Türk Dili ve Türk Kimliği

ESTERGON
Genel Moderator
Türk Dili ve Türk Kimliği (1)


Dil ağzımızda, dil konuşmamızın, anlaşmamızın özü, varlığı. Dikkat edilmesi, bilinmesi gereken kuralları var.


TÜRK DİLİ

Dil, bir anlatım, anlaşma aracı. Canlılar için gerekli, vazgeçilmez. Dilbilimcilerin, dil konusundaki ifadeleri:
-”Dil, bir toplumda, duygu, düşünce ve isteklerin, ses ve anlam bakımından bir uzlaşı ile kurgulanmış, ortak öğeler ve kurallardan yararlanılarak aktarımını sağlayan çok yönlü ve gelişmiş bir sistemdir”.

TDK’nın Türkçe sözlüğünde de dil;
- “1. Ağız boşluğunda tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan organ, tat alma organı.
- 2. İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan “olarak adlandırılıyor, açıklanıyor.
Dilin belirleyici nitelikleri şöyle sıralanıyor: 1- Bildirim aracı, 2- İşaret sistemi, 3- İnsana özgülük, 4- Canlılık, 5- Doğallık, 6- Sosyal kurum, 7- Ses bayrağı, 8- Kültür aynası, 9- Antlaşma sistemi.

Sözlü ve yazılı iletişimde kullanılan ve sadece insana özgü bir yetenek olan dil, aynı zamanda düşüncenin ve düşünce aktarımının da aracı olarak kabul ediliyor.
Dil biçim yönünden: 1- Ses düzen, 2- Yapı düzeni, 3- Söz dizimi düzeni, şeklinde sıralamayla karşımıza çıkıyor.

Dil türleri: 1- Ana dil (kök dil), 2- Uygarlık dilleri, 3- Doğal diller, 4- Ölü diller, 5- Ana dili, 6- Birey dili, 7- Ortak dil, 8- Konuşma dili, 9- Yazı dili, 10- Kültür dili - Edebi dili, 11- Şiir dili, 12- Standart dil, 13- Bilim dili, 14- Özel diller, 15- Alan dili, 16- Argo, 17- Jargon, 18- Sözde diller, 19- Yapma diller, 20- Güvenlik dili, 21- Kitlesel haberleşme dili, 22- Programlama dilleri, şeklinde sıralanıyor.

Uzmanların araştırmalarına göre; Dillerin çok uzun bir geçmişinin olduğu anlaşılıyor. İnsanlık tarihinin geçmiş asırlarına bakıldığında, dil sayısının azaldığı, birçok dilin aynı kaynakta birleştiği gerçekleriyle karşılaşıyoruz.


TÜRK ADI

Türk adıyla ilgili değerlendirmeler, ifade ediliş şekilleri kısa veya uzun... Zaman içinde netleşen anlatım biçimleri.

Türk adı: Türkçede cins isim olarak çok eski tarihlerden beri, “meydana çıkmış, gelişmiş, kuvvetli” gibi anlamlarda kullanıla gelen bir kelime olarak biliniyor. Özel isim olarak 420 tarihli bir Pers metninde, Altay kavimlerini karşılayan bir kavram olarak, 515 tarihli başka bir metinde ise Hun adı ile birlikte (Türk-Hun) güçlü Hun manasında kullanıldığı görülüyor.

Türk adının devlet adı olarak ortaya çıkışı, 6-8. asırlar arasında yaşamış olan Göktürkler’le başlıyor. Türk kelimesi Göktürkler döneminde önce devletin, sonra da devletin yönetimi altındaki boyların ortak adı oluyor. Daha sonra da, Turan soyuna mensup bütün kavimlerce ortak ad olarak benimseniyor, kullanılıyor.

Kaynaklar gösteriyor ki; “Türk” kelimesini, Türk Devleti’nin resmi adı olarak ilk kullanan siyasi teşekkülün Gök-Türk İmparatorluğu (552-774) olduğu anlaşılıyor.
Yeryüzünde 250 milyona yaklaşan sayılarıyla çok geniş bir bölgeye yayılan Türklerin Anayurdunun tespitiyle ilgili değişik iddialar ortaya konulmuştur. Türklerin ilk tarih sahnesine çıktıkları yerin Orta Asya olduğu kesinlik içindedir.


(Devamı var)
 
ESTERGON
Genel Moderator
Türk Dili ve Türk Kimliği (2)


TÜRK KÜLTÜRÜNÜN

Geriye dönüp baktığımızda, Türk kültürünün bazı önemli eserlerinin, Karahanlılar Devleti’nin yarattığı kültür ikliminde ortaya çıktığını görüyoruz. Bunlardan birisi, Karahanlılar’ın Başbakanı konumundaki Yusuf Has Hacip tarafından yazılan, “Kudatgu Bilig (Kutlu Bilgi) adlı eser olarak karşımıza çıkıyor.
Karahanlı uygarlığının bıraktığı diğer çok önemli bir kaynak da, “Divan-ı Lügat-it Türk” olarak görülüyor. Doğu Karahanlı hanedanından prens Mahmut’un yazdığı bu sözlük, Türk dilinin tanıtımı açısından önemli bir rol üstleniyor. 1074’de tamamlanan bu Türk dilleri Sözlüğü’nün girişinde Kaşgarlı Mahmut, Türkleri şöyle anlatıyor:

- “Tanrının devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türkler’in ülkesi üzerinde göklerin bütün dairesini döndürmüş olduğunu gördüm. Tanrı onlara Türk adını verdi ve yeryüzüne hakim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türkler’in eline verildi. Türkler, Tanrı tarafından bütün milletlere üstün kılındı. Haktan ayrılmayan Türkler, Tanrı tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri kötülerin şerrinden korudular. Cihan hakimi olan Türkler’e herkes muhtaçtır. Onlara derdini dinletmek ve bu suretle her türlü arzuya kavuşabilmek için de Türkçe öğrenmek lazımdır’...


DÜNYADAKİ TÜRKÇE-LER

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Yüce Atatürk’ün talimatlarıyla 12 Temmuz 1932 tarihinde kurulan Türk Dil Kurumu, Türkçenin devlet eliyle bilimsel araştırmalara konu edilmesinin başlangıcı olarak ele alınıyor, biliniyor, kabul ediliyor.
Yeryüzündeki Türkçe-ler üzerine bir göz atacak olursak, genel tablo şöyle karşımıza çıkıyor:

1- Oğuzlar ve Oğuz Türkçesi: Oğuzlar ilk kez 6-8. yüzyıllarda göçebe topluluklar olarak tarihte görünüp, 552 yılında Göktürk İmparatorluğunu kuran boylar arasında yer alıyorlar. Oğuz Türkçesi, Türkçenin en büyük kolundan en yenisi olarak biliniyor.

2- Selçuklu Türkçesi: Oğuz Türkçesinin ardılı olan Selçuklu Türkçesinin 12. yüzyılda başladığı kabul ediliyor.

3- Anadolu Beylikleri ve Anadolu Türkçesi: Oğuz boylarının Anadolu’ya yerleşmeleri, eski Türk teşkilatlanma şekline göre olmuştu. Bu yöntem, yönetim biçimini kolaylaştırabildiği gibi de zorlaştırabiliyordu. Eski Anadolu Türkçesinin en önemli şahsiyeti Yunus Emre olarak biliniyor, kabul ediliyor.

4- Osmanlı Türkçesi: Osmanlı Türkçesi 15. yüzyıl sonlarından, 20. yüzyıl başlarına kadar Anadolu, Kırım, Irak, Suriye, Adalar, Rumeli ve Kuzey Afrika’da kullanılan Türk yazı dili olarak görülüyor, kabul ediliyor.

5- Türkiye Türkçesi: Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ve Balkanlardaki bazı bölgelerde karşımıza çıkıyor.

6- Gagavuz Türkçesi: Balkanlarda yaşayan Türk boylarının konuştukları diller, Balkan Türkçesi genel adıyla anılıyor, biliniyor. Balkanlarda, Türkiye Türkçe’si başta olmak üzere, Gagavuz, Gacal ve Surguç Türkçeleri konuşuluyor.

7- Azeri Türkçesi: 2000’li yılların başı itibariyle 30 milyon civarında bir nüfusun Azeri Türkçesini konuştuğu sanılıyor, kabul ediliyor. Azeri Türkçesi 13-14. yüzyıllarda bir yazı dilini oluşturmaya başlıyor.

8- Eski Azeri Türkçesi: Azeri Türkçesi Batı Türkçesinin Kuzey ve Güney Azerbaycan bölgelerinde konuşulan kolu olarak biliniyor.

9- Türkmen Türkçesi: Türkmenlerin yarıya yakını, Türkmenistan Cumhuriyeti’nde, diğer yarısı ise İran, Irak, Afganistan’da yaşıyorlar.

10- Eski Türkmen Türkçesi: Türkmenler, Batıya göç eden büyük Oğuz kitlesiyle birlikte gelmeyip, Türkistan’da kaldıkları için, yazı dillerinin Çağatay Türkçesinin etkisinde kaldığı görülüyor. Türkmen Türkçesinin ilk izlerine, 14. yüzyılda yazılmış bulunan bazı gramer ve sözlüklerde rastlanıyor.



(Devamı var)
 
- Yönetici düzenlemesi: :
ESTERGON
Genel Moderator
Türk Dili ve Türk Kimliği (3)



11- Kıpçak öbeği: Orta Asya’dan Tuna Bölgelerine kadar yayılan Kıpçaklar, günümüzde Asya’nın kuzey bölgesinde yaşıyorlar.

12- Tatar Türkçesi: Tatar Türkçesinin kökenini İdil Bulgarcası oluşturuyor. Tatar Türkçesi, Rusya Federasyonunun bir çok bölgesinde konuşuluyor.

13- Başkurt Türkçesi: Başkurtlar, Orta İdil Bölgesinde, Tatarların doğusunda yaşıyorlar.

14- Karay Türkçesi: Karayların, Hazar Türklerinin soyundan geldikleri sanılıyor. Hazar Devleti yıkıldıktan sonra, Karaylar Avrupa’nın çeşitli bölgelerine dağılıyorlar.

15- Nogay Türkçesi: Nogaylar, Hazar bozkırında, Kuzey Kafkasya’da, Kırım’da, İdil-Ural havzasında, Batı Türkistan’da, Lituanya’da, Dobruca’da, Deliorman bölgesinde ve Türkiye’de yaşıyorlar.

16- Karaçay-Balkar Türkçesi: Karaçaylar ve Balkarlar Kuzey Kafkasya’da yanyana oturuyorlar.

17- Kumuk Türkçesi: Kumuklar, Özerk Dağıstan Cumhuriyetinde yaşıyorlar.

18- Kazak Türkçesi: Büyük Türk topluluklarından biri olan Kazaklar, Türk toplulukları içerisinde, “Kıpçak” koluna giriyorlar.

19- Karakalpak Türkçesi: Dilleri Kıpçak grubunda yeralan Karakalpak Türkleri, Özbekistan’da, Karakalpak Özerk Cumhuriyetinde yaşıyorlar.

20- Kırgız Türkçesi: Kırgızistan’ın kuzeyinde ve kuzey batısında Kazakistan, güneybatıda Özbekistan, güneyinde Tacikistan, güneydoğusunda Çin bulunmaktadır. Kırgız ismine ilk olarak Çin kaynaklarında rastlanıyor.

21- Altay Türkçesi: Altay Türkleri Rus Federasyonu’nun içinde yeralan, Altay bölgesinde yaşıyorlar.

22- Karluk Öbeği: Karluklar, Türk dünyasının doğu bölümünü oluşturuyorlar.

23- Özbek Türkçesi: Özbekler, kökende Karluk, Oğuz ve Kıpçak Türklerinin karışımından oluşuyor. Bu üç kolun dil özellikleri, Özbek Türkçesinde görülüyor.

24- Uygur Türkçesi: Uygurların büyük bir bölümü Çin Halk Cumhuriyeti’nin Özerk Uygur bölgesinde yaşıyorlar.

25- Hakas Türkçesi: Sovyet döneminden önce Hakas topluluklarının ortak adı yoktu. Hakas Türkleri, Hakas Özerk Cumhuriyetinde yaşıyorlar.

26- Tuva Türkçesi: Tuva Türkleri, Tuva Halk Cumhuriyetinde yaşamaktadırlar. Moğolistan’a komşu olan Tuva Cumhuriyeti, yukarı Yenisey nehri havzasında yeralıyor.

27- Saha (Yakut) Türkçesi: Yakutistan, Kuzeydoğu Sibirya’da Kuzey Buz Denizi’ne dökülen Lena, Yana, İndigirka ve Kolıma ırmaklarının havzasında yeralıyor.

28- Halaç Türkçesi: Halaçlar, Tahran’ın güneyinde Kum ve Arak kentleri dolaylarında yaşıyorlar.

29- Çuvaş Türkçesi : Çuvaşlar, dört grup halinde, başta Çuvaşistan Özerk Bölgesi olmak üzere; Tatar, Başkurt, Komi, Mari Özerk Cumhuriyetlerinde Türk ve Fin toplulukları ile bir arada yaşıyorlar.

30- Çağdaş Türkçe Çağı: Dünyanın en hareketli milletlerinden biri olan Türklerin coğrafyası, tarih boyunca durmadan değiştiği için, bu değişime bağlı olarak Türk dilinin yayıldığı alanların bazen genişlediği, bazen de daraldığı görülüyor.
Bugün Türklerin, ana hatlarıyla Balkanlardan Büyük Okyanus’a, Kuzey Buz Denizi’nden Tibet’e kadar uzayan sahada varoldukları biliniyor. Bu sahada Türk toplulukları farklı yoğunluklarda bulunuyor ve lehçeler konuşuluyor.

31- Çağdaş Türkçe’nin öncelikli sorunları: 1- Alfabe birliği, 2- Yazı dili birliği, 3- Türk dilinin istiklâlinin muhafazası, 4- Türk bilim dilini geliştirmek, şeklinde sıralanıyor.



(Devamı var)
 
ESTERGON
Genel Moderator
Türk Dili ve Türk Kimliği (4)



TÜRK KİMLİĞİ

Türk kelimesinin ne anlama geldiğini, “Türk kimliği” derken neyi ifade etmek istediğimizi zaman zaman ve de sıklıkla kendi kendimize sorduğumuz olmuştur. Olmalıdır.

TDK’nın Türkçe sözlüğüne göre; Türk (1): Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan halk ve halktan olan kimse: “Ne mutlu Türküm diyene!” (Atatürk). (2) Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, Türkçenin değişik lehçelerini konuşan soy ve bu soydan olan kimse. “Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur” (M.E. Yurdakul).

Türk Cumhuriyetleri: Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden Türk soylu Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan devletleri.

Türkçülük
: Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarında ortaya çıkan, Osmanlılık ve İslâmcılık akımları karşısında bütün Türklerin tek vatanda ve tek bayrak altında birleştirilmesini sağlayan akım...

Türkmen: Türkmenistan Cumhuriyeti’nde ve Irak’ta yaşayan Türk soyundan bir halk ve bu halktan olan kimse.


TÜRK İSMİ

Araştırmacılara göre bugün, Türk ismi; Dili Türkçe olan halkların genel anlatım biçimi olarak ifade ediliyor, değerlendiriliyor. Bu halkların binlerce yıl önceden Türkçe konuşan etnik yapılardan oluştuğu görülüyor.

Genel bir ifadeyle, Asya’nın doğusundan, Avrupa’nın ortalarına uzanan bir çizgi içerisinde yer alan Türk halkları, Türk etnik adıyla kendi tarihsel şekillenmelerinin bitiminden sonra ortaya çıkıyorlar.

Türklerin Anayurdunun Altay-Moğolistan bölgesi olduğu öncelikle kabul görürken, son zamanlarda bazı Rus araştırmacıların işaret ettiği, gösterdiği Ural-İtil (Volga) hattı da Anayurt olarak kabul görüyor.

Türk kimliğinin büyüklüğü, herkes tarafından kabul ediliyor. Bu kimlik altında onlarca büyük halkın yer aldığını, yüzlerce büyük kabilenin bu çatı altında, “Türk Milleti”nin varlığını oluşturduğunu, şekillendirdiğini görüyor, biliyor ve bu gerçeklerle karşılaşıyoruz.

Tarihin gerilerine gidersek: Asya’dan başlayarak, Avrupa’nın ortalarına kadar yayılan-dağılan Türk dilli halkların, Doğu Asya’da devlet kuran en etkin varlığını bugün Hun’lar olarak isimlendirilen, adlandırılan Hyung-nular’ın oluşturduğu gerçeği karşımıza çıkıyor.

Tarihi incelemeleriyle bilinen ve kabul görenlerden Shiratoriy; Bizim Hunca diye bildiğimiz kelimelerin Türkçe ve günümüze kadar ulaşan Hunca bir cümlenin de yine aynı dilde olduğunu gözlerimiz önüne seriyor.


TÜRK KİMLİĞİNDE EN ÖNEMLİ ÖLÇÜ

Tarihte Türk kimliğini belirleyen en önemli ölçü olan Türkçe, kaynak bakımından dünya dilleri içinde Ural-Altay dil kümesine giriyor. Doğu Asya’dan, Kuzey Avrupa’ya uzanan coğrafyada, Ural-Altay dil ailesi içinde şu diller yer alıyor:
1- Türk-Tara, 2- Moğol-Mançu, 3- Samoyet, 4- Tunguz, 5- Karadeniz-Hazar, 6- Fig-Ugor.

Türkçe biçim bakımından ise; “bağlantılı diller” grubunda görülüyor. Bu kümede Moğolca ve Mançuça gibi Altay dilleriyle küçük ayrılıklarla Japonca, Fince, Macarca, Samoyetçe gibi Ural dilleri ile bazı Afrika dilleri bulunuyor.

Türkçenin evreleri: 1- Altay çağı, 2- En eski Türkçe çağı, 3- İlk Türkçe çağı, 4- Eski Türkçe çağı, 5- Orta Türkçe çağı, 6- Yeni Türkçe çağı, 7- Çağdaş Türkçe çağı.

Çağcıl Türk dilleri
: Türkiye Türkçesi, 2- Gagavuzca, 3- Balkan Türkçesi, 4- Azerice, 5- Horasanca, 6- Türkmence, 7- Salarca, 8- Özbekçe, 9- Yeni Uygurca, 10- Sarı Uygurların dili, 11- Kazakça, 12- Karakalpakça, 13- Kırgızca, 14- Tatarca, 15- Başkurtça, 16- Karayca, 17- Nogayca, 18- Karaçay-Balkarca, 19- Kumrukça, 20- Tuvınca, 21- Hakasça, 22- Altayca, 23- Karagasça, 24- Şorca, 25- Barabaca, 26- Halaçça, 27- Yakutça, 28- Çuvaşça...



(Devamı var)
 
adenia
Banned
çok güzel helal olsun! böyle çalışmalara devam! Türk adını, Türk kimligini, Türk tarihini unutturmaya çalışanlara bir dur demek, hepimizin asli görevidir! Atatürk'ü dillerden düşürmeye çalışanlara karşı yeniden bir Türk Devrimi gerçekleştirme zamanıdır!
 
ESTERGON
Genel Moderator
Türk Dili ve Türk Kimliği (5)



TARİHSEL SÜREÇ İÇİNDE

Prof. Gumilev’e göre; tarihsel süreç içinde 450 dolaylarında Hunlar, Avrasya’ nın dört ayrı bölgesinde tarihten siliniyorlar. Ama gerçek tarih bunun aksini söylüyor: Hun varlığı, bölgedeki Türk halklarını evrimleştirerek Doğu Asya’da yeni Türk devletlerinin ortaya çıkmasını sağlıyor.

Türk tarihiyle ilgili kaynaklardan birinin de, “Alban Tarihi” olduğunu bilmekteyiz. Kalankartlı Moses’in yazdığı bu kaynakta; “Kuzey Karadeniz ve Kafkasya hattına egemen olan Türk Hakanlığı, eski Hun boylarını da yönetimi altına almıştı. Bölge halkları, bu konfederasyonu oluşturanlara Türk değil, Hun diyorlardı. Bu durum bile Hun-Türk ilişkilerini, bu iki oluşumun kökende birbirlerinin devamı olduğunu gösterir” deniliyor.

Kökü, Açina Türk halklarına dayanan bir hakanın Hazarya’ya geldiği, burada yeni bir Türk Hakanlığı’nın temelini attığı, bu şekillenmenin de 651 yılında gerçekleştiği biliniyor.


TÜRK DİLLİ HALKLAR

Prof. L. N.Gumilev: “Eski Türkler” adlı çalışmasında, Avrasya tarihinde önemli roller oynayan Oğuz boylarının oluşumunu; “Türk” adlı devletin (Tu-chüe: Türküt: Türkler) oluşum dönemi sayıldığı süreçten söz ediyor.

Türk milletinin büyük halklarından birisi de Kıpçaklar olduğunu hatırlayalım. Mete; Hun halkı içinde egemenliği eline aldıktan sonra MÖ 203-202 yıllarında kuzeye karşı harekete geçerek, Kırgız ve Kıpçakları yenip, kendine bağımlı hale getiriyor.
Avrasya’da binlerce yıldır aynı dili konuşan, ama ayrı halklar biçiminde yaşayan Türk milleti; Türk adını “Göktürkler” diye bildiğimiz Büyük Türk Hakanlığı sürecinde kullanıyor.

Türk dilli halkların, tarihin derinliklerinde yaşadıkları, bunlara “Hyung-nu”, “Kao-kui”, “Tie-le” ve başka adların verildiği görülüyor.

Şu anda, Türkçe olarak bilinen, kabul edilen dillerin çok eskilere dayandığını görmekteyiz. “Türktü” halkı 5. yüzyılın sonunda Altay çevresine özgü Ormanstep landşaftında etnik bir kaynaşmanın sonucu ortaya çıkıyor.


TÜRK DİLİ

Türk dili ise o zamanlarda bile Altay’lar’ın batısından Guz, Kan (g,RZ)lı veya Peçenek, eski Bolgarlar ve Gunlar’ın yaşadığı uzak ülkelere (Doğu ve Güney Avrupa hattını, RZ) çoktan yayılıyor.

Türk dili: Asya kabile yapısının iletişimine ugun oluşmuş olmalı ki, geniş kabileler coğrafyasında hemen benimseniyor. Böylece, Türkçenin bir ucu Sibirya’nın kuzeyine kadar sokulurken, öbür ucu Himalayalar’a dayanıyor. Batıya giden kolu Macaristan’da da çok etkili hale geliyor. Türk kelimesi zamanla bu dili kullanan bu çok geniş coğrafyadaki halklar toplamını anlatacak terim haline dönüşüyor.

Günümüzde, bu tarihsel gerçeği anlayan Türkiye Türkleri: Türk’ü bu anlamda yorumlamaya başlıyorlar. Bu yeni yorumu canlandıran anlayış da gücünü Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’in işaretlerinden alıyor.

Hunların Türk dilli, Türk kimlikli bir topluluk olduğu, Açina’nın Türk ikliminde ortaya çıktığı ve onun soyunun kurduğu devletin de Türk devleti olduğu kayıtları kesinlik içinde karşımıza çıkıyor.



(Devamı var)
 
ESTERGON
Genel Moderator
Türk Dili ve Türk Kimliği (6)


TÜRK KİMLİĞİ HEP ÖNDE

618 yılında, Çin’de Türk kökenli Li Shih-min, Tang hanedanı egemenliğini başlatınca, Türk kabileleri, savaşçı birlikleri Çin’e akın ediyorlar. Bu durum büyük Türk Hakanlığının zayıflamasına, parçalanmasına neden oluyor. Bu süreçte, Türkler Çinlileşirken; Çin’de de Türk kültürü etkisini göstermeye başlıyor. Burada, yabancılara ilgi artınca, Çince-Türkçe bir sözlüğün bile hazırlandığı, yayınlandığı görülüyor. Ne yazık ki bu sözlük günümüze kadar getirilemiyor, gelemiyor...
Türk halklarının, Büyük Okyanus’tan, Ren Nehri’ne kadar uzanan Avrasya’da en az 2500 yıl egemen oldukları görülüyor. Tarih uzmanları; MÖ 7. yüzyıl ile MS. 9. yüzyıl arasını Türk çağı olarak kabul ediyorlar. İskitler’den Uygurlar’a kadar uzanan bu dönem, onlarca Türk halkının harman olduğu bir çağ olarak biliniyor.

Türkler, Avrasya’da devlet kurup, bir çok halkı egemenlikleri altına alıyorlar. Bunların büyük bir bölümünü de Türkleştiriyorlar. Türkleştirilen bu halkların içinde yüzlerce kabile bulunuyor.

Türklerin bu geniş coğrafyada egemenlikleri zaman zaman parçalanıp, daralıyor, zaman zaman genişliyor. Ancak belirleyici olan Türk kimliği hep öne çıkıyor, çıkarılıyor.

Türkçe ile somutlaşan Türk kültürü, Doğu Asya’dan, Güney Avrupa’ya kadar varlığını en az dört bin yıldır sürdürüyor. Bugün de o bölgelerde, Türk Kültürünün yaşadığı görülüyor.

Türk, fiziki varlığını damarlarındaki kanı ile, varlığını da Türkçe ile var ederek devam ediyor. Türk varlığını, Türk kültürünü belirleyen en temel öğe Türkçe’dir.


TÜRK KİMLİĞİNDEKİ GENEL TABLO

Türk kimliğinin gruplara ayrılmasındaki genel tablo:

Birinci Grub: 6, 7. yüzyıllarda oluşan ve doğrudan doğruya bu adı kullanan Türk halkları, yani birinci ve ikinci Türk Hakanlıkları ve aynı zamanda bu hakanlıkların tüm sakinleri arasında Türk adını genel etnonim olarak kullananlar.

İkinci Grub: Bir çoğu doğrudan Türk adını kullanmakla birlikte, bugünkü Türk halkların tamamını oluşturuyor.

Üçüncü Grub: Kaşgârlı Mahmud’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eserinde, Türk olarak gösterdiği Türkçe konuşan kabilelerden meydana geliyor.

Dördüncü Grub: Kaşgârlı Mahmud’un listesine girmeyen, ama Türk hakanlıklarının yıkılışından sonra varlıklarını sürdürerek şu veya bu biçimde tarihe geçmekle birlikte, sahip oldukları etnik adlarıyla bağımsız kabileler olarak günümüze kadar yetip gelemeyen, bilinen Türk dilli kabile ve halklarından meydana geliyor.

Beşinci Grub: Türk etnonimi yaygınlık kazanmadan çok önceleri yaşayan ve Türk kelimesinin bazı fonetik varyantları da dahil olmak üzere, farklı adlar taşıyan Türk dilli kabile ve halklardan meydana geliyor.
Yani pek çok Türk dilli hakların genel adı olmadan önce, Türk etnonimi oluşuyor ve 6. yüzyıldan çok önceleri kullanılıyor.


Sonuçta: İsa Kayacan olarak diyorum ki;

1- Türkler yaşadıkça Türkçe, Türkçe yaşadıkça Türkler yaşayacak, bir gün Türkçe, Türk dünyasının ortak dili olacaktır.

2. Dünyanın neresinde Türk varsa, ellerimizi uzatmalı ve kucaklaşmalıyız.
Araştırmamı, devletimizin kurucusu Mustafa Kemâl Atatürk’ün bir vecizesi ile noktalamak istiyorum:

“Türk demek : Türkçe düşünmek, Türkçe konuşmak ve Türkçe yaşamaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene”

Prof. Dr. İSA KAYACAN


KAYNAKLAR:
1- Türk Dili: (Talat Ülker, Gündüz Kitabevi Yayınları, Birlik Matbaası, Ağustos 2007, 607 sayfa-Ankara).
2- Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği: (Rıza Zelyut, Fark Yayınları Gnl: 23, 560 sayfa, 2007-Ankara).
 
Esc0
Daimi Üye
Kasgarli Mahmuddan gunumuze Turkce

Ünlü bilgin Kaşgarlı Mahmut’un sevdası olan Türkçe, ondan bin sene sonra ne durumdadır? ‘Ses bayrağımız’ diyerek kutsallaştırdığımız dilimizin bugün bayraktarlığını yapabiliyor muyuz? Dilimize gerekli özeni gösterebiliyor muyuz? İnsanlarımızda bugün Türkçe sevgisi, anadil duygusu ve duyarlılığı yeterince var mı? Bu kutlu bilgeyi hayırla yâd ettikten sonra, bu yazımda Türk diline yapıldığını düşündüğüm en büyük hainlik olan yabancı dilde eğitim konusu üzerinde durmak istiyorum.


Dilimize en fazla ve ciddi boyutta zararı yabancı dilde eğitim saçmalığı vermektedir. Günümüz dünyasında yabancı dilin ve yabancı dil öğrenmenin önemi elbette ki tartışılamaz. Fakat ülkemizde yapılan hata, yabancı dilin araç değil amaç olarak görülmesidir. İşte bu sebeple yabancı dille eğitim yapan okulların ve üniversitelerin sayısı hızla artmaktadır. İşin en acı ve düşündürücü yanı da, eğer Türkçe bilincini edinemedilerse, yabancı dille eğitim yapan kurumlarda okuyan Türk çocuklarının Türkçe’yi ihmal etmeleri, giderek unutmaları, özellikle yazılı anlatım yetersizlikleri içine düşmeleri ve kendi dillerini küçümseyip hor görmeleridir. Millî bilincin en önemli unsurlarından birisi olan anadilinin yetersiz olduğu inancıyla yetiştirilen bir genç, kendi diline, kültürüne nasıl sahip çıkacaktır?



İşin garip bir yanı da şudur ki, her türlü uygulamalarını takdirle karşıladığımız, yasalarımızı onların yasalarına benzetmeye uğraştığımız Avrupalı devletlerin hiçbiri yabancı dilde eğitim yapmıyor. Hatta birçok ülke -mesela Avusturya- yabancı öğrencilerin dahi farklı bir dilde eğitim görmelerini yasaklıyor. Yabancı dilde eğitim uygulaması, sadece az gelişmiş ülkelerde ve sömürgelerde görülüyor. Sömürgeleşme yabancılaşmayı artırıyor, yabancılaşma kendi değerlerinden uzaklaştırıyor, sömürene daha da yakınlaşmaktan başka bir alan bırakmıyor ve bu kısır döngü bütün maddi kaynaklarla birlikte insan kaynağının da yabancıların kontrolüne geçmesine sebep oluyor. Kendimizi bile bile neden bu sömürü dünyasının içine atalım ki? Hâlbuki diline sahip çıkanlar aynı zamanda ekonomilerine sahip çıkanlardır, tarihlerine sahip çıkanlardır, soydaşlarına sahip çıkanlardır, millî geleceklerine sahip çıkanlardır, daha da önemlisi millî onurlarına sahip çıkanlardır.


Bazı okullarda eğitim yabancı dille yapılırsa Türkiye’nin dış dünya ile daha kolay anlaşacağı, Türkçe’nin bilim dili olmadığı, İngilizce ile daha iyi bilim yapılacağı yolundaki görüşler yanlıştır. Bu görüşler, emperyalizmin sömürge ülkelere dayattığı anlayışın sonucudur. Her ülkede bilim ancak o ülkenin kendi diliyle yapılabilir. Yabancı dille eğitim, eğitim bilimine de aykırıdır. Çünkü bir insan, dünyayı en sağlıklı biçimde ancak kendi diliyle algılayabilir ve anlatmak istediğini de en güzel kendi diliyle anlatabilir.


Sonuç olarak, Türkçe’mizin bağımsız bir dil olarak yaşaması, varlığını sürdürebilmesi için anadili konusunda şahsi ve içtimai duyarlılık kaçınılmazdır. Bu konuda tek tek bireyler ve toplum olarak dil bilinci taşımak, bilinçli çabalar içinde olmak mecburiyetindeyiz. Dilimize karşı her türlü özensizliği ve yanlış kullanımları alışkanlık hâline getirmekten kaçınmak, yabancı dil hayranlığı ile yabancı sözcük tutkusundan kurtulmak, yabancı dil öğretimi ile yabancı dilde eğitimi kesinlikle birbirine karıştırmamak, Türkçenin bilim dili olmadığı görüşüne karşı çıkmak, sözcük ve terim üretimine hız vermek, nitelikli ve yeterli sayıda öğretmen yetiştirmek, Türkçemizin varlığını sürdürebilmesi için büyük önem taşımaktadır...
 
Üst