yanıma gelip, Yahu Şeref, Fevzi ile İbrahime de söyleyelim de çok atmayalım. Üzülüyor çocuklar derdi. Üç-dört gol atıp bırakırdık.
Görkey, derbilerin de unutulmaz golcüsüydü. Galatasaraya 30, Fenerbahçeye 13 kez gol atarak, Baba Hakkının ardından derbilere damgasını vurmayı başardı.
3 Golünden Biri Voleyle
Görkey, futbol hayatı boyunca attığı toplam 320 golün 99′unu voleyle kaydetti. Hiç penaltıdan golü yoktu. Çünkü duran topların fileye gitmesini gol olarak görmüyordu Şeref Görkey. Meşhur voleleri sorulduğunda da hemen Baba Hakkıyı anıyordu: Attığım gollerin çoğunda Hakkının emeği vardır. Baba Hakkı, Şükrü Gülesin gibi topu ayağına lokum misali oturtan arkadaşların varsa, o voleleri sen de atarsın!
Bir keresinde Fenerbahçeye normal bir gol atmış Görkey. Tribünlerden hemen Sana yakışmadı şeklinde sitemler yükselmiş. Bunun üzerine Şeref Görkeyle hakem arasında şu diyalog yaşanmış:
Şeref Görkey: Hocam bu golü saymayın.
Hakem: Neden?
Şeref Görkey: Elime çarptı hocam
Hakem: Ben görmedim ve golü verdim. Artık iptal edemem. Hakemi kandıramayan Görkey, devre arasında soluğu Baba Hakkının yanında alıyor: İkinci devre hep havadan isterim topları.
İstediği oluyor ve kendisine ilk devrede sitem eden taraftarlardan, muhteşem bir voleyle adeta özür diliyor.
Briyantinsiz Çıkmam
Futbolcuların yurt dışı maçlarına üçüncü mevkide gittiği, yanlarına beslenme çantası verildiği dönemin futbolcusuydu Şeref Görkey. Büyük yokluklar içinde top koşturmalarına rağmen, Voleci Şeref, kıyafetlerine hep dikkat etmiş. Hiçbir maça, saçına briyantin sürmeden çıkmamış. Belki de bu nedenle, kolejli hayranları hep olmuş. Görkey, işte bu kolejli kızlardan birine, Nükhet Hanıma kaptırmış gönlünü ve 1940 yılında hayatlarını birleştiren imzayı atmışlar.
22 Şampiyonlukta İmzası Var
Beşiktaş futbol tarihinde, 18′i resmi olmak üzere, tam 22 şampiyonlukta imzası olan Görkey, dönemindeki Milli maç azlığından sadece 1 kez A Milli formayı giyebildi. 12 Temmuz 1936 tarihinde Yugoslavya ile oynanan ve 3-3 biten o maçta da, takımın ilk golünü kaydetti. Aralıksız 20 yıl Siyah-Beyaz formamızı giyen Görkey, futbolculuğu bıraktıktan sonra da futboldan kopamadı. Beykoz ve Adaletin yanı sıra Beşiktaşta teknik direktörlük yaptı. 1962 yılında A Milli Takımda teknik adamlık görevini üstlendi. 1960 yılında da Beşiktaş Divan Kurulu Üyesi olarak, hizmetlerini sürdürdü.
100. Yıl Meşalesini Yaktı
Beşiktaşımız İnönü Stadında yapılan 100′üncü Yıl kutlamalarında da efsane forvetimiz Şeref Görkey aramızdaydı. Büyük golcümüz Feyyaz Uçarın koluna giren Görkey, sahanın ortasına kadar yürüdü. 100. yıl meşalemizi Görkey ve Uçar birlikte yaktılar. Bu sırada eski açık tribünden 100. yıla doğru gün, saat, dakika ve saniye sayan dev saat sıfırlandı ve yine aynı tribünde 2 kulenin üstüne yerleştirilen meşaleler yandı. Görkey o günü şöyle anlatıyordu: Bir zamanlar Taksim Stadı vardı. Şimdi Gezi Parkının olduğu yer. Biz maçlarımızı orada yapardık. Kadıköydeki Papazçayırı gibi. Ben Taksim Stadını dün gibi hatırlıyorum. Zaten o stadda oynayıp da hâlâ yaşayan başka topçu kalmadı. Şeref Stadında da çok maç yaptık. Şimdi orada da Çırağan Oteli var. Ama İnönünün yeri ayrı. Biz oraya Dolmabahçe deriz, Mithatpaşa deriz. Şimdi İnönü diyorlar. Ne maçlarımız oldu orada. Futbolu bıraktığım 1950 yılından bu yana hiç ayağım değmemişti İnönünün çimlerine. O gün, 100′üncü Yıl kutlamaları için Feyyazın kolunda sahaya girince duyduğum heyecanı anlatamam. Herkes bize bakıyor, seyirciler tribünlerde. Tıpkı eski günlerdeki gibi
Bir an yığılacaktım olduğum yere. Çok heyecanlandım. Hiç böyle bir günüm olmadı. Allah bana bu günleri gösterdiği için çok bahtiyarım.
RASİM KARA
Rasim Kara, Beşiktaşa hem futbolcu hem de teknik adam olarak hizmet veren ender isimlerden
1950 yılında Eskişehirde doğan ve Eskişehir Işıksporda futbola kaleci olarak başlayan Kara, Uşakspordan Bursaspora transfer oldu. Oradan da Milli Takıma kadar yükseldi. 1975-76 sezonunda özellikle Sovyetler Birliği Milli maçındaki olağanüstü performansıyla Beşiktaşın kalesini devralan Rasim Kara, aralıksız 9 sezon, siyah-beyazlı takımın kalesini korudu. 1981-82 sezonunda lig şampiyonu olan takımın file bekçisi olan Kara, 1984′te futbola veda etti ve teknik adamlık kariyerine başladı. Uzunköprü ve Antalyaspor takımlarında görev yapan Kara, önce Sepp Piontekin ardından Fatih Terimin yardımcılığını üstlendiği A Milli Takımda kariyerinin en önemli başarılarından birini kazandı. Tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkını elde eden Milli Takımı Euro 96′ya taşıyan isimlerden biri olan Kara, 1997-98 sezonunda Beşiktaşın teknik direktörü oldu. Siyah-Beyazlı takımı hem Şampiyonlar Ligine sokan hem de lig tarihindeki en yüksek gol sayısına ulaştıran Kara, yine de Beşiktaştan ayrılmak zorunda kaldı. Bursaspor, Ç.Dardanel, Rizespor, Kocaelispor takımlarında da görev yapan Kara, Kanadanın Ottowa Wizards takımını kendi liginde şampiyon yaptıktan sonra, başarılı kariyerine devam ediyor.
Vedat Okyar
954 yılında Bursada doğdu. İlk profesyonel deneyimini yaşadığı Bursasporda, kısa zamanda takımın önemli oyuncularından birisi oldu. Teknik kapasitesi, driplingleri ve oyun kuruculuktaki zekasıyla Yeşil-Beyazlı takımın maestrosuydu. Bursada yetişmesine rağmen küçük yaştan beri gönül verdiği Beşiktaşta oynamak istiyordu. Tekstilci olan babası Rahmi Okyar, Beşiktaş Kulübünde Yönetici sıfatıyla görev yaptığı için, Siyah-Beyazlı renklere transfer olması kolay olmadı. 1968 ile 1976 yıları arasında yer aldığı Beşiktaş Takımında 253 maçta oynayıp, rakip kalelere 21 gol attı.
Zaman zaman Milli Takımda da yer aldı. Çok iyi bir penaltıcıydı. Bursaspor ve Beşiktaşta kullandığı 43 penaltıdan 42′sini gole çevirerek, bu konudaki ustalığını gösterdi.
Kısa fasıllarla Diyarbakırspor ve Karagümrük takımlarında da top koşturduktan sonra futbolunu bırakıp, babasının mesleğini yapmaya başladı. 1980′li yılların sonuna doğru futbol yazarlığına soyundu ve yaptığı isabetli yorumlarla, kendine has üslubuyla spor basınının vazgeçilmez bir ismi oldu.
SANLI SARIALİOĞLU
1945 yılında doğan Sanlı Sarıalioğlu, futbol yaşamı boyunca sadece Beşiktaş forması giydi. Başarılı futbolculuğunun yanı sıra mükemmel bir kişliğe de sahip olan Sanlı Sarıalioğlu, 14 yıl formasını giydiği Beşiktaşta tam 314 Lig maçı oynamış ve 65 gol kaydetmişti. 21 kez A Milli formayı giyen Sarıalioğlu, Pakistanla oynanan özel maçlarda da 2 gole imza atmıştı. 1975 yılında futbolu bıraktıktan sonra antrenörlük ve menajerlik yapan Sanlı Sarıalioğlu, dönem dönem siyah-beyazlı kulüpte de görev aldı. Beşiktaş tarihinin unutulmaz ismi Sanlı Sarıalioğlu halen spor yazarlığı yapıyor.
SAMET AYBABA
skenderunspordan 1977-78 sezonunda Beşiktaşa transfer olan Samet Aybaba, 3 Eylül 1955′te Adanada doğdu. Siyah-Beyazlı ekipte orta saha ve defansta yer aldı. 11 yıl Beşiktaş forması giydi, kaptanlık yaptı. 334 lig maçında 7 gol atan Samet Aybaba, 1988 Temmuzunda jübile ile futbolu bıraktı. A Milli Takımda oynama şansını bir türlü yakalayamayan Aybaba, 2 kez Ümit, 8 kez de genç olmak üzere toplam 10 defa Milli oldu.
2 Lig, 1 Cumhurbaşkanlığı, 1 Başbakanlık, 2 TSYD Kupası Şampiyonluğu yaşayan Samet Aybaba, futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçti. Ankaragücü, Gençlerbirliği, Gaziantepspor gibi kulüplerde oldukça başarılı sonuçlar aldı. Gençlerbirliği, Aybaba döneminde, Türkiye Kupasını tarihinde 2. kez müzesine götürdü. Aybaba, başarılı teknik direktörlük kariyerini sürdürüyor.
ZİYA DOĞAN
1961 yılında Gümüşhanede dünyaya gelen Ziya Doğan, Beşiktaş alt yapısında futbola başladı. 1978-79 sezonunda A Takıma yükseldi. Kısa sürede mücadeleci futbolu ve çalışkanlığı ile takımın gözdesi oldu. Önceleri kafa vuruşları zayıftı. Toprak zeminli Şeref Stadında yaptığı idmanlar sayesinde bu eksikliğini kapattı ve uçarak attığı kafa golleriyle ünlendi. Orta saha oyuncusu olmasına karşın son derece gole yakın bir stili vardı. Beşiktaş formasıyla 9 sezonda 194 lig maçında 38 gol attı. Türkiye Kupasında da 9 golün altında onun imzası vardı. 1 kez A, 3 kez Ümit, 6 kez Olimpik olmak üzere 10 kez Milli formayı giydi. Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktörlük mesleğini seçen Doğan, Beşiktaşta Nevio Scalanın yardımcısı olarak çalıştı. 2001-2002 sezonunda ligin son sırasındaki Malatyasporun kümede kalmasını sağlayarak, bu meslekte de başarılı bir çizgi yakaladı. Ziya Doğan, Türk Futbolunda aranan teknik adamlardan biri olmayı, başarılı kariyerini sürdürüyor.
RIZA ÇALIMBAY
2 Şubat 1963 yılında Sivasta doğan Rıza Çalımbay, futbola Beşiktaş Minik Takımında başladı. Bitmez, tükenmez enerjisi ve saha içindeki çalışkanlığı nedeniyle Atom Karınca lakabı ile anıldı.
1980-81 sezonunda A Takım kadrosuna yükselen Rıza Çalımbay, orta sahanın sağında parladı. Ayrıca orta sahanın ortasında ve sağbek mevkiinin de alternatif adamıydı. Bireysel oyuna çok pirim tanıyan Türk futbolundaki ilk görev adamlarından biriydi belki de Rıza
Beşiktaş A Takımında 16 sezonda 494 lig maçında 41 gol kaydetti. Birinci lig tarihinde en çok forma giyen Beşiktaşlı futbolcu unvanını kazandı. Futbol yaşamı boyunca sadece Beşiktaş formasını giyen Rıza Çalımbay, unutulmaz kaptanlardan biri oldu.
16 yılda 6 Lig, 3 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanığı, 1 Başbakanlık ve 6 TSYD Kupası şampiyonluğu yaşayan Çalımbay, 1996 Temmuzunda yaptığı jübile ile futbolu bıraktı.
37 kez A, 8 kez Ümit ve 6 kez de Genç olmak üzere toplam 51 kez Milli formayı giydi. 13 Kasım 1991′de 3-1 kaybettiğimiz İrlanda Cumhuriyeti maçında tek golümüzü penaltıdan kaydetti. Fenerbahçeye 6, Galatasaraya da 1 gol atan Rıza, derbilerdeki üstün performansıyla dikkatleri çekti.
1992′de UNICEFin düzenlediği maçta Dünya Karmasında yer alan ve Alman Milli Takımına karşı sahaya çıkan Rıza, bu onuru alan ilk Beşiktaşlı olmayı da başarmıştı.
1995-96 sezonunda Beşiktaş formasıyla jübile yaparak yeşil sahalara veda eden Rıza Çalımbay, futboldan hiç kopmadı ve kariyerine antrenörlük yaparak devam etti. 2 yıl Ümit Milli Takım Teknik Direktörlüğü yapan Rıza Çalımbay, 2000 Avrupa Şampiyonasında Avrupanın ilk 8 takımı arasına kalan A Milli Futbol Takımımızda Teknik Direktör Mustafa Denizlinin yardımcısıydı. 3 ay İngilterede antrenörlük kursuna katılan Rıza Çalımbay, 2000-2001 sezonunda Christoph Daumun yardımcısı olarak Beşiktaşta görev aldı. Bir süre Göztepeyi çalıştıran Çalımbay, sonra Denizlisporda elde ettiği başarılar ile adından çok söz ettirdi. Göreve geldiğinde, ligde sondan 5. sırada yer alan Denizlisporu bir sezon sonra UEFA Kupasında 4. tura kadar çıkarmayı başardı. Ankaragücünde ve 2004-2005 sezonu ilk yarısında Çaykur Rizesporda başarılı kariyerine devam etti ve 2005 yılı Ocak ayında Beşiktaşa teknik direktör oldu. Aynı yıl görevinden ayrıldı.
ERTUĞRUL SAĞLAM
Ertuğrul Sağlam, 1970 yılında dünyaya geldi. Futbola Fenerbahçe altyapısında başladı. Oradan Samsunspora transfer oldu. 1994-95 sezonunda Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş Ertuğrulu transfer etmek için yarışıyordu. Samsunsporda gösterdiği olağanüstü performansla Üç Büyüklerin gözdesi olan genç yıldız, Beşiktaşla anlaştı.
Beşiktaştaki ilk sezonunda aşırı baskı yüzünden uzun süre bekleneni veremedi. Sezon sonuna doğru toparlanan Ertuğrulun müthiş performansı ve 23 golü Beşiktaşı şampiyonluğa taşıdı. Beşiktaş formasıyla geçirdiği 6 sezonda toplam 167 Lig maçı oynadı ve 83 gol attı.
22 kez A Milli Takım forması giyen Ertuğrul Sağlam, 8′i Beşiktaşta oynadığı dönem olmak üzere toplam 11 gole de imzasını attı.
2000-2001 sezonunda Samsunsporlu Ermanla takas eldidi. Futbolu Samsunsporda bırakan ve antrenör olarak Türk Futboluna hizmetlerini sürdüren Ertuğrul Sağlam, efendiliği ve çalışkan futboluyla Beşiktaş taraftarının sevgisini kazanan bir oyuncuydu.
Ertuğrul Sağlam, 1 Haziran 2007-6 Ekim 2008 tarihleri arasında Beşiktaşın teknik direktörlüğünü yaptı.
NİHAT KAHVECİ
Kasım 1979′da İstanbulda doğan Nihat Kahveci, Beşiktaş altyapısında futbola başladı. 1997-98 sezonunda, takımda gençleştirme operasyonu yapan Toshack, onu hemen fark etti. Yasin, Savaş ve Aydınla birlikte Nihat da A Takıma girdi. Güçlü ayakları, uzaktan şut atma yeteneği ve süratiyle kısa sürede Beşiktaşın vazgeçilmez oyuncusu oldu.
2001-2002 sezonunda sergilediği performans onu Avrupaya taşıdı. Eski teknik direktör Toshack tarafından Real Sociedada transfer olan Nihat, Beşiktaş formasıyla 5 sezonda 115 lig maçı oynadı 27 gol attı.
2002 Dünya Kupasında da yer alan Nihat, Milli Takımın da vazgeçilmez oyuncuları arasında yer alıyor.
SERGEN YALÇIN
Türk futbolunun önemli yıldızlarından olan Sergen Yalçın, Beşiktaşımızın alt yapısından çıkıp Türkiyenin dünya çapında tanınan isimleri arasında yer almıştır.
Ali Rıza Sergen, 5 Kasım 1972′de İstanbulda dünyaya geldi. Babası Özer Yalçın, oğlunun da kendisi gibi futbolcu olmasını istedi ve alt yapımıza kayıt ettirdi. Alt yapı hocamız Serpil Hamdi Tüzünün elinde büyüyen Sergen Yalçın, Gordon Milnenin teknik direktörlüğü sırasında 1991 yılında A Takım kadrosunda yer almaya başladı.
Klas hareketleri ve futbol zekasıyla yeşil sahada parıldıyordu. Beşiktaşımızda altı sezon forma giyen Sergen, 2 lig şampiyonluğu, 1 Türkiye Kupası, 2 Cumhurbaşkanlığı Kupası ve 1 de TSYD Kupası başarılarına ortak oldu. 1996 yılında İstanbulspora transfer oldu, ardından da Siirt Jetpaspora geçti. Fenerbahçe, Trabzonspor ve Galatasaray takımlarında kısa süreler oynadı.
Sergen Yalçın, yuvasına Beşiktaşımıza 2002-2003 sezonunda yeniden döndü. Kulübümüzün kuruluşunun 100. yılında kazandığımız şampiyonlukta pay sahibi oldu. 2003-2004 sezonunda Şampiyonlar Liginde Chelsea gibi dünya devini İngilterede 2-0 yendiğimizde gollerin adı Sergen Yalçın idi.
Mükemmel golleri ile futbolseverlerin hafızalarından uzun süre silinmeyecek izler bıraktı.