ESTERGON
Genel Moderator
Maya Uygarlığı'nın Çöküşü (1.Bölüm)
Zaman: 900 yılları
Mekân: Orta Amerika'nın Güney Maya Ovası
Mezoamerika'nın eski Mayalar'ı, bütün Amerikan uygarlıklarının en gösterişlisi ve uzun ömürlüsüydü. Bir zamanlar mütevazı köy çiftçileri olan Mayalar tropik ülkelerini güçlü lordlar tarafından yönetilen site-devletlere dönüştürmüşlerdi.
İsa'dan önceki son birkaç yüzyılla 900 yılı arasında Maya uygarlığı Meksika'nın güney ovaları ile Guatemala ve Honduras'ta gelişmişti. Copan, Palenque ve Tikal gibi saldırgan site-devletler büyük hanedanların yönetimindeydi ve bunlar yönetici ve şaman, insanlar, atalar ve tanrılar arasında aracılar olarak hüküm sürüyorlardı. Bu insanlar kendilerini Dünya Ağaçları, insanların manevi dünya ile iletişim kurabildiği araçlar olarak görmekteydiler.
Bir Maya lordu laik bir hükümdardan çok daha fazla bir şeydi. Ailesine ve küçüklü büyüklü topluluklara krallık kutsal bağıyla ve onun atalara soy bağlarıyla bağlı olan Maya yaşamıydı. Mayalar için talihsiz olan, benimsedikleri bu krallık türünün çevre koşulları göze alındığında sürdürülemez olan bir tarımsal ekonomiye dayanıyor olmasıydı.
800 yılı civarında Güney Maya Uygarlığı aniden çöküverdi. Bölgenin büyük tören merkezleri terk edildi, çok geniş bir alan bir daha asla dönülmemek üzere boşaltıldı. 25.000 ile 80.000 nüfuslu (tahminler farklıdır) bir kent olan Tikal bu rakamın üçte birine düştü. Sağ kalanlar büyük piramitlerin ve sarayların yıkıntıları arasına sığınıp eski yaşantılarının hiç olmazsa bir derece benzerini sürdürmeye çalıştılar. Ancak aradan birkaç kuşak geçince bunlar da gittiler.
Araştırmacılar Maya uygarlığının çöküşü konusunda çok uzun zamandır kafa yormakta ve bunu ekolojik değişim, toplumsal karışıklık, siyasal devrim ve savaş gibi nedenlere bağlamaya çalışmaktadırlar. Son zamanların palaeoklimatik bulgular, baş nedenlerden birinin kuraklık olduğunu ortaya çıkarmışsa da, bu geçmişin en büyük muammalarından biri olarak kalmakta devam etmektedir.
Maya çöküşünü araştırmış olan herkes bunun ekolojik, siyasal ve toplumsal unsurların birleşiminden kaynaklandığını kabul etmektedir. 800 yılına gelindiğinde güney ovalarının nüfus sıklığı kilometre kare başına 200 kişi gibi öyle bir rakama erişmişti ki, aç çiftçilerin gidebilecekleri boş arazi kalmamıştı. Çöküş geldiğinde Maya tarımsal üretimi artık sınırlarına varmış, insanları kuraklıktan ağır zarar görecek bir halde bırakmıştı. Yeni bir kuramlar kuşağı, suçu kısa vadeli iklim değişikliğine bağlamaktadır.
Tikal, Maya site-devletlerinin en büyüğü olup stratejik ticaret yollarının ortasında yer alıyordu. Bu güçlü tören merkezi 800 yılından sonra hızla gerilemiştir.
MAYA TARIMCILIĞI
Maya ovaları verimli Nil Vadisi'ne de, Peru'daki yoğun bir sulamaya sahip Moche Ülkesi'ne benzemez. Peten-Yukatan yarımadası drenajı zayıf ve pek az sürekli akarsuyu olan kireçtaşından büyük bir kıta sahanlığıdır. Sıcak ve rutubetli ovalarda yağmurlar düzensizdir, eski çağlardan bu yana var olan sık ormanlar Mayalar tarafından kesilerek tarım arazisi açılmıştır.
Bugün görülen yeşillik yeniden ağaçlandırılmış alanlardır. Bu acımasız çevre koşullarında toprak verimsizdir ve ancak ormanlar yakılarak tarım yapılabilir. Milpa adı verilen bu temizlenmiş arazi iki yıllık verime sahipti ve yedi yıl nadasa bırakılırdı. Bu tarlalar değil bir kenti, bir köyler topluluğunu bile beslemeyeceğinden Mayalar bataklıkları kurutmuşlar, tarım açısından işe yaramaz toprakları çok üretken tarlalara dönüştürmüşlerdi.
Ama ancak bol miktarda yeraltı suyu olduğu sürece bu tarım devam edebiliyordu. Ayrıca tepe yamaçlarında teraslar kurmuşlar, her karış topraktan mümkün olan en çok verimi elde etmeye çalışmışlardı.
Çöküşten çok önce Mayalar'ın tarımsal üretimi sınır noktalarına varmak üzereydi. Kısa vadede bu yoğun tarımcılık giderek genişleyen yönetici ve soylu sınıfın üretim ve mahsulü vergi yoluyla yakından kontrol ettikleri dönemde yerel düzeyde başarılı olmuştu. Ama büyük çaplı sulama işletmelerinin standardizasyonu mümkün kıldığı Mısırlılar ya da Mocheler gibi, geniş alanlarda tarımsal üretimi standart bir hale getirememişlerdi.
Maya ekolojisi çok değişikti, hassas ve çok çabuk tükenen tropik topraklara ve düzensiz yağışlara sahipti. Toprağın verimim kaybettiği ve tufanı andıran yağmurların açılmış arazinin üst tabakasını alıp götürdüğü bir dönemde çiftçiler, efendilerinin giderek artan ürün talepleriyle karşı karşıyaydılar. Büyük bir kuraklık döngüsü son darbeyi indirecekti.
Tulum'daki bu küçük Maya kenti Kuzey Yukatan'daki Karayip kıyılarında alçak bir tepe üzerine kurulmuştur. Maya uygarlığı İspanyol fethine kadar kuzey ovalarında ayakta kalmış, hatta gelişmiştir.
KURAKLIKLAR
Bölgenin göllerinin dibinde biriken tortu tabakalarından değişen iklim koşullan kesin olarak tespit edilmektedir. Yukatan'da Chichancanab Gölü ilk olarak İÖ 6200 yılı civarında, Karayipler deniz düzeyi ve yerel yeraltı suları yükseldiği zaman dolmuştu.
Gölün tortularından alınan örnekler koşulların İÖ 1000 yılına kadar nisbeten yağışlı devam ettiğini, iklimin ondan sonra kurumaya başladığını göstermektedir. Kuruma devam ederek 800 ile 1000 yılları arasında doruk noktasına -yani Maya çöküşü zamanına- erişmiştir, iki yüzyıllık bu dönem son 8000 yılın en kurak geçen iki yüzyılıydı.
Quintana Roo bölgesinde Punta Laguna Gölü tortu tabakalarını öyle hızlı biriktirmiştir ki, delgiyle alınan örnekler yağışlı ve kurak yılları bir ağaç halkası kadar hassas olarak vermektedir. 585 yılında sık ve şiddetli kuraklık dönemleri olmuştur ve bu Andlar'da Quelccaya buzuluyla belirlenen ve Moche Uygarlığı'nı etkileyen büyük kuraklığın zamanına denk düşmektedir.
Bu kuraklık Maya yaşamında bazı aksaklıklara neden olmuş, ama ardından iki yüzyıllık bol yağmurla hızlı bir büyüme yaşanmıştır. Sonra 725 ile 1020 yılları arasında bölge yine uzun bir kuraklık dönemine girilmiş, bu da 862 ile 986 yılları arasında doruk noktasına erişmiştir. Kuraklık 1020 yılında aniden sona ermiştir. Ve göl yüz yıl içinde 8000 yılın en yağışlı koşullarını yaşamıştır.
(Solda) Mayalar üstün zanaatkarlar ve sanatkârlardı. Bu yeşim taşından, Mısır Tanrısı'nın başını taşıyan vazo, Tikal'da Geç Klasik dönem bir mezardan çıkarılmıştır. (Sağda) Popol Vuh'ta kayıtlı olduğuna göre Kahraman İkiz Hunaphu, Maya yaratılış efsanelerinde yer alır. Babası Mısır Tanrısı'nın hiyeroglifi, bir çanağın çevresinde görülüyor. Maya efsanelerine göre insan mısırdan yaratılmıştı ve mısır Mayalılar için çok önemliydi.
Maya Uygarlığı'nın Çöküşü (1.Bölüm)
İnsan tasarımlarının dağıtılması işte böyle oldu. insanlar devrildiler, yerlerde sürtündüler. Yüzleri ve ağızları paramparça edildi. POPOL VUH, 16. YÜZYIL
İnsan tasarımlarının dağıtılması işte böyle oldu. insanlar devrildiler, yerlerde sürtündüler. Yüzleri ve ağızları paramparça edildi. POPOL VUH, 16. YÜZYIL
Zaman: 900 yılları
Mekân: Orta Amerika'nın Güney Maya Ovası
Mezoamerika'nın eski Mayalar'ı, bütün Amerikan uygarlıklarının en gösterişlisi ve uzun ömürlüsüydü. Bir zamanlar mütevazı köy çiftçileri olan Mayalar tropik ülkelerini güçlü lordlar tarafından yönetilen site-devletlere dönüştürmüşlerdi.
İsa'dan önceki son birkaç yüzyılla 900 yılı arasında Maya uygarlığı Meksika'nın güney ovaları ile Guatemala ve Honduras'ta gelişmişti. Copan, Palenque ve Tikal gibi saldırgan site-devletler büyük hanedanların yönetimindeydi ve bunlar yönetici ve şaman, insanlar, atalar ve tanrılar arasında aracılar olarak hüküm sürüyorlardı. Bu insanlar kendilerini Dünya Ağaçları, insanların manevi dünya ile iletişim kurabildiği araçlar olarak görmekteydiler.
Bir Maya lordu laik bir hükümdardan çok daha fazla bir şeydi. Ailesine ve küçüklü büyüklü topluluklara krallık kutsal bağıyla ve onun atalara soy bağlarıyla bağlı olan Maya yaşamıydı. Mayalar için talihsiz olan, benimsedikleri bu krallık türünün çevre koşulları göze alındığında sürdürülemez olan bir tarımsal ekonomiye dayanıyor olmasıydı.
800 yılı civarında Güney Maya Uygarlığı aniden çöküverdi. Bölgenin büyük tören merkezleri terk edildi, çok geniş bir alan bir daha asla dönülmemek üzere boşaltıldı. 25.000 ile 80.000 nüfuslu (tahminler farklıdır) bir kent olan Tikal bu rakamın üçte birine düştü. Sağ kalanlar büyük piramitlerin ve sarayların yıkıntıları arasına sığınıp eski yaşantılarının hiç olmazsa bir derece benzerini sürdürmeye çalıştılar. Ancak aradan birkaç kuşak geçince bunlar da gittiler.
Araştırmacılar Maya uygarlığının çöküşü konusunda çok uzun zamandır kafa yormakta ve bunu ekolojik değişim, toplumsal karışıklık, siyasal devrim ve savaş gibi nedenlere bağlamaya çalışmaktadırlar. Son zamanların palaeoklimatik bulgular, baş nedenlerden birinin kuraklık olduğunu ortaya çıkarmışsa da, bu geçmişin en büyük muammalarından biri olarak kalmakta devam etmektedir.
Maya çöküşünü araştırmış olan herkes bunun ekolojik, siyasal ve toplumsal unsurların birleşiminden kaynaklandığını kabul etmektedir. 800 yılına gelindiğinde güney ovalarının nüfus sıklığı kilometre kare başına 200 kişi gibi öyle bir rakama erişmişti ki, aç çiftçilerin gidebilecekleri boş arazi kalmamıştı. Çöküş geldiğinde Maya tarımsal üretimi artık sınırlarına varmış, insanları kuraklıktan ağır zarar görecek bir halde bırakmıştı. Yeni bir kuramlar kuşağı, suçu kısa vadeli iklim değişikliğine bağlamaktadır.
Tikal, Maya site-devletlerinin en büyüğü olup stratejik ticaret yollarının ortasında yer alıyordu. Bu güçlü tören merkezi 800 yılından sonra hızla gerilemiştir.
MAYA TARIMCILIĞI
Maya ovaları verimli Nil Vadisi'ne de, Peru'daki yoğun bir sulamaya sahip Moche Ülkesi'ne benzemez. Peten-Yukatan yarımadası drenajı zayıf ve pek az sürekli akarsuyu olan kireçtaşından büyük bir kıta sahanlığıdır. Sıcak ve rutubetli ovalarda yağmurlar düzensizdir, eski çağlardan bu yana var olan sık ormanlar Mayalar tarafından kesilerek tarım arazisi açılmıştır.
Bugün görülen yeşillik yeniden ağaçlandırılmış alanlardır. Bu acımasız çevre koşullarında toprak verimsizdir ve ancak ormanlar yakılarak tarım yapılabilir. Milpa adı verilen bu temizlenmiş arazi iki yıllık verime sahipti ve yedi yıl nadasa bırakılırdı. Bu tarlalar değil bir kenti, bir köyler topluluğunu bile beslemeyeceğinden Mayalar bataklıkları kurutmuşlar, tarım açısından işe yaramaz toprakları çok üretken tarlalara dönüştürmüşlerdi.
Ama ancak bol miktarda yeraltı suyu olduğu sürece bu tarım devam edebiliyordu. Ayrıca tepe yamaçlarında teraslar kurmuşlar, her karış topraktan mümkün olan en çok verimi elde etmeye çalışmışlardı.
Çöküşten çok önce Mayalar'ın tarımsal üretimi sınır noktalarına varmak üzereydi. Kısa vadede bu yoğun tarımcılık giderek genişleyen yönetici ve soylu sınıfın üretim ve mahsulü vergi yoluyla yakından kontrol ettikleri dönemde yerel düzeyde başarılı olmuştu. Ama büyük çaplı sulama işletmelerinin standardizasyonu mümkün kıldığı Mısırlılar ya da Mocheler gibi, geniş alanlarda tarımsal üretimi standart bir hale getirememişlerdi.
Maya ekolojisi çok değişikti, hassas ve çok çabuk tükenen tropik topraklara ve düzensiz yağışlara sahipti. Toprağın verimim kaybettiği ve tufanı andıran yağmurların açılmış arazinin üst tabakasını alıp götürdüğü bir dönemde çiftçiler, efendilerinin giderek artan ürün talepleriyle karşı karşıyaydılar. Büyük bir kuraklık döngüsü son darbeyi indirecekti.
Tulum'daki bu küçük Maya kenti Kuzey Yukatan'daki Karayip kıyılarında alçak bir tepe üzerine kurulmuştur. Maya uygarlığı İspanyol fethine kadar kuzey ovalarında ayakta kalmış, hatta gelişmiştir.
KURAKLIKLAR
Bölgenin göllerinin dibinde biriken tortu tabakalarından değişen iklim koşullan kesin olarak tespit edilmektedir. Yukatan'da Chichancanab Gölü ilk olarak İÖ 6200 yılı civarında, Karayipler deniz düzeyi ve yerel yeraltı suları yükseldiği zaman dolmuştu.
Gölün tortularından alınan örnekler koşulların İÖ 1000 yılına kadar nisbeten yağışlı devam ettiğini, iklimin ondan sonra kurumaya başladığını göstermektedir. Kuruma devam ederek 800 ile 1000 yılları arasında doruk noktasına -yani Maya çöküşü zamanına- erişmiştir, iki yüzyıllık bu dönem son 8000 yılın en kurak geçen iki yüzyılıydı.
Quintana Roo bölgesinde Punta Laguna Gölü tortu tabakalarını öyle hızlı biriktirmiştir ki, delgiyle alınan örnekler yağışlı ve kurak yılları bir ağaç halkası kadar hassas olarak vermektedir. 585 yılında sık ve şiddetli kuraklık dönemleri olmuştur ve bu Andlar'da Quelccaya buzuluyla belirlenen ve Moche Uygarlığı'nı etkileyen büyük kuraklığın zamanına denk düşmektedir.
Bu kuraklık Maya yaşamında bazı aksaklıklara neden olmuş, ama ardından iki yüzyıllık bol yağmurla hızlı bir büyüme yaşanmıştır. Sonra 725 ile 1020 yılları arasında bölge yine uzun bir kuraklık dönemine girilmiş, bu da 862 ile 986 yılları arasında doruk noktasına erişmiştir. Kuraklık 1020 yılında aniden sona ermiştir. Ve göl yüz yıl içinde 8000 yılın en yağışlı koşullarını yaşamıştır.
(Solda) Mayalar üstün zanaatkarlar ve sanatkârlardı. Bu yeşim taşından, Mısır Tanrısı'nın başını taşıyan vazo, Tikal'da Geç Klasik dönem bir mezardan çıkarılmıştır. (Sağda) Popol Vuh'ta kayıtlı olduğuna göre Kahraman İkiz Hunaphu, Maya yaratılış efsanelerinde yer alır. Babası Mısır Tanrısı'nın hiyeroglifi, bir çanağın çevresinde görülüyor. Maya efsanelerine göre insan mısırdan yaratılmıştı ve mısır Mayalılar için çok önemliydi.