Teğmen
Forum Ustası
OD, ODUN, OCAK ve OTAĞ (ODA)
OD sözcüğü (eski biçimi: ōt) ateş demektir. Ateş sözcüğü Farsçadır. Od- aynı zamanda ateş yakmak anlamında bir eylemdi. Türkçede eyleme gelen -ın ekinin işlevlerinden biri, o işi yapmakta kullanılan nesne adı türetmektir. Örneğin; tütün, oyun, vb. ODUN sözcüğü, ateşte yakılan nesne, "yakacak" anlamına gelmektedir. Zamanla özelleşip yalnızca yakılan ağaca verilen ad olarak kullanılmaya başlanmıştır. OCAK sözcüğü ōt+çak biçiminde türemiştir. Daha sonra ses düşmesi olmuş ve OCAK durumunu almıştır. Buradaki +çak eki; gerçek, kolçak, sancak, sıcak sözcüklerine de gelen ektir. "Ateş yakılan yer" anlamındadır. Yine ateş yakılan yer anlamına gelen, OTAĞ sözcüğü gerçekte ODA sözcüğünün eski biçimidir. OD sözcüğüne +ag ekinin gelmesiyle türemiştir. Oğuz Türkçesinde sondaki "g" sesi düşmüştür. Türklerde ateşin kutsal sayıldığı dönemlerde, çadırın içinde hiç söndürülmeyen bir ateş yanardı ve bu ateşte atalarının ruhlarının yaşadığına inanırlardı. Bu nedenle aileye ve eve ocak, baba ocağı (ata ocağı) gibi adlar verilmiştir.
EK: Odak sözcüğü de ilginçtir. Merceğin ateş yakabildiği yeri anlamında bilimsel terim olarak dil inkılabı sırasında türetilmiştir.
OD sözcüğü (eski biçimi: ōt) ateş demektir. Ateş sözcüğü Farsçadır. Od- aynı zamanda ateş yakmak anlamında bir eylemdi. Türkçede eyleme gelen -ın ekinin işlevlerinden biri, o işi yapmakta kullanılan nesne adı türetmektir. Örneğin; tütün, oyun, vb. ODUN sözcüğü, ateşte yakılan nesne, "yakacak" anlamına gelmektedir. Zamanla özelleşip yalnızca yakılan ağaca verilen ad olarak kullanılmaya başlanmıştır. OCAK sözcüğü ōt+çak biçiminde türemiştir. Daha sonra ses düşmesi olmuş ve OCAK durumunu almıştır. Buradaki +çak eki; gerçek, kolçak, sancak, sıcak sözcüklerine de gelen ektir. "Ateş yakılan yer" anlamındadır. Yine ateş yakılan yer anlamına gelen, OTAĞ sözcüğü gerçekte ODA sözcüğünün eski biçimidir. OD sözcüğüne +ag ekinin gelmesiyle türemiştir. Oğuz Türkçesinde sondaki "g" sesi düşmüştür. Türklerde ateşin kutsal sayıldığı dönemlerde, çadırın içinde hiç söndürülmeyen bir ateş yanardı ve bu ateşte atalarının ruhlarının yaşadığına inanırlardı. Bu nedenle aileye ve eve ocak, baba ocağı (ata ocağı) gibi adlar verilmiştir.
EK: Odak sözcüğü de ilginçtir. Merceğin ateş yakabildiği yeri anlamında bilimsel terim olarak dil inkılabı sırasında türetilmiştir.