SerKan1923
Banned
















Enver Paşa (İsmail Enver) 23 Kasım1881, İstanbul - ö. 4 Ağustos 1922, Tacikistan), Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında etkin olan Osmanlı asker ve siyaset adamı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurucu ve önderleri arasında bulunmuş, 1913'te Bâb-ı Âli Baskını adı verilen askeri darbeyle cemiyetin iktidara gelmesini sağlamış, 1914'te Almanya ile askeri ittifaka önayak olarak Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesine öncülük etmiş, savaş yıllarında "Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili" sıfatıyla askeri politikayı yönetmiştir.
I. Dünya Savaşı'nın yenilgi ile sonuçlanması üzerine, Almanya ve Rusya'da Türk halklarının biraraya getirilmesi amaçlı pek çok mücadelede bulunmuş, Sovyet hükûmetinin desteğini kaybettikten sonra Orta Asya'daki Türk halklarını ayaklandırmak amacıyla gittiği Türkistan'da Bolşeviklere karşı yaptığı bir çatışma sırasında ölmüştür.
1914'te Padişah Abdülmecit'in torunu (Şehzade Süleyman'ın kızı) Naciye Sultan'la evlenerek Osmanlı hanedanına damat olmuştur. Bu evlilikten Türkân Mayatepek (ö.1989) ve Mahpeyker Ürgüp adlı kızları ve Ali Enver Akoğlu (1921-1971) adlı bir oğlu vardır. Enver Paşa, Genel Kurmay eski başkanlarından Kazım Orbay'ın da kayınbiraderiydi.
Yaşamı
1881de İstanbulda dünyaya geldi. Babası Hacı Ahmet Paşa, annesi Ayşe Hanımdır. Ailenin 6 çocuğundan en büyüğüdür. Önce Nafia Nezareti (Bayındırlık Bakanlığı)nda fen memurluğu yapan daha soran surre emini olarak sivil paşalık rütbesine yükselen Hacı Ahmet Paşanın görevi nedeniyle çocukluğu farklı şehirlerde geçti. İlkokulu İstanbul'da okuduktan sonra 1894te Manastır Askeri Rüştiyesini, 1897de İstanbuldaki Soğukçeşme Askeri İdadisini tamamladı. Harp okulunu 1899'da piyade teğmeni olarak bitirdikten sonra, 1902'te kurmay yüzbaşı olarak Harp Akademisinden derece alarak mezun oldu. Selânik'teki Üçüncü Ordu'nun emrine girdi.
Manastır ve Üsküpte çeşitli askeri görevlerde bulunduktan sonra 1904te kolağası, 1905te kurmay, 1906da binbaşı oldu. Ekim 1907'de Manastır civarında eşkiya takibi ile görevlendirildi. 1908 yılına kadar devam ettiği bu görev sırasında Bulgar çetelerine karşı verdiği mücadeleler, onda milliyetçilik fikrinin gelişmesinde rol oynadı. Amcası Yüzbaşı Halil Bey ile konuşarak merkezi Pariste bulunan Jön Türk Hareketinin Selanikteki bir kolu olan Osmanlı Hürriyet Cemiyetine (sonraki adıyla İttihat ve Terakki Cemiyeti) katılmayı kabul etti. Bursalı Mehmet Tahir Bey'in rehberliği ile cemiyete, on ikinci üye olarak kabul edildi. Kendisine Cemiyetin Manastır şubesini kurma görevi verildi.
Hürriyet Kahramanı
İttihat ve Terakkinin başlattığı ihtilal hareketleri içinde yer alan Binbaşı Enver Bey, kızkardeşi Hasene Hanım'ın eşi olan ve sarayın adamı olarak bilinen Selanik Merkez Kumandanı Kurmay Albay Nazım Beyi öldürme planı içinde yer aldı. 11 Haziran 1908 günü gerçekleşen suikast girişimi Nazım Bey'in ve onu öldürmekle görevli fedai Mustafa Necip Bey'in yaralanması ile sonuçlanırken Enver Bey, Divan-ı Harbe sevkedildi. Ancak İstanbula gitmek yerine 12 Haziran gecesi dağa çıkıp ihtilal başlatmak üzere Manastır'a doğru yola çıktı. Resne'de Resneli Niyazi Bey'in dağa çıktığını öğrenince Manastır yerine Tikveş'e yöneldi ve cemiyeti orada yaymaya çalıştı[2].Ohrili Eyüp Sabri Bey de onu izledi. Bu hareket padişah tarafından II. Meşrutiyet'in ilan edilmesinde önemli rol oynadı. Dağa çıkan subaylar arasında en kıdemlisi olduğu ve önemli faaliyetler gerçekleştirdiği için Enver Bey, bir anda hürriyet kahramanı olarak kabul edildi, İttihat ve Terakki Cemiyetinin askeri kanadının en önemli isimlerinden birisi oldu. Meşrutiyetin ilanından sonra Makedonya Genel Müfettişliği ve Berlin askeri ateşeliği gibi görevlerde bulundu.
Berlin Askeri Ataşeliği
5 Mart 1909da Berlin Askeri Ateşesi olarak görevlendirilen Enver Bey, bu görev sırasında Alman kültürü ile tanıştı ve çok etkilendi. İstanbulda 31 Mart Olayının patlak vermesi üzerine geçici olarak yurda döndü. İsyanı bastırmak üzere Selanik'ten İstanbul'a giden ve komutanlığını Mahmut Şevket Paşa'nın üstlendiği Hareket Ordusuna katıldı; hareketin kurmay başkanlığını Kolağası Mustafa Kemal Bey'den devraldı. İsyan bastırıldıktan sonra II. Abdülhamit tahttan indirilmiş, yerine Mehmet Reşat geçmişti. Kurulan İbrahim Hakkı Paşa kabinesinde Harbiye Nazırlığı görevi beklenildiği gibi Enver Beye değil, Mahmut Şevket Paşaya verildi.
Enver Bey, isyan bastırıldıktan sonra tekrar Berline gitti. 1911de İstanbula döndü ve Sultan Mehmet Reşatın yeğeni Naciye Sultan ile nişanlandı. Arnavutlukta çıkan isyan üzerine gittiği İşkodrada isyanın bastırılmasında etkili oldu. Daha sonra Berline geçtiyse de İtalyanların Trablusgarpa saldırmaları üzerine yurda döndü.
Trablusgarp Savaşı
İtalyanlara karşı bir gerilla savaşı yürütülmesi fikrini İttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerine kabul ettirdikten sonra Kolağası Mustafa Kemal Bey ve Paris Ataşemiliteri Binbaşı Fethi (Okyar) Bey ile bölgeye giden Enver Bey, Bingazi ve Derne'deki kuvvetlerin başına geçti; 20 bin kişiyi seferber etmeyi başardı ve adına para bastırarak bölgeye hakim oldu. Bir yıl süren mücadele sonunda, Balkan Savaşının başlaması üzerine diğer Türk subaylarla birlikte İstanbul'a çağrıldığı için bölgeyi terk etti. İtalyan kuvvetlerine karşı verdiği başarılı mücadele nedeniyle 1912'de yarbaylığa yükseldi.
Balkan Savaşı ve Bâb-ı Âli Baskını
Balkan Savaşına katılmak üzere diğer gönüllü subaylarla birlikte Bingaziden ayrılan Yarbay Enver Bey, düşman kuvvetlerinin Çatalcada durdurulmasında önemli rol oynadı. I. Balkan Savaşı yenilgi ile sonuçlanmıştı. Kamil Paşa hükümeti, kendilerine Londra Konferansında önerilen Midye-Enez sınırını kabule yanaşıyordu. İttihatçıların kendi aralarında yaptığı ve Enver Beyin de katıldığı toplantıdan zor kullanarak hükümeti devirme kararı çıktı. 23 Ocak 1913 günü Enver Beyin öncü rolü oynadığı Bâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Baskın sırasında Harbiye Nazırı Nâzım Paşa, Yakup Cemil tarafından öldürüldü; Enver Bey, Mehmet Kamil Paşaya istifasını imzalattı ve padişahı ziyaret ederek Mahmut Şevket Paşanın sadrazam olmasını sağladı. Böylece İttihat ve terakki Cemiyeti askeri darbe ile iktidarı ele geçirmiş oldu.
Bâb-ı Âli Baskını'ndan sonra, Enver Bey, Bulgar ordusu başka cephelerde savaşmakta olduğundan, direnişle karşılaşmadan, 22 Temmuz 1913'te Edirne'ye girdi. Bu gelişme üzerine saygınlığı artan Enver Bey, Edirne Fatihi ünvanını aldı. Rütbesi albaylığa (18 Aralık 1913), kısa bir süre sonra da generalliğe (5 Ocak 1914) yükseltildi. Hemen ardından istifa ettirilen Harbiye Nazırı Ahmet İzzet Paşanın yerine Harbiye Nazırı oldu. Bu arada, Sultan Mehmet Reşatın yeğeni Emine Naciye Sultan ile Baltalimanı'ndaki Damat Ferit Paşa Konağı'nda yapılan düğünle evlenerek Damad-ı Şehriyari oldu (5 Mart 1914).
Harbiye Nazırlığı..
Harbiye Nazırı olduktan sonra orduda bazı düzenlemeler yapan Enver Paşa, binden fazla yaşlı subayı ordudan tasfiye etti, genç subayları önemli görevlere getirdi. Orduda Fransız modeli yerine Alman stilini uyguladı, birçok Alman subayı Türk ordusunda danışman olarak görevlendirildi. Alaylı subayların çoğunun işine son verdi, ordunun gençleşmesini sağladı. Üniformalar değiştirildi; orduda okur yazarlığın artmasına çalıştı ve bunun için enveriye yazısı denilen bir alfabe uygulamaya kondu. Mahmut Şevket Paşa'nın suikast sonucu öldürülmesinden sonra kurulan Said Halim Paşa kabinesinde ve onun görevden çekilmesi üzerine 1917'de kurulan Talat Paşa kabinesinde de devam ettiği Harbiye Nazırlığı, 14 Ekim 1918e kadar sürdü.
I. Dünya Savaşı'na Giriş..
Harbiye Nazırı Enver Paşa, 2 Ağustos 1914te Rusyaya karşı gizli bir Türk-Alman ittifak anlaşması imzalanmasında önemli rol oynadı[5] 10 Ağustosta Boğazlardan girmesine izin verilen iki Alman kruvazörünün 29 Ekimde Rus Çarlığı liman ve gemilerine saldırması için gerekli onayı verdi. 14 Kasımda Fatih Camiinde okunan Cihad-ı Ekber ilanı ile devlet, resmen I. Dünya Savaşı'na katılmış oldu.
Sarıkamış Harekatı..
Enver Paşa, ülke 1. Dünya Savaşında girdikten sonra Harbiye Nazırı olarak askeri harekâtın yönetimini eline aldı. 3. Ordu'nun Doğu Cephesinde Rus kuvvetlerine karşı giriştiği Sarıkamış Kış Harekâtı'nın komutanlığını üstlendi. Ocak 1915te gerçekleşen harekâtta Türk birlikleri tam bir bozguna uğradı. Enver Paşa, ordunun komutasını Hakkı Hafız Paşaya bırakıp İstanbula döndü ve savaş boyunca başka hiçbir cephede komutanlık üstlenmedi. Uzun bir süre İstanbul basınında Sarıkamış hakkında herhangi bir haber veya yayın yapılmasına izin vermedi. 26 Nisan 1915te Harbiye Nazırlığının yanı sıra Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, Eylül ayında korgeneralliğe yükseldi.
Tehcir Kanunu..
1877-1878'deki 93 Harbi sırasında da yerli Ermenilerin Osmanlı'ya karşı yayılmacı Rus ordularının yanında çarpıştığını ve de cephe gerisinde isyanlar çıkarttığını bilen Enver Paşa, 2 Mayıs 1915te Dahiliye Nazırı Talat Paşaya gönderdiği gizli telgraf ile isyancı Ermenilerin bölgeden uzaklaştırılmasını istedi. Ermeni Tehciri diye anılan uygulama, Talat Paşa tarafından başlatıldı ve 27 Mayısta Tehcir Kanunu çıkartılarak yürürlüğe konuldu.
1917'de Kut ül-Amarede İngiliz Generali Tawnshendin tutsak alınması ve Kafkasya cephesinde Ruslara karşı elde edilen başarılar üzerine Enver Paşanın rütbesi orgeneralliğe yükseltildi.
Yurtdışına çıkışı..
Filistin, Irak ve Suriye'de Osmanlı Ordusunun İngilizler karşısında sürekli yenilgiye uğraması üzerine Osmanlı Devleti'nin savaştaki yenilgisi kesinleşti. 14 Ekim 1918'de Talat Paşa kabinesi, ateşkes anlaşmalarını kolaylaştırmak için istifa ettiğinde Enver Paşanın harbiye nazırlığı görevi de sona erdi. İngilizler'in İttihat ve Terakki üyeleri hakkında yakalatma emri çıkarmasından sonra partili arkadaşlarıyla birlikte bir Alman torpidosuyla yurttan ayrıldı, önce Odessa'ya, oradan da Berlin'e gitti; daha sonra Rusya'ya geçti. İstanbulda Divan-ı Harp, rütbelerini geri aldı ve gıyabında ölüm cezasına çarptırdı. 1 Ocak 1919'da hükümetçe askerlikten ihraç edildi.
İttihat ve Terakkiyi örgütleme çalışmaları..
1918-19 kışlarını kimliğini gizleyerek Berlinde geçiren Enver Paşa, İttihat ve Terakkiyi yeniden örgütleme çalışmalarına girdi. Almanya'daki devrimci ayaklanmalara katılmak için Berlin'de bulunan Sovyet siyaset adamı ve gazeteci Karl Radek ile görüştü ve onun davetiyle Moskova'ya gitmek üzere yola çıktı. Ancak üçüncü denemesinde, 1920de Moskovaya gitmeyi başardı ve orada Sovyet Dışişleri Bakanı Çiçerinle, Lenin'le görüştü. 1-8 Eylül 1920 tarihinde Bakü'de gerçekleşen Birinci Doğu Halkları Kurultayı'na Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı temsilen katıldı. Ancak kongre önemli sonuçlar getirmedi. Sovyetlerin Türkiye ve başka Müslüman ülkelerdeki milliyetçi hareketleri gerçekten desteklemediği izlenimi alarak Ekim 1920de Berline döndü. 15 Mart 1921de Talat Paşanın öldürülmesinden sonra İttihat ve Terakkinin başlıca önderi durumuna geldi.
1921'de tekrar Moskova'ya giden Enver Paşa, Ankara Hükümeti'nin Moskova'ya gönderdiği Bekir Sami Bey başkanlığındaki Türk delegeleriyle görüştü. Anadolu'daki Milli Mücadele hareketine katılmak istediyse de kabul edilmedi. TBMM'de bulunan bazı eski ittihatçılar, onun Mustafa Kemal Paşanın yerini almasını istiyorlardı. Temmuz 1921'de Batumda bir İttihat ve Terakki Kongresi topladı. 30 Temmuz'da Ankara'ya Yunan saldırısı başlayınca bir kurtarıcı gibi Anadolu'ya girmeyi umut eden Enver Paşa'nın bu umudu Eylül ayında kazanılan Sakarya Meydan Muharebesi ile boşa çıktı.
Turan Devleti Kurma Çabaları..
1921 yılının Ekim ayında Orta Asya Türkleri'ni sömürgeci İngilizlere karşı birleştirme ve bir Turan devleti kurma niyetiyle Teşkilât-ı Mahsusa eski liderlerinden Kuşçubaşı Hacı Sami ve diğer ittihatçılarla birlikte Batumdan Buharaya gitti. Turan Kağanlığı'nı kurmak için büyük uğraşlarda bulundu ve Ruslara karşı savaşan Basmacıları örgütlenip Basmacı İsyanı'nı başlamasına destek verdi; fakat sonucu değiştirmesi mümkün olmadı.
1922 Şubatında komutasında topladığı Basmacı birlikleri ile Duşanbeyi ele geçirdi ve oradaki Sovyet garnizonunu tutsak aldı. Ardından Horasan üzerine yürüyerek Kızılordu birliklerinin Buhara ve Horasandan çekilmelerini istedi. 28 Haziran 1922deki Kafiran Savaşını kaybettikten sonra dağlara çekilmek zorunda kaldı. 4 Ağustos 1922'de Kurban Bayramı sırasında Tacikistan'da, Belçivan yakınlarında Agop Melkovian komutasındaki Bolşevik Ruslara karşı yapılan bir çarpışmada üzerine düşen havan topuyla hayatını kaybetti ve Çeğen köyüne gömüldü.
Naaşının Türkiye'ye getirilmesi..
Naaşının taşınması, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Eylül 1995'te yaptığı Tacikistan gezisi sırasında gündeme geldi. Yetkililerin temaslarından sonra, başkent Duşanbe'nin yaklaşık 200 km doğusundaki Belçivan kentine bağlı Obtar köyünde bulunan Enver Paşa'nın mezarı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Münif İslamoğlu başkanlığındaki uzmanlar ve bilim adamlarından oluşan 8 kişilik bir heyet tarafından 30 Temmuz 1996'da açıldı. Diş yapısından Enver Paşa'ya ait olduğu anlaşılan cenaze, Tacikistan'daki siyasi karışıklıklar nedeniyle zorlukla başkent Duşanbe'ye getirilebildi. Burada Türk bayrağına sarılı tabuta konularak İstanbul'daki resmi tören için hazırlandı.
3 Ağustos 1996'da İstanbul'a getirilen naaşı bir gece Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'nde tutuldu. Ölüm yıldönümü olan 4 Ağustos 1996 tarihinde, Şişli Camii'nde 8 imamın kıldırdığı cenaze namazının ardından Şişli'deki Abide-i Hürriyet Tepesi'nde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kültür Bakanlığı'nca ortak olarak hazırlanan, Talat Paşanın yanındaki mezara defnedildi. Törene dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, Devlet Bakanı Abdullah Gül, Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna, Kültür Bakanı İsmail Kahraman, ANAP Milletvekili İlhan Kesici ve İstanbul Valisi Rıdvan Yenişen'le Enver Paşa'nın torunu Osman Mayatepek'le diğer yakınları katıldı.
- Yönetici düzenlemesi: :