ESTERGON
Genel Moderator
Tartıştığımız Q, X ve W harfleri, Celâdet Ali Bedirhan'ın alfabesidir.
İÇİŞLERİ Bakanlığı gerçi "Böyle bir çalışma yapmıyoruz" dedi ama, Habertürk'ün geçen hafta yazdığına göre, Ankara'da "alfabeye üç harf ilâvesi" ile ilgili hazırlıklar başlamıştı bile...
İlâvesi tartışılan harflerin Q, X ve W olduğu biliniyor ama, bu harflerin Kürt alfabesine nasıl girdiği ve nerelerde, ne şekilde kullanılacakları üzerinde hiç durulmadı.
Latin harflerine uyarlanmış Kürt alfabesi, 1893 ile 1951 arasında yaşamış olan Kürt entellektüeli Celâdet Ali Bedirhan'ın eseridir. Bedirhan, "Q"nun Arap alfabesindeki "Kaf"ın, "W"nin "Vav"ın, "X"in ise "Hı"nın karşılığı olmasını teklif etmiştir. Alfabe, Türkiye ve Suriye Kürtleri için hazırlanmıştır ve ortaya atıldığı tarihten buyana genellikle Avrupa'da yaşayan Kürtler tarafından kullanılmaktadır.
Irak Kürtleri ise, Arap harflerinden meydana getirilmiş olan "Sorani" alfabesini kullanırlar. Bu alfabe ilhamını aslında Arap harflerinin Farsça'ya uyarlanmış şeklinden, yani İran'da kullanılan ve içerisinde Farsça'ya mahsus üç harfin daha bulunduğu alfabeden almış, sonra bu alfabenin üzerine düz "v"nin karşılığı olarak "üç noktalı fe" ilâve edilmiştir.
Irak ve Suriye Kürtleri, işte bu alfabeyi yani "Sorani" harflerini kullanırlar ve Arapça bilen herkes bu alfabe ile yazılmış Kürtçe'yi okuyabilir.
NE, NASIL YAZILACAK?
Türk alfabesine ilâvesi tartışılan üç harfin ne şekilde kullanıldığını yahut kullanılmak istendiğini hiç merak ettiniz mi?
Celâdet Ali Bedirhan'ın hazırladığı alfabeye göre, "X" harfi İngilizce'de yahut Fransızca'da "iks" veya "eks" şeklindeki telâffuzun değil, "Hı"nın, yani gırtlaktan gelen "h" sesinin karşılığıdır. Meselâ, "Humeyni" yahut "Horasan" kelimeleri Arap harfleriyle yazılırken başta yeralan "h", bu "hı" harfidir. "Hı"nın gösterilmesi ve doğru telâffuzu için Batı dünyasının bulduğu çözüm, bu harfi "kh" şeklinde yazmaktır.
Avrupa'daki yahut Amerika'daki yayınlarda "Horasan"ın da "Khorasan", "Humeyni"nin "Khomeini", İran'ın sabık cumhurbaşkanı "Hatemi"nin de "Khatemi" olmasının sebebi, budur.
Bedirhan'ın "kaf" karşılığı teklif ettiği "Q" ise, kalın "k"lara mahsustur. Meselâ bu alfabeye göre hepsi "kaf" ile başlayan "kız" sözünün "qiz", "Kadir" kelimesinin "Qadir", "kudret"in ise "qudret" diye yazılması gerekecektir.
"W"nin nerede kullanılacağını ise, hiç sormayın: Batı dillerinde, her iki dudağın da mutlaka ön tarafa uzatılıp yuvarlak bir hal verilerek ve en başa bir "v" ilâvesiyle "vooo" yahut "vaaa" dercesine telâffuz edilen sesler için...
"POĞAÇA"NIN İMLÂSI
Açık söylemek gerekirse, 1928'den buyana kullandığımız alfabe ile Türkçe'nin bugün mükemmel şekilde yazılabildiğini söylemek biraz güçtür.
Özellikle seyyar simitçilerin tezgâhlarındaki etiketlerde "poğaça" kelimesinin yazılışına bir dikkat edin: Söylemek istediğimi, "poğaça"dan tutun "pohça"ya, "pohaça"ya, hattâ "pahaça"ya uzanan dünya kadar farklı imlâyı gördüğünüzde rahatça farkedersiniz.
"K" harfi işin başından buyana zorluk çıkartmış, üstüne üstlük Türk Dil Kurumu'nun Karakuşî hükümleriyle, meselâ şapka işaretlerinin bir kaldırılıp bir konmasıyla ve mürekkep kelimelerin kâh beraber kâh ayrı yazılması gibisinden kararlarla imlâ zaten karmakarışık edilmiştir.
Bütün bunlardan sonra, Anayasa'nın, özellikle de Devrim Kanunları'nın alfabenin değişmesine mani olmalarını bir yana bırakın ve Q'nun, X'in ve W'nin de alfabeye ilâve edildiğini bir düşünün... "Açılım" uğruna okuyup yazma konusunda nasıl bir çıkmaza gireceğimizi kolayca tahmin edersiniz..
Murat Bardakçı
İÇİŞLERİ Bakanlığı gerçi "Böyle bir çalışma yapmıyoruz" dedi ama, Habertürk'ün geçen hafta yazdığına göre, Ankara'da "alfabeye üç harf ilâvesi" ile ilgili hazırlıklar başlamıştı bile...
İlâvesi tartışılan harflerin Q, X ve W olduğu biliniyor ama, bu harflerin Kürt alfabesine nasıl girdiği ve nerelerde, ne şekilde kullanılacakları üzerinde hiç durulmadı.
Latin harflerine uyarlanmış Kürt alfabesi, 1893 ile 1951 arasında yaşamış olan Kürt entellektüeli Celâdet Ali Bedirhan'ın eseridir. Bedirhan, "Q"nun Arap alfabesindeki "Kaf"ın, "W"nin "Vav"ın, "X"in ise "Hı"nın karşılığı olmasını teklif etmiştir. Alfabe, Türkiye ve Suriye Kürtleri için hazırlanmıştır ve ortaya atıldığı tarihten buyana genellikle Avrupa'da yaşayan Kürtler tarafından kullanılmaktadır.
Irak Kürtleri ise, Arap harflerinden meydana getirilmiş olan "Sorani" alfabesini kullanırlar. Bu alfabe ilhamını aslında Arap harflerinin Farsça'ya uyarlanmış şeklinden, yani İran'da kullanılan ve içerisinde Farsça'ya mahsus üç harfin daha bulunduğu alfabeden almış, sonra bu alfabenin üzerine düz "v"nin karşılığı olarak "üç noktalı fe" ilâve edilmiştir.
Irak ve Suriye Kürtleri, işte bu alfabeyi yani "Sorani" harflerini kullanırlar ve Arapça bilen herkes bu alfabe ile yazılmış Kürtçe'yi okuyabilir.
NE, NASIL YAZILACAK?
Türk alfabesine ilâvesi tartışılan üç harfin ne şekilde kullanıldığını yahut kullanılmak istendiğini hiç merak ettiniz mi?
Celâdet Ali Bedirhan'ın hazırladığı alfabeye göre, "X" harfi İngilizce'de yahut Fransızca'da "iks" veya "eks" şeklindeki telâffuzun değil, "Hı"nın, yani gırtlaktan gelen "h" sesinin karşılığıdır. Meselâ, "Humeyni" yahut "Horasan" kelimeleri Arap harfleriyle yazılırken başta yeralan "h", bu "hı" harfidir. "Hı"nın gösterilmesi ve doğru telâffuzu için Batı dünyasının bulduğu çözüm, bu harfi "kh" şeklinde yazmaktır.
Avrupa'daki yahut Amerika'daki yayınlarda "Horasan"ın da "Khorasan", "Humeyni"nin "Khomeini", İran'ın sabık cumhurbaşkanı "Hatemi"nin de "Khatemi" olmasının sebebi, budur.
Bedirhan'ın "kaf" karşılığı teklif ettiği "Q" ise, kalın "k"lara mahsustur. Meselâ bu alfabeye göre hepsi "kaf" ile başlayan "kız" sözünün "qiz", "Kadir" kelimesinin "Qadir", "kudret"in ise "qudret" diye yazılması gerekecektir.
"W"nin nerede kullanılacağını ise, hiç sormayın: Batı dillerinde, her iki dudağın da mutlaka ön tarafa uzatılıp yuvarlak bir hal verilerek ve en başa bir "v" ilâvesiyle "vooo" yahut "vaaa" dercesine telâffuz edilen sesler için...
"POĞAÇA"NIN İMLÂSI
Açık söylemek gerekirse, 1928'den buyana kullandığımız alfabe ile Türkçe'nin bugün mükemmel şekilde yazılabildiğini söylemek biraz güçtür.
Özellikle seyyar simitçilerin tezgâhlarındaki etiketlerde "poğaça" kelimesinin yazılışına bir dikkat edin: Söylemek istediğimi, "poğaça"dan tutun "pohça"ya, "pohaça"ya, hattâ "pahaça"ya uzanan dünya kadar farklı imlâyı gördüğünüzde rahatça farkedersiniz.
"K" harfi işin başından buyana zorluk çıkartmış, üstüne üstlük Türk Dil Kurumu'nun Karakuşî hükümleriyle, meselâ şapka işaretlerinin bir kaldırılıp bir konmasıyla ve mürekkep kelimelerin kâh beraber kâh ayrı yazılması gibisinden kararlarla imlâ zaten karmakarışık edilmiştir.
Bütün bunlardan sonra, Anayasa'nın, özellikle de Devrim Kanunları'nın alfabenin değişmesine mani olmalarını bir yana bırakın ve Q'nun, X'in ve W'nin de alfabeye ilâve edildiğini bir düşünün... "Açılım" uğruna okuyup yazma konusunda nasıl bir çıkmaza gireceğimizi kolayca tahmin edersiniz..
Murat Bardakçı