Esc0
Daimi Üye
Orhan pamuk okusa ne yazar.
Bu arada yukarıdaki mahkemede belirtmeyi unutmuşum hakimliğe soyunan ülkenin adı Fransa (zaten herkes anlamıştır).
Kendi kurdukları mahkemede bizi bile çağırmadan kendi kurallarıyla mahkum ettiler. Dediğim gibi kendi ayıplarını örtemediklerinden bize ayıp bulmaya çalışıyorlar.
Bu arada yakın tarihteki ayıplarından bazıları ...
Cezayir Soykırımı
Cezayir Soykırımı Fransız yönetimi altında 1,5 milyon kişi hayatını kaybetmiş (Scotsman, 17 Nisan 2006), çok sayıda kişi de işkence ve kötü muameleden geçmiştir. Cezayirliler bu olayları ’Cezayir Soykırımı’ olarak adlandırırlar.
Fransa, soykırım bir yana, olaylardaki sorumluluğunu dahi kabul etmiş değildir. Paris hükümetine göre tüm bu olaylar tarihçilere bırakılmalıdır.(Aynı bizim Ermeni Meselesini Tarihçilere bıraktıkları gibi)
Cezayir devlet başkanı Abdülaziz Bouteflika ise Fransa’nın Cezayir’de sadece insanlara karşı değil, insanların kimlikleri ve kültürlerine karşı da bir soykırım uyguladığını iddia etmiştir.
Cezayirli üst düzey bir idareci olan ve Mayıs 1945 Vakfı’nın Başkanı Muhammed El Korso "Fransızlar ve uluslararası kamuoyu bilmelidir ki Fransa Mayıs 1945’de gerçek bir soykırım işlemiştir" demiştir. Yine Cezayir devlet başkanı Abdülaziz Bouteflika da "Cezayir sömürgecilik ve bağımsızlık savaşı dönemlerinde işlenen tüm bu suçların Fransa tarafından kabul edilmesini beklemeyi hiçbir zaman bırakmamıştır" demiştir.
2005 Fransa azınlık başkaldırısı
Olayların yoğunlaştığı bölgeler
Paris’de 27 Ekim 2005 akşamı kimlik kontrolü yapan polis tarafından kovalanırken yüksek gerilim trafosuna sığınıp elektrik çarpması sonucu Kuzey Afrikalı Zyed Benna (17) ile Traore Bauna’nın (15) ölümü ve 17 yaşındaki Muhittin Altun’un ağır yaralanmasının ardından başlayan azınlık ayaklanması. Olayların başlamasından sonra bir camiye gaz bombası atılması ve Fransa İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy’in olaylara karışanlara “ayaktakımı” olarak nitelemesi gerilimi tırmandırmıştır. Terör dalgası, Paris’in Kuzey Afrikalı göçmen azınlığın yoğun olarak yaşadığı semtlerine sıçramıştır.
Ayaklanmayı destekleyen Kuzey Afrikalı ve Kuzey Afrika kökenli Fransız azınlık, Fransa’yı saran isyana, yoksulluk ve polisin Kuzey Afrikalılara karşı kötü ve ayrımcı tutumunu neden olarak göstermektedirler. Sağduyulular ve terör karşıtları ise, olayları kınamaktadır[1]. Olayların başladığı banliyöde yaşayanların yarısının 20 yaşın altında olduğuna ve işsizlik oranın yüzde 40’un üstünde olduğuna dikkat çekilmektedir. Polisle çatışan çoğu Afrika kökenli gençlerin yaşları 12-25 yaş arasında değişmektedir. 11 günde yaklaşık 5 bin aracı ateşe veren öfkeli azınlık, okul, spor salonu, işyeri, otobüs garajı ve depoları da hedef seçmiştir. Paris’in ardından Fransa’nın diğer kentlerinde de araba kundaklama olayları olmuştur. Son olarak Belçika’da Brüksel’de, yabancıların yoğun olarak yaşadığı Sengil ve Anderlecht bölgelerinde de 6 Kasım akşamı 5 taşıt kundaklandı. Almanya’da da Berlin ve Bremen’de azınlık mensupları bazı araçları ve çöp kutularını ateşe verdiler.
Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/2005_Fransa_azınlık_başkaldırısı
Ruanda Soykırımı
Ruanda Soykırımı, Ruanda’da 1994 yılında yaklaşık yüz gün içinde 800.000 Tutsi ve ılımlı Hutu’nun, aşırı uç Hutular (Interahamwe) tarafından öldürülmesi olayıdır. Katliam, Tutsi destekli isyancı Ruanda Vatansever Cephesi lideri Paul Kegame’ye bağlı güçlerce, Hutu ağırlıklı hükümetin düşürülmesi ile son buldu. Ardından yönetimden güç alan Tutsilerin öç bahanesiyle saldırması sonucu yüzbinlerce Hutu, komşu Zaire’ye (Kongo Cumhuriyetine) sığındı.
İddialar
Fransa ve ABD’nin özellikle bölgede katliamı başlatan Hutu’ların engellenebileceği zamanlarda Birleşmiş Milletler’i işlevsiz kılmaya yönelik diplomatik girişimleri bu iddialara temel teşkil eder. Atrıca Fransa Eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil. şeklinde açıklamada bulunmuştur. (Le Figaro, 12 Ocak 1998)
1992 yılında Ruanda Cumhurbaşkanlığı Muhafızları’nı eğitmek için bölgede bulunan emekli Ulusal Jandarma Müdahale Grubu Komutan Yardımcısı Thierry Prungnaud, devlet radyosu France-Culture’e verdiği mülakatta “1992 yılında Fransız askerlerinin Ruandalı sivil milislere atış eğitimi verdiğini gördüm.” diyerek Fransa’nın henüz anlaşılamayan sorumluluğuna değinmiştir. Emekli komutan, mülakatı yapan gazetecinin ‘Fransa’nın Ruandalı milisleri eğittiğini reddettiğini’ hatırlatması üzerine “Fransa bunu her zaman inkâr etti, başka şeyler gibi. Ama önemli değil, ben doğruluyorum.” şeklinde cevap vererek benzer iddialara destek vermiştir.
Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Ruanda_Soykırımı
Bu arada yukarıdaki mahkemede belirtmeyi unutmuşum hakimliğe soyunan ülkenin adı Fransa (zaten herkes anlamıştır).
Kendi kurdukları mahkemede bizi bile çağırmadan kendi kurallarıyla mahkum ettiler. Dediğim gibi kendi ayıplarını örtemediklerinden bize ayıp bulmaya çalışıyorlar.
Bu arada yakın tarihteki ayıplarından bazıları ...
Cezayir Soykırımı
Cezayir Soykırımı Fransız yönetimi altında 1,5 milyon kişi hayatını kaybetmiş (Scotsman, 17 Nisan 2006), çok sayıda kişi de işkence ve kötü muameleden geçmiştir. Cezayirliler bu olayları ’Cezayir Soykırımı’ olarak adlandırırlar.
Fransa, soykırım bir yana, olaylardaki sorumluluğunu dahi kabul etmiş değildir. Paris hükümetine göre tüm bu olaylar tarihçilere bırakılmalıdır.(Aynı bizim Ermeni Meselesini Tarihçilere bıraktıkları gibi)
Cezayir devlet başkanı Abdülaziz Bouteflika ise Fransa’nın Cezayir’de sadece insanlara karşı değil, insanların kimlikleri ve kültürlerine karşı da bir soykırım uyguladığını iddia etmiştir.
Cezayirli üst düzey bir idareci olan ve Mayıs 1945 Vakfı’nın Başkanı Muhammed El Korso "Fransızlar ve uluslararası kamuoyu bilmelidir ki Fransa Mayıs 1945’de gerçek bir soykırım işlemiştir" demiştir. Yine Cezayir devlet başkanı Abdülaziz Bouteflika da "Cezayir sömürgecilik ve bağımsızlık savaşı dönemlerinde işlenen tüm bu suçların Fransa tarafından kabul edilmesini beklemeyi hiçbir zaman bırakmamıştır" demiştir.
2005 Fransa azınlık başkaldırısı
Olayların yoğunlaştığı bölgeler
Paris’de 27 Ekim 2005 akşamı kimlik kontrolü yapan polis tarafından kovalanırken yüksek gerilim trafosuna sığınıp elektrik çarpması sonucu Kuzey Afrikalı Zyed Benna (17) ile Traore Bauna’nın (15) ölümü ve 17 yaşındaki Muhittin Altun’un ağır yaralanmasının ardından başlayan azınlık ayaklanması. Olayların başlamasından sonra bir camiye gaz bombası atılması ve Fransa İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy’in olaylara karışanlara “ayaktakımı” olarak nitelemesi gerilimi tırmandırmıştır. Terör dalgası, Paris’in Kuzey Afrikalı göçmen azınlığın yoğun olarak yaşadığı semtlerine sıçramıştır.
Ayaklanmayı destekleyen Kuzey Afrikalı ve Kuzey Afrika kökenli Fransız azınlık, Fransa’yı saran isyana, yoksulluk ve polisin Kuzey Afrikalılara karşı kötü ve ayrımcı tutumunu neden olarak göstermektedirler. Sağduyulular ve terör karşıtları ise, olayları kınamaktadır[1]. Olayların başladığı banliyöde yaşayanların yarısının 20 yaşın altında olduğuna ve işsizlik oranın yüzde 40’un üstünde olduğuna dikkat çekilmektedir. Polisle çatışan çoğu Afrika kökenli gençlerin yaşları 12-25 yaş arasında değişmektedir. 11 günde yaklaşık 5 bin aracı ateşe veren öfkeli azınlık, okul, spor salonu, işyeri, otobüs garajı ve depoları da hedef seçmiştir. Paris’in ardından Fransa’nın diğer kentlerinde de araba kundaklama olayları olmuştur. Son olarak Belçika’da Brüksel’de, yabancıların yoğun olarak yaşadığı Sengil ve Anderlecht bölgelerinde de 6 Kasım akşamı 5 taşıt kundaklandı. Almanya’da da Berlin ve Bremen’de azınlık mensupları bazı araçları ve çöp kutularını ateşe verdiler.
Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/2005_Fransa_azınlık_başkaldırısı
Ruanda Soykırımı
Ruanda Soykırımı, Ruanda’da 1994 yılında yaklaşık yüz gün içinde 800.000 Tutsi ve ılımlı Hutu’nun, aşırı uç Hutular (Interahamwe) tarafından öldürülmesi olayıdır. Katliam, Tutsi destekli isyancı Ruanda Vatansever Cephesi lideri Paul Kegame’ye bağlı güçlerce, Hutu ağırlıklı hükümetin düşürülmesi ile son buldu. Ardından yönetimden güç alan Tutsilerin öç bahanesiyle saldırması sonucu yüzbinlerce Hutu, komşu Zaire’ye (Kongo Cumhuriyetine) sığındı.
İddialar
Fransa ve ABD’nin özellikle bölgede katliamı başlatan Hutu’ların engellenebileceği zamanlarda Birleşmiş Milletler’i işlevsiz kılmaya yönelik diplomatik girişimleri bu iddialara temel teşkil eder. Atrıca Fransa Eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil. şeklinde açıklamada bulunmuştur. (Le Figaro, 12 Ocak 1998)
1992 yılında Ruanda Cumhurbaşkanlığı Muhafızları’nı eğitmek için bölgede bulunan emekli Ulusal Jandarma Müdahale Grubu Komutan Yardımcısı Thierry Prungnaud, devlet radyosu France-Culture’e verdiği mülakatta “1992 yılında Fransız askerlerinin Ruandalı sivil milislere atış eğitimi verdiğini gördüm.” diyerek Fransa’nın henüz anlaşılamayan sorumluluğuna değinmiştir. Emekli komutan, mülakatı yapan gazetecinin ‘Fransa’nın Ruandalı milisleri eğittiğini reddettiğini’ hatırlatması üzerine “Fransa bunu her zaman inkâr etti, başka şeyler gibi. Ama önemli değil, ben doğruluyorum.” şeklinde cevap vererek benzer iddialara destek vermiştir.
Kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Ruanda_Soykırımı