Necdet ELMAS Türkiyenin En İyi Soyguncusu - Gangsteri

BorderLiNe
Banned

7 temmuz 1961 günü sabah saat dokuz sularında uzun boylu, yakışıklı bir adam çemberlitaş'ta bir banka şubesine girdi ve "kıpırdamayın! bu bir soygundur" dedi. uzun boylu, esmer tenli, siyah güneş gözlüklü ve douglas bıyıklı soyguncu, o yıllarda moda olarak seyredilen ayhan işık'ın kanun namına filminden çıkagelmişti adeta...
soygun başlamıştı, banka çalışanları şaşkındı, önce şaka sandılar ama şaka değildi. gerçekten de bu bir soygundu hem de film gibi. bu onun ilk soygunuydu ama bununla yetinmeyecekti. o çok banka soyup, zengin olup bütün fakirlere yardım etmek ve iki oğlunu da avrupa'da okutmak niyetindeydi. bu nedenle cezaevinden firar etmişti. hem de 26 mayıs 1960 gecesi, yani askerlerin yönetime el koydukları saatlerde.
26 mayıs'ı 27 mayıs'a bağlayan gece...
o, soygunlara başladığında süleyman henüz başbakan olmamıştı. 12 mart muhtırası verilmeden, deniz gezmiş ve arkadaşlarının asılmalarından yıllar önceydi. o, 26 mayıs 1960 gecesi firar etmiş ve 7 temmuz 1961 günü de ilk soygununu gerçekleştirmişti. 8 temmuz 1961 günü gazetelerin birinci sayfalarında istanbul'da, hem de sıkıyönetim altındaki istanbul'da büyük bir cüretle banka soyan esrarengiz bir 'gangster'den söz ediliyordu. siyah gözlüklü, uzun boylu, davudi sesli bir adam güpegündüz bir banka soymuştu. 'ganster', nam-ı diğer 'gang buster of istanbul' elbette bir banka soymakla yetinmeyecekti. kendisini yakalamak için seferber olan kolluk kuvvetleri ve hakkında olmadık şeyler yazan gazetelerle dalga geçercesine... 'gangster'i kimse durduramıyordu.
27 mayıs 1960'ta ordu adına ülke yönetimine el koyan orgeneral cemal gürsel bu kez cumhurbaşkanı olarak 'gangster' olayına el koyuyordu. sıkıyönetime, yüzlerce asker ve polisin seferber edilmesine rağmen 'gangster' bir türlü yakalanamıyordu. 'gangster'li haberler manşetlerden bir türlü inmiyordu. ülkede barış ve istikrarı sağlamak için yönetime el koyanlar da şaşkındı. 27 mayıs 1960'ta yapılan askeri darbeden sonra iş başına gelen dönemin cumhurbaşkanı cemal gürsel de durumdan rahatsızdı ve "eğer hürriyetler suistimal edilirse yeni bir ihtilal olabilir" diyordu. gürsel'in bu sözlerine basın geniş yer veriyordu. çünkü 'gangster' ikinci soygununu gerçekleştirdiği bankada, soygun anında elindeki dört yüz elli lirasını bankaya yatırmak için sıra bekleyen müşteriye "sen ne iş yaparsın" diye sormuş o da "işçiyim" deyince bunun üzerine, "ben işçinin parasını" almam demiş... bu nedenle 'gangster'in komünist olduğundan şüphelenen gürsel bu anlamlı açıklamayı yapmıştı.
gürsel'in sözünü ettiği darbe on yıl sonra yapılacaktı ama 'gangster' ya da gangsterlere karşı değil. gürsel'in deyimiyle 'hürriyetleri suistimal' edenlere, yani komünistlere karşı yapılmıştı. 12 mart 1971 ve 12 eylül 1980'de iki askeri darbe yapılacaktı. 12 eylül'den sonra, 'gangster'in yaptığı soygunlar devlet içinde çeşitli kademelere yerleşmiş kimseler tarafından yapılacak ve bu işe de soygun değil, 'hortum', bu işi yapanlara da 'gangster' veya soyguncu değil, işadamı ve bürokrat denecekti...

on iki günlük 'yarış'
elbette bu basit bir asayiş sorunu değildi, merkez komutan tuğgeneral yusuf alpmansu komutasında tam yedi yüz asker ve polisten oluşan birlikler geniş çaplı bir operasyon başlatıyorlardı. bu sıradan bir operasyon değildi, cumhurbaşkanı gürsel düğmeye basmıştı. o güne kadar görülmedik bir durumdu; iki keşif uçağı ve bir helikopter desteğiyle sürdülen operasyon. geceli gündüzlü tam on iki gün boyunca bir sürek avı yaşandı, istanbul'da sokak sokak ve ev ev her yer didik didik arandı. bir 'gangster'i yakalamak içindi tüm bunlar, merkezi otoriteye göre 'gangster' komünistti ve ne pahasına olursa olsun yakalanmalıydı. çünkü "ben işçinin parasını almam" demişti bir kere. hem de kendi ağzıyla itiraf etmişti. ama o ne komünistti ne herhangi bir örgüt mensubu.
kovalamaca aralıksız tam on iki gün on iki gece sürdü. kuyruklu chevrolet'si ve peşindeki asker, polis kalabalığı ile istanbul sokaklarında dolaşan gözü kara, çapkın adam artık bir efsaneydi. o, emniyet kayıtlarına geçen adıyla necdet elmas, halk arasındaki adıyla efsane, gazetelerdeki adıyla 'gangster'di. art arda gerçekleştirdiği banka soygunlarıyla 1961 yılının sıkıyönetimli günlerinde ülke gündeminin birinci sırasına oturan ve günlerce gazetelerin manşetlerinde inmeyen necdet elmas, 59 model chevrolet'siyle defalarca köşeye sıkıştırılmasına rağmen, her defasında polisi bir tur geride bırakmıştı
banka soyarken karşılaştığı işçiye "ben işçinin parasını almam" diyen bu adam, deli gibi kullandığı otomobilinin geniş kanatlarının ardında neredeyse tamamı kadınlardan oluşan bir hayran kalabalığı bırakmıştı. romantikti, yakışıklıydı. soyduğu bankalarda çalışan kadın memurlar, polise ifade verirken onu birgün kendilerini almaya gelecek olan beyaz atlı prensten söz eder gibi anlatıyorlardı.
onu yakalamak için yüzlerce asker ve polis seferber oldu, bütün anayollar kesildi, helikopterler, uçaklar havalandı. ancak her defasında kaçmayı başardı. üstelik kaçarken de arkasında sahte mektuplar bırakıp, polisle, gazetecilerle, bütün bir kamuoyu önünde dalga geçmeyi de ihmal etmiyordu. daha önce kendisini hırpalayan polislerden nefret etmişti, şimdi elinin altında sten marka otomatik tabancası vardı. bir daha asla yakalanmaya ve teslim olmaya niyeti yoktu. gerekirse çatışarak ölecekti. hukuk fakültesi öğrencisi olduğu günlerde seyrettiği kanun namına'da polisin 'teslim ol' çağrısına ateşle karşılık veren ayhan işık gibi çatışarak ölecekti. lakin film kopmuştu, ihanet vardı. ve 'gangster', yani necdet elmas da sonunda ihanete yenik düşmüştü. o sıradan bir suçlu değil, zeki, bilgili, karizmatik bir adamdı. mahkemede konuşurken söyledikleri dramatik filmlerin final cümlelerini andırıyordu.
on iki gün boyunca polisi peşinden koşturan, arkadaşa sadakati her şeyin üzerinde tutan, tatbikat için götürüldüğü banka şubesinde bile kadınlara kur yapmaktan vazgeçmeyen bu adamı, sararmış gazete sayfalarından, cengiz erdinç gün ışığına çıkardı. bir döneme damgasını vuran 'gangster'i, polisiye roman tadında kaleme alan erdinç'in geniş araştırmasının ürünü olan bu kitap alfa yayınları'ndan çıktı. (radikalden alıntı )

NOT : KENAN İMİRZALIOĞLU NECDET ELMASIN HAYATINI KONU ALAN FİLMDE NECDET ELMASI CANLANDIRCAK..
 
Gila
Moruk Moderator
Site Yetkilisi
Nerden de bulursun Necdet Elmas'ı :D:D:D:D

Kendisiyle birebir görüşme şansım oldu

Beşiktaş'ta bir büfesi vardı.

kendine ait vites, debriyaj sistemi olan bir şevrole arabası olduğunu ve zamanının en hızlılarından olduğunu biliyorum
 
BorderLiNe
Banned
Nerden de bulursun Necdet Elmas'ı :D:D:D:D

Kendisiyle birebir görüşme şansım oldu

Beşiktaş'ta bir büfesi vardı.

kendine ait vites, debriyaj sistemi olan bir şevrole arabası olduğunu ve zamanının en hızlılarından olduğunu biliyorum
Ben bulurum :D gangster ve seri katillere ilgim oldukca yuksek :p
ben dönemine yetişememiş olsamda adam büyük adammış..
abd de de John Dillinger adında banka soyguncusu vardı hatta filmi yapıldı. Public enemies die..
Bizim adamımızın neyi eksik :p
bizimkininde filmi şimdi yapılıyor..
 
kolonya
Forum Ustası
o değilde kitabın kapağındaki arabaya bittim. 'benzin bitene kadar değilde lastikler eskiyene kadar gezeceksin.' bunuda bir filmde birisi söylüyordu ama kim unuttum.
 
vodoks®™©
Forum Ustası
Ben bulurum :D gangster ve seri katillere ilgim oldukca yuksek :p
ben dönemine yetişememiş olsamda adam büyük adammış..
abd de de John Dillinger adında banka soyguncusu vardı hatta filmi yapıldı. Public enemies die..
Bizim adamımızın neyi eksik :p
bizimkininde filmi şimdi yapılıyor..
onun filmi siyah- beyaz'dır... ( trt vermişti vaktiyle..)

o zamanlar ben bile dünyada yok idim...:p

sen nereden bilirsin bre border ? :D

o değilde kitabın kapağındaki arabaya bittim. 'benzin bitene kadar değilde lastikler eskiyene kadar gezeceksin.' bunuda bir filmde birisi söylüyordu ama kim unuttum.
izzet günay olmasın ?... :p

yabancı bir filmden alıntı ise james dean falandır...
 
SerKan1923
Banned
Necdet ELMAS (Türkiye'nin İlk Gangsteri)




























Aşağıdaki Metin Cengiz Erdinç’in “Gangster – İstanbul’da 12 Günlük Kovalamaca” Adlı Kitabından Alıntıdır:


8 Temmuz 1961 günü gazetelerin birinci sayfalarında İstanbul’da hemde sıkıyönetim altındaki İstanbul’da büyük bir cüretle banka soyan esrarengiz bir gangsterden söz ediliyordu. Siyah gözlüklü, uzun boylu, davudi sesli bir adam güpegündüz bir banka soymuştu. Çemberlitaş’taki Buğday Bankası’ydı bu. 59 Chevrolet’in o kadar hayranıydı ki, ilk banka soygununa bile şoför Halim’in kullandığı ördek yeşili 59 Chevrolet taksiyle geldi. Necdet Elmas, soygun sonrası şoförü indirip, kendisinin devam ettiği kuyruklu Chevrolet’le ustaca uzaklaşmayı başarmıştı. Topkapı’da terkedilmiş “59 Chevy”; polis telsizlerinden cızırtılı bir şekilde yankılanırken O Yeşil Chevrolet’in geniş kanatlarına imzasını çoktan atmıştı bile.

Yapacağı soygunlarla yoksulluğa kafa tutmayı hedeflemişti. Hatta soygun esnasında vezneden para çeken işçiye, ben işçinin parasını almam demesini bilmişti. Çok para kazanarak yoksullara yardım edecek ve oğullarına iyi bir eğitim verebilecekti. Çünkü kendisi ekonomik problemler dolayısıyla Hukuk eğitimini 2.sınıfta sonlandırmak zorunda kalmıştı. İkinci soygun hazırlığı tamamlanmıştı. Hedef Kazlıçeşme’deki İş Bankası şubesiydi. Arkadaşı ile birlikte gök mavisi ve siyah renkli iki ayrı 59 Chevrolet’le işe koyuldular. Bagaja, topuk kısmına yakın yerden kesilmiş üç parça pembe naylon kadın çorabı itinayla katlanıp konmuştu. Her iki otomobil de arka kapılarından başlayıp çekik gözlü stop lambalarına kadar yayılan heybetli kanatlarıyla melekleri andırıyordu. Sekiz silindirli arabayı çalışır halde bırakmıştı Necdet Elmas bankaya girerken. İki dakika sonra bankadan çıktığında çuvalında 165,850 lira vardı. Caddede bulunan birkaç kişi sekiz silindirin kulağı tırmalayan homurtusuyla irkilmişti. Arka tekerleklerinin üzerine çökerek yıldırım gibi fırlayan geniş kuyruklu siyah Chevrolet İstanbul’da yerleşik yabancıların kullandığı siyah üzerine turuncu renkli plakalardan birini taşıyordu ve camları motor yağına bulanmış üstüpüyle sıvandığı için içeridekiler seçilemiyordu. Şehrin pek de kullanılmayan arka yollarını ezbere bilen gangster ve ortağı Sarıyer üzerinden geldikleri Istırancalar’da önce sarılıp öpüşerek zaferlerini kutladılar. Dikiz aynalarını, teybini ve sonradan taktıkları plakasını söktükleri siyah 59 Chevrolet’i bir dere yatağına yuvarlayan iki ortak, gök mavisi 59 Chevrolet’leriyle Bebek sırtlarına geri dönerek arabalarında yaşamaya devam ettiler. Bu arada gangsterin “yemleri” de hedefini bulmuş, polis bankadan binlerce lira çalan bir adamın otomobilin radyo, pikap ve aynalarını çalmaya tenezzül etmeyeceği kanaatine varmıştı. Bu arada polis farkında olmadan can alıcı bir işe de girişti; 59 model Chevrolet’lerin tümünü araştırmaya başladı. Soygunları tereyağından kıl çeker gibi halledip en ufak bir iz bile bırakmadan kaybolan Necdet Elmas, asker polis işbirliğine rağmen, helikopterleri bile kuyruklu Chevrolet’iyle saf dışı bırakabilmişti.

Kuyruklu Chevrolet’leriyle birkaç banka soygunu daha gerçekleştiren Necdet Elmas, ihbar sonucu yakalanıp Davutpaşa’daki Sıkıyönetim karargahına teslim edilmeye götürülürken, hiç sevmediği polislerin bir jest olarak getirdiği 1960 model siyah Chevrolet’i görünce gülümseyerek, “Bunların 71 modelleri nasıl olacak acaba?” diye sordu. Hepsi 12 gün süren bir kovalamacaydı. Kuyruklu Chevrolet’i ve peşindeki asker, polis kalabalığı ile İstanbul sokaklarında dolaşan gözü kara, çapkın adamın yarattığı efsane hiç unutulmadı. O yeraltı dünyası kadar 60′lı yılların “değişim” isteyen kuşağının da kahramanı oldu ama CHEVROLET’lerden hiç vazgeçmedi.

Yargılama sonucu Necdet Elmas 20 yıl, suç ortağı ise Necdet Sinkil ise 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Necdet Elmas’ın mahkemedeki son savunması oldukça manidardır:

“Duruşmalar sırasında mahkemenizi incitecek bir şey söyledimse bunu haleti ruhiyeme atfetmenizi rica ederim. Suçta bir kasıt aranırsa benim bu suçta bir kastım yok. Suç bir kir, ceza ise bir banyodur. Ben bu banyoda yıkanacağım. Banyonun dozu fazla kaçırılırsa bu banyo fayda değil zarar tevlit eder. İleride bir kitap yazıp durumu efkarı umumiye arzedeceğim. Müdafalar tali derecede kalır. Esas müdafanın vicdanlarınızda yapılmasını istiyorum. Adalet önünde boynum kıldan incedir.”

Türkiye’nin ilk gangsteri Necdet Elmas polis ve askerleri günlerce peşinden koşturdu. Kayıtlara göre Necdet Elmas ilginç yöntemlerle çalışan, güçlü ikna yeteneği olan, zeki, yetenekli ve kıvrak bir otomobil hırsızıydı. 12 yaşında evi terk etmiş, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni ikinci sınıftan terk edip, bir süre belediyede memur olarak çalışmış. En büyük tutkusu olan çaldığı Chevrolet’ler yüzünden 11 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Hapishaneden firar etmiş, polisle girdiği çatışmada yakalanmıştı. Sultanahmet Cezaevi’ne gönderilmiş, hastaneye sevk almış, hastane dönüşü askeri ikna ederek Emirgan’a rakı içmeye götürmüş, tuvalet penceresinden kaçmıştı. Kaçarken aklında kanserden öldüğünü öğrendiği yedi yaşındaki oğlu vardı. Oğlunu yoksulluktan kaybetmişti. Hapiste karar vermişti yoksulluğa meydan okuyacaktı. Diğer iki oğlunu Avrupa’da okutacak, zengin olup yoksullara yardım edecekti. Yukarıdaki anlatılan banka soygunlarını planladı ve harekete geçti. Yanından hiç ayırmadığı Chevrolet yine onunla beraberdi.

Soygunlardan sonra yargılanıp mahkeme kararı açıkladığında her şeyin bittiğini anladı. 20 sene ağır hapse, 20 yıl da nezaret altında tutulmasına karar verildi. Sultanahmet Cezaevi’ne gönderildi. Bir süre sonra kaçmaya kalktı, son anda yakalandı. Cezaevi müdürü Necdet Elmas’ı hücreye attı. İki hafta boyunca öldüresiye dövüldü. Gözleri şişlikten kapanmış, kafası yarılmış, kaburgaları kırılmış yerde yatıyordu. Revire kaldırdılar. Birkaç ay sonra iyileşebildi. Bir daha kaçmaya yeltenmedi. İnfaz yasasından yararlanarak cezaevinden çıktı.

Gazetelerde hakkında çıkan en son haberse, Salacak’ta yaptığı araba kazası oldu. Hiçbir basın organına konuşmadı. Anlatılanlar, yazılanlar efsanesini artırdı. Bugün hakkında bilenen tek şey, Beşiktaş’ta bir büfesinin ve bir mezeci dükkanının olduğu ve Chevrolet’leri hâlâ çok sevdiği…
 
fearof
Forum Ustası
Amerikan filmlerinden aşina olduğumuz “gangster”ler, genelde iyi yürekli, ama diğer yandan azılı bir soyguncu olurlar. Bu filmleri izlerken aksiyon her ne kadar hoşumuza gitse de, konu pek de inandırıcı gelmez. Bir insanın hem profesyonel soyguncu olup hem de iyilik barındırması ancak hayal ürünü olabilirmiş gibidir. En azından biz öyle düşünürdük bu öyküyü öğrenene kadar…

Eğer bir gerçek hayat gangster’i tanımak istiyorsanız, sizi Türkiye’de bu işi profesyonel olarak yapan ilk suçlu Necdet Elmas’la tanıştırmak isteriz.

1. Necdet Elmas hayatı boyunca içinde isyan duygusu taşımış bir kahramandı ama kimsenin ondan haberi yoktu. Ta ki, 1961 yılında yaşanan efsanevi banka soygununa kadar




O yıl İstanbul Çemberlitaş’taki Buğday Bankası’na, uzun boylu, irice güneş gözlükleri ve sağ yanağında yara izi olan bir adam girdi takım elbisesiyle… Ve 6,35’lik tabancasını çekerek bağırdı. “Kimse kıpırdamasın, vururum”.



Bu kişi Necdet Elmas’tı ve içinde 200 bin Liradan fazla para olan çantayı aldı. Kendisini durdurmayı denemek gibi bir hataya düşen banka müdürüne tek el ateş ederek ağır yaraladı. Sonra kapıda beklettiği Chevrolet arabaya binerek olay yerinden uzaklaştı.


2. İlk soygunun ardından kayıplara karışan gangster bir ay aradan sonra, bu sefer İş Bankası Kazlıçeşme Şubesi’ne baskın yaptı; “Hepinizi yakarım, herkes ellerini kaldırsın ve vezneye geçsin!”




Bu olay yaşandığında ülkede sıkıyönetim vardı ve soyduğu banka, polis karakoluna sadece 30 metre uzaklıktaydı.


3. Bankadaki 12 kişi takım elbiseli gangsterin emrini hemen uyguladı. Bu sırada gangster ilerde korkuyla duran gariban görünümlü adamı fark etti





4. Yanına yaklaşıp; “Sen ne iş yaparsın?” diye soran ganstere adam korkuyla; “İşçiyim” yanıtını verdi. İşte gangster büyük etki yaratan sözlerini bu sırada söyledi: “Korkma, ben işçinin parasını almam.”




Bu sözler sayesinde esrarengiz gangster gizli bir hayranlık kazanmıştı. Bankadaki insanlar bile ifade verirken neredeyse onu övecek gibi konuşmuşlardı.


5. O gün gangster, vezneciden aldığı paraları torbaya doldurduktan sonra, kapıda duran Chevrolet’ine atlayıp kaçtı.




Olaylar günlerce gazete manşetlerinden inmedi ve soyguncuyu ihbar edene 100 bin Lira ödül konuldu. Sıkı yönetim döneminde komutanlığın oldukça canını sıkmıştı bu olay. Çünkü bir türlü yakalayamadıkları bu adam yüzünden itibarları zarar görüyordu.


6. Sonunda o kişinin hapisten kaçan Necdet Elmas olduğu öğrenildi. Elmas, tutkunu olduğu Chevrolet’inde uyuyor, kadınları çok seviyor, polislerden ve zenginlerden ise nefret ediyordu.





7. Necdet Elmas cezaevinde olduğu dönem oğlunu kanserden kaybetmişti. 4. karısı onu terk etmek istiyordu. Firarının ve düzene baş kaldırmasının nedenleri bunlardı.




Necdet Elmas ayrıca İstanbul Hukuk Fakültesini 2. sınıfta bırakmış bir adamdı.


8. Elmas’ın daha önce hapse girmesinin nedeni de özel olarak Chevrolet arabaları çalma tutkusuydu.




Ülkenin bütün dedektifleri, askeri, polisi onu arayıp bulamazken, onun meşhur Chevrolet’i ise en büyük ipucuydu. Çaresizlikten, Chevrolet’i olan tüm insanlar hedef haline gelmişti. Sırf bu sebepten ölen vatandaşlar bile oldu.


9. Elmas’ın, gazetelere dalga geçercesine yolladığı “Gang Buster İstanbul” imzalı mektuplar kendisini yakalamaya çalışanları daha da çıldırtıyordu .





10. Elmas, polisi defalarca atlattı, sürekli plakasını değiştirdi, hatta polisin ve jandarmanın çok yaklaştığı bir operasyonda, izini kaybettirmek için arabasına kıyarak yakmışlığı bile var.





11. Ama hükümetin 100 bin Lira teklifi, Elmas’ın akrabası Muzaffer Balçık’ı büyülemeyi başardı ve Elmas’ın suç ortağı olan Necdet Sinkil ile Darıca’da saklandıkları yeri ihbar etti




Bu ihbar üzerine polis ve askerler Elmas’ın ve suç ortağının saklandığı evi bastılar. Ama aldıkları cevap daha da efsaneydi; “Bana bakın, zaten kafam bozuk, üzerime varmayın ha! Yoksa ya intihar edeceğiz ya da yaylım ateşi açacağız. Kıyamet o zaman kopacak! Evvela şefinizle konuşmak istiyorum.”


12. Bu baskında Elmas teslim oldu. Evden çıkmadan önce tıraş olmuş, saçlarını taramış, en yakışıklı haliyle dışarı çıkmış ve olay yerindeki kadınlara kur bile yapmışt.





13. 20 yıl hapis cezasına çarptırılan Elmas’ın, mahkemesindeki son sözleri ise bir filmin son sahnesi gibi:




“Duruşmalar sırasında mahkemenizi incitecek bir şey söyledimse bunu haleti ruhiyeme atfetmenizi rica ederim. Suçta bir kasıt aranırsa benim bu suçta bir kastım yok. Suç bir kir, ceza ise bir banyodur. Ben bu banyoda yıkanacağım. Banyonun dozu fazla kaçırılırsa bu banyo fayda değil zarar tevlit eder. İleride bir kitap yazıp durumu efkarı umumiye arzedeceğim. Müdafalar tali derecede kalır. Esas müdafanın vicdanlarınızda yapılmasını istiyorum. Adalet önünde boynum kıldan incedir.”


14. Necdet Elmas hakkında yıllarca konuşulup yazılmaya devam edildi. Ve bir af sayesinde cezaevinden çıktı.




Cezaevinden çıktıktan sonra kendisinin çeşitli yerlerde çekilen fotoğrafları ortaya çıktı. Sonrasında ise bu hikaye tamamen unutuldu. Söylentilere göre şu anda Beşiktaş’ta bir büfesi var ama kendisini sadece ismen tanıyorlar.

KAYNAK:
 
mydos
Forum Ustası
Kardeş bazı konuları
tekrar tekrar verme
sen iki kere ben de bir kere verdim

Ben yapsam Mod.lar konuyu hemen kapatıyor
sen torpillisin galiba :p
 
fearof
Forum Ustası
Kardeş bazı konuları
tekrar tekrar verme
sen iki kere ben de bir kere verdim

Ben yapsam Mod.lar konuyu hemen kapatıyor
sen torpillisin galiba :p
Saygıdeğer Mydos;

Birincisi eğer öyle bir durum söz konusuysa lütfen linklerini yaz ki sayın Mod'lar gerekeni yapıp konuyu kapatsınlar.

Bundan Senin gibi gocunmam aksine dikkatsizliğimden dolayı kendime kızarım.

İkincisi '' Wardom'da torpilli olmak'' konusuna gelirsek keşke öyle bir ayrıcalığa sahip olabilsem ama ne yazık ki Wardom 'da yöneticilik yapan Mod'lar böyle ayırımcılıklara karşılar. Dolayısıyla Gülen yüz arkasına sığınarak hem Bana hemde çaktırmadan yönetime giydirme istesen.
 
Üst